Doğru-Köşe

Bu aralar neye baksam bir şikayet, sızlanma ve dert var. Alan şikâyetçi satan şikâyetçi

Marketler ürün tedarikçilerini suçlar, tedarikçiler artan maliyetleri, vatandaş ise alım gücünün azaldığından şikayet edip duruyor.

Her kesimin şikayet ettiği yerde tek sevinen patronlar mı? Yaptığı işten “Bir şey kazanmıyorum” diye dert yanan esnafa mı yoksa alım gücüm yok diyen vatandaşın haline mi üzüleyim bilemedim.

13 Liraya gelen akaryakıt otomobil sahiplerini kara kara düşündürürken şimdi de akaryakıt istasyon sahipleri “Kar marjlarının artmasını” istiyorlar. Kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını ifade edip buna da sebep artan enerji maliyetlerini gösteriyorlar.

Her kesimde “Zarar ediyoruz” diye bir feryat varken sormadan edemiyor insan; peki kazanan kim?

Esnaf kazanmadığını iddia ediyor, alıcı ürünlerin pahalılığından şikayetçi, zincir marketler tedarikçilerden yana dertli, tedarikçiler de artan lojistik maliyetleri gösterince her birinin kendilerince haklı bir yanları ortaya çıkıyor.

Burada kim haksız?

Alım gücü azalan vatandaş mı, yoksa esnaf ve ticaretle uğraşan mı?

Asıl sorumlular devlet tarafından mutlaka biliniyordur.

Devlettir bilmez olur mu? Ama yasalar ve kanunlar çerçevesinde, serbest piyasa koşulları gibi elini kolunu bağlayan şeyler yüzünden onlara karışamadığı için zamlarla, cezalarla açığını kapatmaya çalışıyor.

Olan hiç şüphesiz her zamanki gibi vatandaşa oluyor. Vatandaş ise ezilse de alım gücü düşse de yine de Rabbinden umut kesmeden hayatına kaldığı yerden devam ediyor.

Ne mutlu ki inançtan gelen bir kanaate sahibiz!