HÜDA PAR: Hayati bir tehdit olmadan yüz yüze eğitimden vazgeçilmemeli
HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanlığı, 2021-2022 eğitim-öğretim yılının 1'inci dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanlığının, bir buçuk yıl süren uzaktan eğitimin ardından bu yıl tekrar başlayan yüz yüze eğitimin 1'inci döneminin değerlendirildiği yazılı açıklamasında, öğretmen ve öğrenciler açısından yorucu ve zorlu olmakla birlikte daha verimli bir eğitim-öğretim döneminin geride kaldığına vurgu yapıldı.
Fırsat eşitsizliği, öğrenim kaybı, öğrencilerin hastalık derecesinde dijital ortamlara müptela olduğu uzaktan eğitimin artık geride kaldığına işaret edilen açıklamada, yaygın ve hayati bir tehdit olmadıkça yüz yüze eğitimden vazgeçilmemesi gerektiğine dikkat çekildi.
Dünyanın dört bir tarafını etkisi altına alan salgının en çok etkilediği alanlardan birinin de eğitim ve öğretim faaliyetleri olduğunun altı çizilen açıklamada, "Pandemi sebebiyle yaklaşık bir buçuk yıl süren uzaktan eğitim-öğretim faaliyetleri akabinde 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi yüz yüze eğitim ile icra edildi. Yaklaşık 18 milyon öğrencimiz karnelerini aldılar. Tüm öğretmen, öğrenci ve velilerimize hayırlı olsun." denildi.
"Uzaktan eğitim döneminde fırsat eşitsizliği devasa boyutlara ulaştı"
Uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitimin karşılaştırıldığı değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:
6 Eylül'de başlayıp 21 Ocak'ta sona eren birinci dönemde, uzaktan eğitimin yüz yüze eğitime oranla ne kadar yetersiz kaldığını bir kez daha gördük. Uzaktan eğitim döneminde fırsat eşitsizliği devasa boyutlara ulaştı. Öğrenciler ciddi öğrenim kaybı yaşadılar, öte taraftan çalışma alışkanlıkları örselendi. Öğrenciler, hastalık derecesinde dijital ekranlara müptela edildi. Bunun sonucu olarak sosyal ilişkilerde ciddi tahribatlar meydana geldi ve bazı öğrencilerde psikolojik sorunların baş gösterdiği görüldü. Halen pandeminin devam ettiği bu süreçte yapılan yüz yüze eğitim, bir nebze de olsa oluşan olumsuzlukları giderdi. Çok sınırlı sayıda sınıf bazlı kapatmalar dışında büyük çapta sorunlar yaşanmadı. Gözlemlediğimiz kadarıyla öğretmenler ve öğrenciler açısından yorucu ve zorlu olmakla birlikte daha verimli bir eğitim-öğretim dönemi geçirildi. Bundan sonraki süreçte de çok yaygın hayati bir tehdit olmadan yüz yüze eğitimden vazgeçilmemelidir. Ülkede en son kapatılacak kurum okullar olmalıdır.
"Eğitim-öğretim kurumlarında temizlik ve güvenlik personeli yetersizliği ön plana çıktı"
Eğitim kurumlarında yaşanan aksaklıklara değinilen açıklamada, "Milli eğitim idaresi, bu süreçte okulların ihtiyaç duyduğu temizlik ve güvenlik personelini temin etme hususunda yetersiz kaldı. Hâlbuki temizlik ve güvenlik personeli ihtiyacı okullar açılmadan giderilmeli, okullar kapanana kadar da görevlerini icra etmelidirler. Sorumluluklarının farkında olan, yönetim ve öğrencilerle uyumlu ve verimli sabit personel görevlendirilmelidir." ifadelerine yer verildi.
"Unutulması ki verilen karneler sadece öğrencilere verilmiş değildir"
Ailelere de tavsiyelerde bulunulan değerlendirmenin sonunda şu ifadeler kullanıldı:
"Veliler dönem sonunda verilen karneleri nihai durum olarak görmemelidir. Başarılı olan öğrencilere aşırı ödül ve övgü, başarısız olan öğrencilere fiziki ve sözlü şiddet uygulamamalıdırlar. Karneleri bir değerlendirme ve bilinçlendirme aracı olarak kullanmalıdırlar. Sonuçları oluşturan sebeplere yönelerek evlatlarına bir hayat tecrübesi ve kılavuzu fırsatına dönüştürmelidirler. Başarılı derslerde niçin başarılı, başarısız derslerde niçin başarısız olduklarını irdeleyerek olumsuz durumlar karşısında sosyal ve ruhi buhranlar geçirme yerine çözüm üretme davranışı kazandırmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki verilen karneler genel itibarıyla sadece öğrencilere verilmiş değildir. Aynı zamanda eğitim sistemine, eğitim çalışanlarına ve velilere de verilmiş bir karnedir. Sorunlar eğitim süreci içinde iyi takip edilmeli, zamanında ve hikmetle müdahale edilerek çözüme kavuşturulmalıdır." (İLKHA)