Yargıtay’ın nafaka kararına mağdurlardan ilk yorum!
Yargıtay’ın bir nafaka davasında verdiği karar, mağdurlardan tarafından ‘geçte olsa olumlu bir karar’ olarak yorumlandı.
Muhsin Şenol-Doğruhaber
Süresiz Nafaka Platformu Başkanı İlhan Ergincan, Yargıtay’ın bir nafaka davasında öğretmen kadına nafaka bağlanmaması gerektiğine yönelik kararı olumlu karşıladıklarını ifade etti. Gazetemize konuşan Ergincan, “Yargıtay’ın almış olduğu bu karar geç alınmış bir karar olsa da sevindiricidir.” dedi.
“Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır”
Yargıtay, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda, memur olan eşe yoksulluk nafakası bağlanmasına gerek olmadığı vurgulandı. Kararda şöyle denildi: “Toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının öğretmen olduğu, sürekli ve yeterli gelirinin bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. Yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2010 doğumlu ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir."
“Erkek için yoksulluk tanımı yapılmamıştır”
Süresiz Nafaka Platformu Başkanı İlhan Ergincan, “Yargıtay’ın almış olduğu bu karar geç alınmış bir karar olsa da sevindiricidir. Nafaka konusunda her fırsatta çalışan kadın nafaka almıyor ki diyen feminist avukatlara cevap niteliğinde ki bu kararla 1988’den beri çalışan kadınların nafaka aldığı gerçeğini gözler önüne sermektedir. Yıllardır eşit ücretlerle veya az bir ücret farkıyla çalışan kadınların nafaka almasının adil olmadığından bahsettik. Hatta erkek işsiz, kadın çalışıyor bu durumlarda bile kadına yoksulluk nafakası hükmedilmiştir. Kadının yoksulluk tanımını yapan Yargıtay, asgari ücret kadını yoksulluktan kurtarmaz demiştir. Bu kararda adil değildir. Cinsiyetçi yaklaşımla alınan bu kararında kaldırılması gerekmektedir. Erkek için yoksulluk tanımı yapılmamıştır. Çalışmasa dahi erkeğin nafaka ödemesine hükmedilen ve ödemez ise ödemediği her bir ay için 3 ay tazyik hapsine tutulması anayasamızın özgürlük haklarına aykırıdır.” ifadelerini kullandı.
“Kadın ağır kusurlu da olsa erkeğe nafaka ödetilmesi vicdana ve merhamete sığmayan karardır”
Nafaka konusunun geniş bir perspektif ile ele alınması gerektiğini belirten Ergincan, şöyle konuştu: “TMK 169 maddesinde nafaka alacaklısında kusur aranmaz ibaresi de uzun yıllar süren boşanma davalarında erkeği aldatan kadına bile nafaka ödemesine mecbur kılmakta, haysiyetsiz yaşam süren kadının yaptığına karşılık ödül olarak ikram edilmektedir. Tedbir nafakası boyunca kadın ağır kusurlu da olsa erkeğe nafaka ödetilmesi hiçbir akla, vicdana ve merhamete sığmayan kararlardandır.”
“Tedbir nafakası yerine yoksulluk nafakası olarak devam edilmelidir”
Nafaka düzenlemesi ile ilgili tavsiyelerde bulunan Ergincan, “5-10 yıl ve daha fazla süren dava süreleri ilk 3 ay içinde boşanma ve nafaka konusunda karara bağlanarak kısaltılmalıdır. Tazminat, mal paylaşımı ve ziynet eşyası konuları da nafakadan ayrı olarak 9 ay içinde karara bağlanmalıdır. TMK 169. Madde kaldırılmalı, tedbir nafakası yerine yoksulluk nafakası olarak devam edilmelidir. Boşanma davası boyunca ödediğiniz tedbir nafakaları sayılmamaktadır. Bu nedenle Adalet Bakanlığın çalışmakta olduğu evlilik süresi nafakaya da tedbir nafakası uymamaktadır. TMK 175. Maddesinde ki yoksulluğa düşen tanımda yoksulluk tek taraflı kadın olarak belirlenmemelidir. Süresiz ibaresi kaldırılmalı boşanan kadının en fazla 1 yıl nafaka alması ile bu madde sınırlandırılmalıdır.
Tazyik hapsi sonlandırılmalı ve 3 yıl olan fiili ayrılık süresi 3 aya indirilmelidir. Boşanma davalarında çamur at izi kalsın mantığı ile kadın tarafından tutulan yalancı şahitler ve kendisinin yalan beyanlarının ispatı halinde cezalandırılmalıdır.”