Diyanet Sen Gaziantep Şube Başkanı Göral: Toplumsal buhran yaşıyoruz
Toplumda hızla artış gösteren trajediler, aileye zarar veren bazı kanunlar ile ekonomik, sosyolojik ve psikolojik nedenler toplumsal buhrana neden oluyor.
Gaziantep’te geçtiğimiz günlerde bir babanın bebeğini ağladığı için darbetmesi, Yozgat’ta bir annenin çocuğunu sobada yakması başta olmak üzere artan cinayetler, uyuşturucu kullanımı ve satımının her geçen gün artması, evlilik oranlarının azalması, boşanma oranlarının artması, kumar, içki ve zina gibi benzeri ahlaksızlıklar toplumda kapanmaz ve derin yaralara yol açıyor.
Türkiye'de son 10 yılda evlenen çiftlerin sayısı azalırken, boşanan çiftlerin sayısı da yüzde 35 arttı. Her geçen gün evliliklerin azalması, boşanmaların artması aile kurumunu zayıflatırken, şiddet olaylarında yaşan artış dikkat çekiyor.
Cinayetlerin, uyuşturucu kullanımının, kumar, içki ve zina gibi benzeri ahlaksızlıklar ile evliliklerin her geçen gün azalmasının ve boşanmaların artmasının birçok nedeni olmakla birlikte toplumun kendi dini, örfi ve kültür değerlerinden uzaklaşmasına bağlayan STK yetkilileri, toplumun kendi değerlerine dönmesinin önemine değindi.
Toplumda meydana gelen aile içi şiddet ve cinayet vakaları ile hızla artan boşanma oranlarının altında yatan sebeplerin araştırılması gerektiğini belirten Diyanet Sen Gaziantep Şube Başkanı Müslüm Göral, toplumda yaşanan sorunların sonuçlar yerine sebepler üzerinden ele alınması gerektiğini belirtti.
Başta hükümet, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarına, alimlere, din görevlilerine, ilahiyatçılara, eğitimcilere, sosyolog, psikolog ve kanaat önderlerine görev düştüğünü söyleyen Göral, toplumdaki buhranın engellenmesi için her türlü çabanın gösterilmesi gerektiğini belirtti.
“Toplumsal bir buhran yaşamaktayız”
Huzurun ve kurtuluşun adresinin İslam olduğunun altını çizen Göral, “Son dönemde gerçekten toplumsal bir buhran yaşamaktayız. Toplumun bu buhranı yaşamasının en büyük sebebi İslam'dan uzaklaşmamızdan kaynaklanmaktadır. İslami bir hayat nizamı, İslami bir aile düzeni olmadığından dolayı kadın, çocuk cinayetleri ve buna benzer sıkıntılar meydana gelmektedir. Tabi bunu tetikleyen birçok unsur var. Bunların en başında sosyal medya, televizyonlardaki ahlak dışı diziler, gazetelerin ahlaksızlığı özendiren haberleri geliyor. Televizyonlardaki diziler aile yapımıza konmuş birer dinamit gibidir. Toplum her şeyi artık normal bir şekilde görmeye başlıyor. Evlilik dışı çocukların olmasını ve buna benzer bazı ahlaksızlıkları artık maalesef normalleştiriliyor.” dedi.
“Ahlaksızlık, şiddet ve kötülük normalleştiriliyor”
Ahlak dışı dizi ve programların toplum üzerinde, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkiler bıraktığına dikkat çeken Göral, toplumun hiçbir değeri ile uyuşmayan bu türden dizi ve programlarda her türlü ahlaksızlığın normalleştirildiğini belirterek, “Televizyon kanallarındaki birçok program ve dizi ailedeki yozlaşmanın, ahlaksızlaşmanın sebeplerinden biridir. Bu yayınların bir an önce kaldırılması ve yasaklanması gerekiyor. RTÜK'ün bunu takip etmesi gerekiyor. Televizyon dizilerindeki gayri meşru ilişkiler özendiriliyor. Gayri meşru ilişkilerin özendirildiği dizi ve programlarda ahlaksızlık, şiddet ve kötülük normalleştiriliyor.” ifadelerini kullandı.
“Uçurumun kenarındayız”
Batılı toplumlarda bile kabul edilemeyecek ahlaksızlıkların özendirilmekle birlikte yaygınlaştığını ifade eden Göral, “Bu durumun bir an önce artık düzeltilmesi gerekir. Özellikle devletin, hükümetin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bir an önce bu konuya bir el atması gerekir. Aileden başlayarak okulda gerekli eğitimler verilmelidir. RTÜK, bu tür televizyon kanallarına gerekli düzenlemeler yapmalıdır. Bu soruna bir çözüm bulunmalıdır. Yoksa gerçekten gidişatımız kötü ve hiç iyi değil. Maalesef uçurumun kenarındayız. Akıl ve mantığın kabul etmeyeceği durumlarla karşılaşıyoruz. Bizim kendi değerlerimiz, dinimiz, dinimizin belirlediği çizgiler var. Bunları da göz önüne almamız lazım. Toplumun bir örfü ve kültürü var. Bu durumun bir an önce çözülmesi lazım.” şeklinde konuştu.
“Bu toplum bizim toplumumuz, bu çocuklar bizim çocuklarımız” diyen Göral, şunları söyledi:
“Bizim için topluma kazanılan bir insan bir hayattır. Bütün insanlığı kazanmış gibi oluruz. Bir kişiyi öldüren kişi tüm insanlığı öldürmüş gibi olur, bir insan hayatını kurtaran tüm insanların hayatını kurtarmış olur. Bizim temel düsturumuz, inancımız budur. İslam’ın temel inancı budur.”
“Toplumun bu duruma gelmesinde hepimizin vebali var”
Özellikle son yıllarda uyuşturucuya bulaşanların sayısının ciddi oranda arttığına dikkat çeken Göral, “Bunda hepimizin vebali var. Bu sadece o kişilerin vebali değildir. Biz o insanlara ulaşamadığımızdan, ilgilenemediğimizden dolayı bu insanlar bu yola gitmiştir. Bu şekilde olduğu zaman gerçekten hepimiz vebal altındayız. Bu vebalden hiçbirimiz kurtulamayız. Bu vebalden kurtulmanın tek yolu da herkesin üzerine düşen görevi tam manasıyla yapmasıdır. Cami görevlilerimiz ailelerle, esnafla, uyuşturucu ile uğraşan kişilerle birebir görüşecek. Bu şekilde kendi hallerine bıraktığımızda bu insanlar hiçbir zaman düzelmezler. Bir kişi 2 kişiye, 2 kişi de 4 kişiye bulaştırır ve bu şekilde toplum bozulur.” diye konuştu.
“Toplum bir an önce uçurumun kenarından alınmalıdır”
Toplumun en küçük ve en önemli temel yapı taşının aile olduğunu belirten Göral, “Aile düzeni bozulduğunda toplum bozulur, toplum bozulduğu zaman devlet bozulur. Devlet bozulduğunda da bunu artık hiçbir şey düzeltemez, bu devlet yıkılmaya mahkumdur. Bu açıdan hükümetimizin, devletimizin bir an önce tedbir alması gerekir. Yine sivil toplum kuruluşları, Diyanet İşleri Başkanlığı, din görevlilerimiz, öğretmenlerimiz, eğitim camiamız, herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Toplum bir an önce uçurumun kenarından alınmalıdır.” çağrısında bulundu.
“Toplumun bu duruma gelmesinde bazı kanun maddelerinin de etkisi var”
Şiddetin ve kaosun bitmesinin yolunun İslam hukukundan geçtiğini belirten Göral, “Uçurumun kenarına nereden geldik, biz böyle değildik ve neden böyle olduk?’ gibi soruları kendimize sormamız lazım. Toplumun bu duruma gelmesinde bazı kanun maddelerinin de etkisi var. İstanbul Sözleşmesi her ne kadar kaldırılmış olsa da anayasamızda yine buna benzer maddeler bulunmaktadır. Bunlar aslında kadına şiddeti önlemeye yönelik maddeler gibi görürse de, aslında aile düzenini ve yapısını bozan maddelerdir. İnşallah yeni anayasa çalışmalarında bunlara dikkat edilirse, bu durumda düzelmiş olur diye düşünüyoruz.” dedi.
Ahlaksız program ve diziler için RTÜK’ü görevini yapmaya davet eden Göral, aileyi, kadını ve toplumun milli, manevi değerleri başta olmak üzere her türlü değerini hiçe sayan, hedef alan dizi ve programlar ile yayınların engellenmesi çağrısında bulundu. (İLKHA)