• DOLAR 32.474
  • EURO 34.899
  • ALTIN 2419.736
  • ...
`Ulus Devlet Çıkmazda, Kurtuluş İslam`da`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
DİYARBAKIR- Özgür Der Diyarbakır Şubesi, Üniversite Gençliği Diyarbakır`da düzenlediği basın açıklamasında, Kemalist, ulus devletinin bir sonucu olduğuna vurgu yapıldı.
 
Basın açıklamasında önce kısa bir açıklama yapan Garip Tanyıldıızı, Kürt sorunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin üzerinde kurulduğu laik, seküler, Kemalist, ulus devletinin bir sonucu olduğunun altını çizdi.
 
`Ulus devlet 90 yıldır halklar arasında düşmanlık tohumlarını ekti`
Tanyıldızı, devletin 90 yıldır uyguladığı baskı, zulüm ve asimilasyon politikaların sonucu, iki Müslüman halk olan Türk ve Kürt halkları arasında düşmanlık tohumlarının ektiğini vurgulayarak, "Sağcı milliyetçi kesimlerle beraber ulusalcı, devletçi ve Kemalistlerin yalan ve iftiralarına dikkat edilmesi gereken bir husustur. Ulus devletin ortaya çıkaracağı bir sorun ulus devletin kırmızıçizgileriyle çözülemez. Kürt sorunu silahla dayatmayla değil ancak hak ve adalet temelli bir yaklaşımla çözülür" dedi.
 
`Kürt sorunu; ümmetten ulus yaratma hayalidir`
Tanyıldızı`ndan sonra Özgür Der Üniversite Gençliği adına basın açıklamasını okuyan İbrahim Erpin,Kürt sorunun Kemalist kadroların en önemli projesi olarak dayattığı uluslaştırma politikaları neticesinde ortaya çıkan; inkarın ve ağırlıklı olarak 80`li yılların ardından imhanın devreye girdiği hazin bir arka plana ve acılarla dolu bir geçmişe yaslanan bir sorun olduğunu söyledi.
 
Erpin, Kürt sorunu Kemalizm`in ümmetten ulus yaratma hayali kapsamında toplumun tümüne dayattığı zulmün Kürt halkına yönelen yüzü olduğunu belirterek basın açıklamasını şöyle sürdürdü: " Türk ulusuna mensup kılmak için yıllar içinde yapılmadık zulüm işlenmedik cürüm kalmadı. Bu yönüyle seküler faşizman bir paradigma üzerine bina edilen vesayetçi Kemalist sistem; toplumsal gerilimin halkların birbiriyle düşman kılınmasını ve bu topraklarda kirli savaşın peyda olmasının en önemli müsebbibidir. Daha önce İslam Ümmeti diye anılan kardeş halklar gittikçe birbirinden uzaklaştırılmış, kardeşlik tohumlarının yerine kin ve nefret tohumları ekilmiştir."
 
`Resmi ideoloji ile gerçek anlamda hesaplaşılsın`
Eprin son olarak, resmi ideoloji ile gerçek anlamda hesaplaşmadan yeniden ulus devlet anlayışının tadil edip İslam kardeşliğinin es geçilmesi sorunun tamamen ortadan kaldırılamayacağının altını çizdi.
 
Basın açıklamasında sık sık getirilen tekbirler ve; Ulus devlet çıkmazda Kurtuluş İslam`da, Barış için adalet çözüm için kardeşlik, Bijî biratiya gelan, (yaşasın halkların kardeşliği) Irkçılıktan ayrıl, İslam`a sarıl, Berxwedan jiyanê jiyan İslamê (direnmek yaşamdır, yaşam ise İslamdır) sloganları atıldı. (Osman İçli / Sedat Aslan- İLKHA)

 

 

 

 

 

Basın açıklamasının tam metni: 
 
Yeşeren Barış Umudu Kardeşlik Temelinde Yükselir
29 Nisan 2013
Kürt Sorunu, Kemalist kadroların en önemli projesi olarak dayattığı uluslaştırma politikaları neticesinde ortaya çıkan; inkârın ve ağırlıklı olarak 80’li yılların ardından imhanın devreye girdiği hazin bir arka plana ve acılarla dolu bir geçmişe yaslanan bir sorundur. Kürt sorunu, Kemalizm’in ümmetten ulus yaratma hayali kapsamında toplumun tümüne dayattığı zulmün Kürt halkına yönelen yüzüdür. Bu topraklarda yaşayan tüm halkları tek bir üst kimlik olarak belirlenen “Türk Ulusu”na mensup kılmak için yıllar içinde yapılmadık zulüm, işlenmedik cürüm kalmadı. Bu yönüyle seküler faşizan bir paradigma üzerine bina edilen vesayetçi Kemalist sistem; toplumsal gerilimin, halkların birbiriyle düşman kılınmasının ve bu topraklarda kirli bir savaşın peyda olmasının en önemli müsebbibidir. Bunun sonucunda ortaya çıkan enkaz ise kan, gözyaşı ve toprağa düşen körpecik bedenlerdir. Nihayetinde son 30 yıldır süren kirli savaş boyunca 40 binden fazla can, anaların gözyaşlarıyla ve umutlarıyla beraber toprağa gömülmüştür. Savaş süresince yakılarak boşaltılan köyler, zorunlu göçler, fakirleştirme ve ötekileştirme politikaları kardeş halkların ayrışmasına ve ulus kimliklerin inşa edilmesine yol açmıştır. Daha önce İslam ümmeti diye anılan kardeş halklar, gittikçe birbirinden uzaklaştırılmış, kardeşlik tohumlarının yerine kin ve nefret tohumları ekilmiştir.
 
Özelde Türkiye’nin olmakla beraber tüm Ortadoğu’nun can alıcı sorunu haline gelen Kürt sorununun çözümü konusunda daha önce atılan cılız adımlar çeşitli provokasyonlar, tarafların samimi davranmamaları, çözüm önerilerinin kardeşlik eksenine oturtulmaması gibi nedenlerden dolayı başarısız olmuştur. Son süreçle beraber yakalanan olumlu hava çekilen sıkıntıların giderilmesi ve kardeşlik ortamının yeniden tesis edilmesi için fırsatların doğduğu tarihi bir sürece işaret etmektedir.
Resmi ideolojinin eseri olan baskı, inkâr, asimilasyon politikalarını terk etme iradesinin son süreçte AK Parti kadroları tarafından ortaya konulması ve PKK kadroları ve lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yükselen olumlu karşılığı ile yıllardır esmeyen barış rüzgârları tüm Türkiye’de esmeye başlamıştır. Sürecin daha şeffaf yürütülmesi ve tarafların karşılıklı güvenleri provokasyon hesaplarını da şimdilik sonuçsuz bırakmıştır. Dolayısıyla hiçbir zaman olmadığı kadar taraflar soruna çözüm merkezli yaklaşmış ve olumlu adımlar atmışlardır.
 
Yapılan görüşmeler sonucunda tarafların çatışmaya son vermesi, silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi, güvenlik görevlilerinin sınıra yapmış olduğu yığılmayı azaltmaları, PKK tarafından kaçırılan insanların serbest bırakılması ve nihayetinde silahların tamamen devre dışı bırakılması yönündeki çalışmalar her açıdan halkların yararınadır. 
 
Sürecin provokasyonlar ve sabotajlar sonucunda kesintiye uğrama riski olmakla beraber kin, nefret ve dökülen kanlar üzerinden “ulusal kimlikleri” tesis etmeye çalışan siyasi çevreler tarafından yürütülen süreci baltalama girişimleri, Allah’a hamdolsun toplum nezdinde itibar görmemiştir. Nitekim süreç başladığından beri feryadı basan MHP ve CHP gibi ulusalcı çevrelerin söylemleri halkın çözüm iradesine toslamıştır. Halkı, çözüm sürecini baltalamaya çalışacak çevrelere karşı basiretli olmaya davet ediyoruz.
Çözüm süreci kapsamında atılan adımlar sınırlı toplumsal refahı, hak ve özgürlüklerin iade edilmesini sağlayabilir, ancak resmi ideoloji ile gerçek anlamda hesaplaşmadan, yeniden ulus devlet anlayışının tadil edilip İslam kardeşliğinin es geçilmesi sorunu tamamen ortadan kaldırmayacaktır. Yapılan yamalarla asıl kardeşliğin tesis edilemeyeceğini, toplumu ayrıştırmaya götüren Kürt-Türk ulus kimliğinden vazgeçip İslam kardeşliği ekseninde meseleye yaklaşılmadıkça sorunun ortadan kalkmayacağını düşünüyoruz. 
 
Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak çözüm sürecini ve tarafların ortaya koyduğu iradeyi samimi buluyoruz. Yeteri kadar kan ve gözyaşına doymuş bu topraklarda aynı acıların yeniden yaşanmaması adına atılan adımları destekliyoruz. Bu süreçte yapılacak en küçük bir hata dahi kan, gözyaşı ve ölümler dışında herhangi bir şey getirmeyecektir. Bizler artık anaların gözyaşlarının akmasını istemiyoruz. Anaların ağıtlarını değil sevinç çığlıklarını duymak istiyoruz.  Barışın kardeşlik temelinde tesis edilebilmesi için toplumun tüm kurumlarını ve kesimlerini süreci desteklemeye, barışta pay sahibi olmaya çağırıyoruz. Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak kardeşlik temelinde atılacak tüm adımları can-ı gönülden destekleyeceğimizi tüm kamuoyu ve basın mensuplarına duyuruyoruz.
ÖZGÜR-DER ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir