ÜLFET VE UZLET
Konuşma, dostluk, arkadaşlık, cana yakın olma, "münasip kimselerle güzel bir şekilde görüşüp konuşma" anlamında bir terim
İnsanlar toplum içinde yaşadıkları için birbiriyle tanışıp görüşmeye, iyi geçinmeye mecburdurlar. Ülfetin karşıtı “Uzlet”tir.
Uzlet; insanlardan uzaklaşmak, bir köşeye çekilip kendi başına yaşamak demektir. Uzlet insan yaratılışına ters düşer. Allah-u Teâlâ bizi, birbirimizle görüşüp tanışmak için yaratmıştır. Şu halde, geçerli dinî bir sebep olmadan inanların toplumun dışında yaşamak istemeleri doğru değildir. Allah-u Teâlâ Mü’minlerin kalplerini birleştirmiş, onların gönlüne dostluk ve ülfet doldurmuştur. Bunun devam ettirilmesi Müslümanların görevidir. Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde, “Mü’min, ülfet eden ve kendisi ile ülfet edilendir. Ülfet etmeyen ve kendisi ile ülfet edilmeyen kimsede hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararlı olanıdır” buyurmuştur.
Başkalarını sevmeyenlerin onlarla ülfet etmesi mümkün değildir. Çünkü sevgiden yoksun gönüller başkaları ile konuşup görüşmek, dostluk kurmak istemezler.
Aslında ülfet, Allah-u Teâlâ’nın kullarına bağışladığı büyük bir nimettir. Bu nimetin kadrini bilmeli, hakkını vermelidir. Zira bu nimetten mahrum olanlar uzlete çekilmek, diğer insanlardan uzaklaşmak, yalnız ve sıkıntılı bir hayat geçirmek zorunda kalırlar. Bu da insan tabiatına ters düşer. Hâlbuki ülfet insanları birbirine yaklaştırır, düşmanlıkları yok eder, dostlukların doğmasına vesile olur, düzenli işleyen bir cemiyet hayatının doğmasını mümkün kılar. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kâfidir. Seni ve inananları yardımıyla destekleyen, kalplerini uzlaştıran O’dur. Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarf etsen bile Sen onların kalplerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı. Doğrusu O güçlüdür, hakîmdir” (Enfâl / 62-63)