Hindistan'daki başörtüsü yasağı İstanbul'da protesto edildi
Hindistan'ın güneyindeki Karnataka eyaletinde uygulanan başörtüsü yasağı, Hindistan Başkonsolosluğu önünde protesto edildi.
Özgür-Der ve MAZLUMDER tarafından düzenlenen ve farklı sivil toplum kuruluşlarının a desteklediği protesto gösterisinde yapılan konuşmalarda, başörtüsü yasağının herhangi bir yönetim veya yasa ile yasaklanamayacağı ifade edildi.
"Hindistan topraklarının asıl sahibi olan Müslümanlar sindirilmeye çalışılıyor"
Karnataka eyaletinde başlayan başörtüsü yasağının münferit bir vaka olarak görülmemesi gerektiğini söyleyen Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya, "Hindistan'da son yıllarda giderek artan Hindu milliyetçiliği Müslümanlara yönelik zulümlerin, baskılama çabalarının, bir şekilde Müslümanlara Hindistan'ı dar etme çabalarının aslında en somut tezahürüdür. Hindistan topraklarında 200 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Bu insanlar yüzyıllardır yaşadıkları topraklarda Hindu milliyetçiliğinin baskısı altında adeta yabancı muamelesi görmeye başladılar. Müslümanlara dönük baskılar, saldırılar, eziyetler, aşağılamalar sınırsız bir şekilde Hindu faşistlerinin saldırısıyla devam ediyor." dedi.
"Uluslararası toplum yaşananlara tepki göstermezse baskı ve yasaklamalar farklı eyaletlerde de yaygınlaşır"
Aynı eyalette ocak ayının 17'sinde 19 ve 21 yaşında 2 Müslüman genç linç edildi. Bunlardan birisi öldü, diğeri ağır yaralandı. Buna benzer olaylar Hindistan'ın birçok eyaletinde artmış durumda. Bunun öncelikli sorumlusu Hindistan Başbakanı Narendra Modi'dir. Modi, Hindu milliyetçileri sürekli olarak kışkırtmaktadır. Hindistan'ın asıl sahibi olan Müslümanlar hedef alınmaktadır. Bugün Hindistan'da telin ettiğimiz bu aysak aslında İslam düşmanlarının tüm dünyada Müslümanlara yönelik dayatmaların bir sembolüdür. Ne hikmettir ki birbirine neredeyse düşman olan Hindistan ve Çin, Müslüman azınlıklara yönelik müthiş zulüm uygulamaktadırlar. Sri Lanka'da, Myanmar'da Müslümanlara baskı uygulanıyor, aynı zamanda Fransa gibi güya insan hakları savunuculuğu yapan ülkelerde de başörtüsü yasağı uygulanıyor. Başörtüsüne yönelik düşmanlık adeta İslam ümmetine dönük emperyalistlerin hedefi haline gelmiş durumda. Hindu milliyetçiliği öncelikle Müslümanları hedef almakla beraber kendilerine benzemeyen herkese düşmanlık yapıyorlar. Karnataka eyaletinde başlayan yasağın Hindu faşistlerinin teşvikiyle diğer eyaletlere de yayılacaktır. Eğer Müslümanlar, insan hakları örgütleri ve uluslararası toplum bu zulme karşı çıkmazsa Hindu milliyetçiliği zulmünü adım adım yaygınlaştıracaktır." diye konuştu.
"Başörtüsü yasağı hukuki olmayan kanunlarla engellenemez"
Çeyrek asır önce Türkiye'de yaşanan başörtüsü zulmünün bugün Hindistan'da yaşandığını belirten MAZLUMDER Başkanı Kaya Kartal "Başörtüsü yasağı çağdışı bir uygulama olarak devam ediyor. Buna bir takım kılıflar uyduruyorlar ama bu kılıfların salgın ile birlikte çöpe atıldı. Herkes peçe takmak zorunda kaldı. Bu tamamen İslam düşmanlığı üzerinden uygulanan ve hiçbir hukuki temeli olmayan bir yasaktır. Bir takım mahkeme kararları çıkarılabilir, çeşitli uluslararası mahkemelerde kararlar da çıkartılabilir ancak bunlar hukuki değildir. İslam'ın farzlarının yaşatılması kanunla, mahkeme kararlarıyla engellenemez." şeklinde konuştu.
"Başörtüsü, tesettür, hicap Müslüman kadının kimliğidir"
Dünyanın dört bir tarafında İslam'a ve Müslümanlara yönelik ırkçı, ayrımcı ve şiddetle son bulan bir dizi muamele yapıldığını, hatta insan hakları ve demokrasinin beşiği diye nitelendirilen Avrupa'daki liderlerin Müslümanlara yönelik baskıyı seçim malzemesi olarak kullandığını hatırlatan Avukat Gülden Sönmez de şu ifadeleri kullandı:
Dün Fransa'da konuşan bir aday Müslümanlara ne kadar baskı uygularsa o kadar kabul göreceğine inanarak konuşma yapma cesareti gösterebiliyor. Bugün onlarca, yüzlerce erkek öğrenci veya çete üyelerinin Müslüman kızların üzerine nasıl bir öfke ve şiddetle yürüdüklerini gözlemliyoruz. Başörtüsü, tesettür, hicap Müslüman kadının kimliğidir. Bir zamanlar bizim yaptığımız gibi mahkemelere başvurmamız, hukuk önüne gitmemiz, yargı önündeki kararları beklememiz örtümüzü örtüp örtmememizle ilgili değildir. Bu tartışma dışı bir konudur ve hiçbir siyasi mekanizma veya liderin, bir yargı mekanizmasının iradesinde değildir. Yargı mekanizmaları sadece suçluların yargılandığı mekanizmalar olabilir. Biz başörtümüzle ilgili gittiğimiz zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin insan hakları meşruiyetini tartıştırdık. Örtümüzle ilgili bir karar mekanizması olarak hiçbir mahkemeyi görmedik. Hatta Türkiye'de referandum teklif edildi ama en başta başörtülüler olarak biz karşı çıktı. Çünkü örtümüzün emrini Kur'an'dan ve rabbimizden alıyoruz. Başka hiçbir kimsenin, kurumun ve mekanizmanın söz sahibi olduğuna inanmıyoruz. Neden hep Müslüman kadınlara dokunuluyor? Neden hep Müslüman kadının inancı sorgulanıyor? Elbette ki hiçbir dinin kadınına dokunulmasın ama dünyadaki kadına yönelik şiddete karşı hareket edenler söz konusu Müslüman kadının inancı olunca suspus oluyor. Bu öbürlerinin ceberrutluğundan değil bizim daha güçlü, daha örgütlü mücadele ortaya koymamamızdan kaynaklanıyor. Buradan sesleniyorum! Çocuklarını başörtülü okumaları için yurt dışına gönderen liderler, bunun için hapse giren liderler, bunun için çalışan anne-babalar bugün bu ülkede yöneticiler. Lütfen o günleri hatırlayın ve Hindistanlı kardeşlerimize destek vermek için tüm İslam dünyasını organize olmaya ve destek vermeye çalışalım.