Dava arkadaşlarının dilinden Şehid Davut Kınay
Bölgede dönemin karanlık güçleriyle iş birliği yapan PKK ve devletin içine çöreklenmiş derin güçlerin hedef seçerek kurduğu pusu sonucu katlettikleri Davut Kınay'ın şehadetinin üzerinden 21 yıl geçti.
Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Pembeviran Mahallesinde (Qurm) ikamet eden Şehid Davut Kınay, dönemin karanlık güçleri tarafından hedef seçilerek işbirlikçi hainlerin kurduğu pusu sonucu 3 Şubat 2001 tarihinde "teröristle çatışma süsü" verilerek hunharca katledildi.
Şehadetinin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen yaşanan acı hadiselerin unutulmadığını belirten Şehidin yakınları, onun güzel ahlakını ve İslami davaya bağlılığını anlattı.
Veysi Kınay
Yakın akrabalarından ve çocukluk arkadaşlarından Veysi Kınay, Şehidle beraber çocukluktan itibaren çobanlık yaptıklarını ve ileriki süreçlerde bölge halkı gibi hayvancılıkla uğraştıklarını belirtti.
Kınay, "Hayatımız ormanlarda, yabanda tarım ve hayvancılıkla geçti. Şehid Davud, İslam davasıyla tanıştıktan sonra yabanda hayvancılıkla uğraşmayı bırakmıştı. O dönemde kendisine atılan iftira sonucu onun için zindan hayatı başladı. Cezaevine girdiğinde kendini epey geliştirmiş, ilim sahibi olmuştu. Cezaevinden sonra edindiği ilmiyle topluluklara katılır, bizlere ayet ve hadisler ışığında nasihatlerde bulunurdu." ifadelerini kullandı.
"Onu şehid eden korucularla işbirlikçilik yapan karakol komutanı FETÖ'cüydü"
Şehidin cömertliğini ve ferasetini yaşadığı bir anekdotla aktaran Kınay, "Çocuklarım küçüktü ve hasta olduklarından dolayı bayram şekeri için şehre gönderemedim, bayram günü şekersiz kalacaktım. Gece yarısı Şehid Davut evime gelip 'bayram şekerin var mı?' diye sordu. Ben de mahalle sakinlerinden istememe rağmen kimsenin getirmediğini söyledim. Bayram için aldığı 2 kilo şekeri bana verdi." dedi.
Kınay, "Onun ahlakı güzeldi. İslam, onun ahlakını daha da güzelleştirmişti. Mahalle korucuları ve karakola çöreklenenler ona pusu kurmuşlardı. Suçsuz ve sebepsiz yere şehid edildi. Davut'un şehadet haberini çevre mahalle sakinlerinden aldık, haberimiz yoktu. Onu şehid eden korucularla işbirlikçilik yapan karakol komutanı FETÖ'cüydü. O FETÖ'cü komutanın akıbeti ne oldu, bilemiyorum. FETÖ'cü komutan, Şehid Davut'u katlettirdiğinde olaya terör süsü vererek korucuları akladı." şeklinde konuştu.
Kendisine atılan iftira sonucu zindana atılan Şehidin yaklaşık 3 senelik cezaevi süreci sonrası eskiye nispete daha donanımlı, hitabeti kuvvetli ve sohbeti hoş bir karaktere büründüğünü dile getiren akrabalarından Mahmut Elmas, şehidin cezaevine girmeden önce de herkes tarafından sevilip sayılan bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Mahmut Elmas
"Çevrede işlenen bir cinayeti Şehid Davut'un üstüne yığdılar"
Elmas, "Cezaevine girip çıkmasıyla beraber ilmi daha derinleşmiş, hitabeti daha da kuvvetlenmişti. Bu yeteneklere sahip olan Şehid, yerinde durmuyor çevre mahalleleri gezerek İslam davasını anlatmak için çaba sarf ediyordu." diye belirtti.
Karanlık güçlerin bölge halkı üzerinde tasarladıkları kirli oyunları aktaran Elmas, "O dönemlerde çevre mahallerden birinde bir kişi öldürülmüştü. O kişiyi de tanıyorduk. Gerçek manada kendi halinde, mazlum biriydi. Bu cinayete ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında suçu üzerine yığacak bir kişi arıyorlardı. Bu suça kurban olarak da Şehid Davut'u seçmişlerdi. Şehidin cinayet anında cezaevinde hükümlü olması onların hesaplarını bozmuş, planlarını alt-üst etmişti." dedi.
Şehidin şehadet günü ve sonrası yaşanan gelişmeleri anlatan Elmas, "Karakolun FETÖ'cü komutanları ile mahallede koruculuk yapan işbirlikçiler onu şehid etmek için karar almış, pusu kurmuşlardı. Hayvancılıkla uğraşan Şehid Mardin'in Derik ilçesine bağlı Üçkuyu Mahallesinde ikamet eden teyzesini ziyarete giderken kurulan pusu sonucu şehid edildi." ifadelerini kullandı.
"Davut'un şehid edildiği gün kimse bizlere sahip çıkmadı"
Başta karakol komutanı olmak üzere o dönemin FETÖ'cüleri tarafından halka yapılan zulümlere de değinen Elmas, "Tabi ki o dönemlerde karakol askerleri bazı zamanlar mahallemizin etrafını sarar, bizlere gözaltı uygulardı. Çektiğimiz sıkıntılara rağmen o zaman gerçek manada Allah'a inancımız tamdı, şükredenlerdendik. Bugün belki biraz daha rahatlık içerisindeyiz. O zamanlarda onca sıkıntıya rağmen bugüne nispeten daha dirayetliydik." şeklinde konuştu.
Elmas, "Şehadet haberini aldığımızda söz konusu adrese doğru giderken aynı o esnada karakol askerleri köyü basıp gençlerimizi tekrardan gözaltına almıştı. Davut'un şehid edildiği gün kimse bizlere sahip çıkmadı. Şehidin naaşını karakoldan aldığımızda cenazeyi yıkayacak imam dahi yoktu. Dayızadelerimden tanıdık medreseli bir imam getirdik, o yıkadı." diye belirtti.
Süleyman Kınay
"Allah bizim ve şehidin hakkını o zalimlere bırakmasın"
Yaş olarak 80'lere merdiven dayamış, şehidin en ihtiyar yakınlarından Süleyman Kınay ise 21 yıl öncesinde yaşadıkları acı hadiseleri ve şehid Davut Kınay'ı gözyaşları içerisinde şu şekilde anlattı:
"Davut, İslam davetçisiydi, dava adamıydı. Zalimler onun yolunu keserek şehid ettiler. Davut bir İslam davetçisi olarak halkın içine girer, insanları Allah ve Resulü'nün yoluna davet ederdi. Şehid edildiğinde dahi şehadet parmağını havaya kaldırmış ve o şekilde ruhunu teslim etmişti. Allah bizim ve şehidin hakkını o zalimlere bırakmasın." (İLKHA)