• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde Doğu Türkistan için özgürlük talebi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği tarafından Fatih'te düzenlenen basın açıklamasına katılan Uluslararası kuruluşların temsilcileri, Doğu Türkistan'da yaşanan hukuksuzluklara değinerek yaşanan zulmün son bulması için ellerinde yetki bulunan uluslararası kuruluşlara çağrıda bulundular.

 

"Türkiye başta olmak üzere, tüm devletlerin soykırıma karşı gereken adımları atmasını bekliyoruz"

Uluslararası Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği adına basın açıklamasını okuyan Doğu Türkistan Maarif Derneği Genel Sekreteri Abdulahed Abdurrahman, "9 Aralık'ta sonuçlanan Uygur Mahkemesince; Çin'in Doğu Türkistan'da soykırım suçu işlemekte olduğunun delillerle kanıtlandığı ve yapılanların uluslararası soykırım suçu sözleşmelerinin maddelerinde belirtilen suçlarla uyuştuğuna dair mahkeme kararı ilan edilmiştir. Böylelikle Doğu Türkistan’da devam eden soykırım uluslararası hukuk çerçevesinde, tamamen rasyonel hukuk zemininde kanıtlanmıştır. Verdiği bu doğru karardan dolayı Uygur Mahkemesini takdir ediyoruz. Çin'in Doğu Türkistan’da işlemekte olduğu fakat delillerin yetersizliği iddiasıyla mahkemede karar verilemeyen suçların da ispat edilmesi ve Çin'den hesap sorulması için daha detaylı çalışmalar yürütülmesi gerektiğine de dikkat çekiyoruz. Bu münasebetle başta Türkiye olmak üzere, tüm devletlerin soykırıma karşı gereken adımları atması için çağrıda bulunuyoruz." dedi.

Doğu Türkistan Maarif Derneği Genel Sekreteri Abdulahed Abdurrahman

"İnsan hakları Evrensel Bildirgesi hiçe sayıldığı Doğu Türkistan'da 72 yıldır zulüm devam ediyor"

Abdurrahman, "Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları olarak işgalci Çin'in, Doğu Türkistan halkına yönelik 72 yıldır gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleriyle mücadele etmekteyiz. Karşımızda bulunan insanlık dışı Çin rejimi; yönetimi ele geçirdiği günden beri genelde Çin halkına, özelde ise Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan gibi işgal ettikleri bölgelerin halklarına çeşitli gayrimeşru bahanelerle saldırarak temel insan haklarını ayaklar altına almaktadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünden henüz bir yıl sonra 1 Ekim 1949 tarihinde Komünist Çin'in kuruluşunun ilan edilmesiyle başlayan işgal ve ardından gelen zulüm uygulamaları 72 yıldır hiç durmadan devam etmiştir. İşgalci rejimin uyguladığı işkence, zulüm, soykırım ve asimilasyon politikaları İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddelerini doğrudan ihlal etmektedir." diye konuştu.

Dünya Uygur Kurultayı Vakfı Başkanı Abdürreşit Abdülhamit

"Asimilasyon ve yok etme politikaları son 10 yılda daha da arttı"

İnsan hakları dokunulmaz, devredilemez, ertelenemez bir bütün ve evrensel olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Dünya Uygur Kurultayı Vakfı Başkanı Abdürreşit Abdülhamit, "Çin Komünist Partisi yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan'da Uygur, Kazak ve diğer Müslüman halklara karşı, 1949’da bölgeyi işgal ettiğinden beri sistematik olarak insanlığa karşı suç işlemektedir. Bu durum sürekli olduğu için gündemden düşmemiştir. Bu politikalar son 10 sene içerisinde kesin asimilasyon amacına yönelik çok daha sert bir biçimde uygulanmaya başlanmıştır. Özellikle 2014 senesinden beri Çin Komünist Partisi'nin en üst karar merciinden gelen talimatlar doğrultusunda aleni olarak ya asimilasyon ya kökünden yok etmeye yönelik politikalar uygulanmaya konulmuş ve hala devam etmektedir." şeklinde konuştu.

Uygur Akademisi Genel Sekreteri Dr. Şevket Nasır 

"Akademisyenler sözde meslek edindirme merkezlerinde zorla tutuluyor"

Çin'in Doğu Türkistan'a yönelik baskı ve zulümlerine uzun yıllardır aralıksız devam ettiğini hatırlatan Uygur Akademisi Genel Sekreteri Dr. Şevket Nasır ise şu ifadeleri kullandı:

"Bağımsız Uygur Mahkemesi 9 Aralık 2021 günü Çin'in Doğu Türkistan'a yönelik uygulamalarını 'insanlığa karşı suç ve soykırım' olarak hükmetmiştir. Bu karar ile Çin hükümeti 1949 yılından beri işgal ettiği Doğu Türkistan'da uyguladığı politikaların soykırım politikaları olduğu tescillenmiştir. Zaten Uygur Türkleri yıllardan beri totaliter Çin Komünist Partisi yönetiminin doğu Türkistanlılara yönelik kasıtlı, planlı ve sistematik soykırım, asimilasyon politikalarını yürütmekte olduğunu, insanlık suçu işlediğini, işgal ettiği toprakları ebedi Çin toprağına dönüştürmeye yeltendiğini dünyaya anlatmaya çalışmaktadır. Çin Komünist Partisi bir taraftan milyonlarca Çinli göçmen yerleştirirken diğer taraftan kadınları zorunlu kürtaja tabi tutarak kısırlaştırması, çift dilli eğitim adı altında çocukları dönüştürmeye başlaması, defalarca alfabe değiştirmiştir. 2017 yılından itibaren sözde meslek edindirme merkezleri adı altında Nazi tarzı toplama kamplarını tesis ederek toplumun beyni sayılan akademisyen, şair, yazar, eğitimci, yayıncı ve din adamları başta olmak üzere milyonlarca Uygur ve Kazak türkünü suçsuz oldukları halde zorla tutarak doğal yaşam koşullarından alıkoymuştur. Anne babaları toplama kamplarına götürülen çocukların Çince eğitim merkezlerine götürüp kimliklerinden uzaklaştırılması, inanç ve ibadetlerini değiştirmeye çalışması, Uygur Türklerini ayrılıkçı, radikal ve kapsamı net olmayan muğlak kavramlarla yasadışı ve keyfi tutuklamalar, yargısız infazlarla sindirmeye çalışmaktadır. Kendi anayasa ve kanunlarını çiğneme pahasına Doğu Türkistanlıların anayasal hak ve özgürlüklerini, insanca yaşama haklarını gasp etmesi, 21'inci yüzyılda Uygurları köle olarak zorla çalıştırması, asimilasyon ve soykırımın en açık delilidir." (İLKHA)

Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir