`Bölgenin Barışı İçin Hizbullah Cemaati İle de Görüşülmelidir`
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Bingöl`de düzenlediği toplantıda konuşan Mustazaflar Cemiyeti yetkililerinden Vahit Eser, Bölgenin barışı için Hizbullah Cemaati ile de görüşülmesi gerektiğini söyledi.
BİNGÖL - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker ile beraberindeki üyeler Sibel Eraslan, Ayhan Ogan, Mehmet Uçum, Zübeyde Teker, Abdurrahman Kurt ve Mahmut Arslan, Saray Mahallesi`ndeki Şelale Park`ta sivil toplum kuruluşu ve kanaat önderleriyle bir araya geldi.
"6 yıl sırf Kuran dersi verdiğim için cezaevinde kaldım"
Solhan Çağrı-Der Başkanı Muhsin Barış, “Önemli olan insana ve insanlığa önem vermektir. İnsan ve insanlığa değer vermeyen oluşum veya devlet hiçbir zaman başarıya ulaşmamış. Tarih bunun en güzel şahididir” dedi.
Barış konuşmasının devamında, ‘’Biz adalet istiyoruz. Herkese adalet, birilerine ayrımcılık bu devlette olmuştur. Bundan sonrada olacağa benziyor. Çünkü bu barış sürecinde muhatap hep PKK olarak kabul edildi. Çünkü elinde silah vardı. Yani birileri illa muhatap olmak için eline silah mı alsın. Yıllarca bu ülkede mazlum ve mustazaf halklar çok zülüm gördü. İnsanlar camide Kur’an dersi verdiği için zindanlara atıldı. Bu mağdurlardan biri de benim. 6 yıl sırf Kur’an dersi verdiğim için cezaevinde kaldım. Dolayısıyla devlet halk ile ve inancıyla barışmalı. Bu devlet yıllardır, kendi dinine kendi halkının dinine savaş açmıştır. Bakın Avrupa’ya kendi diniyle barışık. Bizde kendi dinimizle barışmalıyız. Ve bu barışık hayat bize kardeşlik getirecektir”dedi.
"Yeni kurulan HÜDA-PAR ‘ın başkan yardımcılarına caza verildi"
İkinci bir önemli meselenin ise, Türkçe, Kürtçe, Lazca, Arapça ve benzeri dillerin kendi dilinden eğitim ve diğer alanlarda serbestçe kullanılması olduğunu belirten Barış, ‘’Niye farklı dillerdeki insanlar birbirine düşman ediliyor. Biz birçok cephede Türk ve Kürtler beraber elin gâvuruna karşı savaştık. Biz her zaman kardeş olduk. Biz birbirimize düşman değiliz. Birileri bizi birbirimizden ayırmasın” diye konuştu.
Barış konuşmasına devamla, “Üçüncü önemli mesele ise adalet anlayışı, yani mahkemelerin anlayışının değişmesi lazım. Yani adaletli davranması gerekir. Daha dün yeni kurulan HÜDA-PAR’ın başkan yardımcılarına caza verildi. Daha yeni kurulmuş bir partinin önüne set çekiliyor. Önü kesiliyor. Bu ve benzeri durumların haksızlıkların artık kabul görülmediği ortadadır. Herkeste bunu bilmelidir. Muhatap PKK ve silahlı güç tek muhatap olmamalıdır. Bu halk olmalıdır. Halkına ve insanına değer veren bir toplum ve bir devlet aziz olur ve ileri gider. Tarih bunun göstergesidir’’şeklinde konuştu.
“Halk tümüyle sürece dâhil edilmelidir’’
Bingöl Kalem Der Başkanı İbrahim Dağılma da toplantıda bir konuşma yaparak, “Çözüm Kürt halkının durduğu yerdir. Buna çok dikkat edilmelidir. Ama ne yazık ki çözüm sürecine bir isim konulmuşsa ve bir çalışma varsa da siz akil insanlar bunun için gezip dolaşıyorsa da, daraltıcı ve kısıtlayıcı durumların olduğuna inanıyoruz. Bu çözümün genişletilmesi lazım. Halk tümüyle seydalarıyla, âlimleriyle, şeyhleriyle, kanaat önderleriyle, eğitimcileriyle, STK temsilcileriyle hatta köydeki Hacı amcasıyla kesinlikle bu sürece dâhil edilmelidir.” ifadelerini kullandı.
"Dersim, Zilan, Susa Cami katliamı ve Roboski süreç içerisinde değerlendirilmelidir”
Eğer bir doktor hastasına teşhis koymuşsa, tedavi sürecinde bütün tedavi yöntemleri uygulanmıyorsa, kimsenin bu yaklaşıma tedavi ve iyileştirme diyemeyeceğini belirten Dağılma, “ Bunun için kesinlikle biz bir kesimin ana muhatap alınmasından ziyade bütün kesimlerin sürece dâhil edilmesini, aynı adaletle aynı sevgiyle ve aynı yakınlıkla muhatap alınmasını istiyoruz. Bu arada özelikle Mustazaflar Hareketi çevresinin bu noktada göz ardı edilmemesini ve 90’lı yılların kronikleşmiş bazı karanlık yaklaşımlarının bu noktada kör kurşunlara kurban gitmemesini istiyoruz. Dün HÜDA-PAR başkan yardımcılarının da bulunduğu 12 kişiye verilen toplam 113 yıllık ceza özellikle süreçteki sağlıksızlığın ve sakatlığın göstergesidir. Biz diyoruz ki çözüm önce insani olmalıdır. Sonra da İslami olmalıdır. Bu arada Şeyh Said ve Beddiüzzaman Hazretleri, İskilifli Atıf Hoca, Seyid Rıza gibi şahsiyetler, Dersim, Zilan, Susa Camisi Roboski gibi katliamlar bu süreç içinde değerlendirilmelidir. Özür dilenmeli ve itibarları iade edilmelidir. Helalleşme olacaksa adil şahitler huzurunda, bütün tanıkların tezleri masaya yatırılarak ve herkes bunu sağlıklı bir şekilde dinleyerek, sabır ederek bu helalleşmeye tabi olmalıdır” dedi.
"İnsanların dini yasaklanmış ve dine savaş açılmıştır"
Merhamet Eli Gıda Bankası Başkanı Mehmet Tamaç da, "Türkiye deki bu sorun 30 yıldır başlamamıştır. 100 yıldır bu sorun devam ediyor.100 yıldır bu ülke de insanların dini yasaklanmış ve dine savaş açılmıştır. Müslüman kesim bu sürecin içinde yoktur. Masanın etrafında iki kesim vardır. Bu süreç bu şekilde de olsa destek vereceğiz. Akan bu kanın durması için. Lakin eksik olduğunu söylüyoruz. Çok eksiktir diyoruz. Niçin derseniz, kitapları yakılmış, camileri ahır yapılmış ve şeyhleri, âlimleri idam edilmiş insanlar o acıları unutmuş değil. Söylenecek çok şey vardır. Zaman yetersiz. Son 30 yılda birçok mağduriyetler yaşanmış, köyler yakılmış, insanlarımız birçok şeyini kaybetmiş. Bu insanlar yine süreç dışında bırakılmış. Masanın bir yanında devlet diğer tarafında PKK. Bu ulusal bir barış mı?. Buna olsa olsa devlet ve PKK barışıdır denilebilir. Eğer barış tüm halka olacaksa, her kesim bu sürece dâhil edilmedir" ifadelerini kullandı.
“Bölgenin barışı için Hizbullah Cemaati ile de görüşülmelidir”
Mustazaflar Cemiyeti olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydeden Vahit Eser ise, "Derneğimiz ve binlerce gönüldaşımız adına sizinle konuşmaktayım. Bölgemizde iki büyük örgütlü güç vardır. Bunu hepiniz bilmektesiniz. Hizbullah Cemaati ve PKK’dir. Eğer bölgeye bir barış getirilecekse sadece PKK tarafı değerlendirilmemeli. Hizbullah Cemaatiyle de görüşülmelidir. Bunu da belirtmekte fayda görüyorum. Hizbullah 12 yıldır, bir çakıl taşı dahi atmamıştır. Bunu herkes biliyor. Peki, şimdiye kadar devlet bir çözüm üretebildi mi? Eğer devlet bir çözüm üretebilmiş olsaydı, bugün biz PKK ile 2013 yılında değil, 2007 yılında sonuç alınmış olacaktı. Birileri silahlara elveda ederken, birileri tarafından görmezlikten geliniyor. Bu çok ince ve önemli bir noktadır. Başka bir husus olarak biz Bingöllüler olarak dini hassasiyetlerimizden dolayı çok büyük bedeller ödedik. Geçmişte camilerde Kuran dersi verdikleri için 12 yıl cezaevi yatan insanlar vardır. Akil insanlar heyetinden, Bingöl cezaevinde yatan insanları da ziyaret etmesini istirham ediyorum. En azından onların hayır dualarını almış olursunuz" dedi.
"Bacılarımız başörtüsünden dolayı DGM’de yargılandı’’
Eser konuşmasında, ‘’Son olarak 1998 yılında Solhan ilçesinde öğrenciler başörtüsüne özgürlük için yaptıkları yürüyüşten dolayı DGM’de (Devlet Güvenlik Mahkemesi) yargılandılar. O tarihten bugüne yani 2013 tarihine kadar başörtüsü için bir çözüm getirildi mi? Maalesef bu hadiselere çözüm getirilseydi, kaçan yıllarımıza üzülmeyecektik.’’şeklinde konuştu. (Nihat Kanat - İLKHA)