• DOLAR 34.653
  • EURO 36.383
  • ALTIN 2926.923
  • ...
Seyyid Nebi Nebil ile röportaj: Afganistan’ın sükûnete ihtiyacı var (2)
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber / Kabil / Mehmet Sait Özcan

Afgan halkı yarım asırdır savaşın içerisinde. Büyük ülkeler fırsat bulduğu anda ülkenizi işgal ediyor. Afganistan’da büyük güçleri çeken şey nedir?

Afganistan’ın çok fazla yeraltı kaynakları var. Örneğin Afganistan’ın güneyindeki lityum, Suudi Arabistan’daki petrol kuyuları kadar değerlidir. Ya da çok fazla bakır madenimiz var. Bakırın teknoloji altyapısındaki kullanımını biliyorsunuz, bağlantı kablolarının çoğunda bakır kullanılır. Bakır madenlerinde dünya ikincisi olduğumuz söyleniyor. Afganistan’daki altın ve benzeri değerli taşların rezervi henüz bilinmiyor. Ülkede yaklaşık 5 bin madenin varlığı biliniyor. Bunlarla birlikte Afganistan’ın yeraltı kaynaklarından yılda 70 milyar metreküp temiz su çıkıyor. Afgan halkı bu miktardan sadece 20 milyar metreküpü geleneksel yöntemlerle kullanıyor. Afganistan’ın kuzeyi, dışarıdan su almıyor. Ülkenin kaynakları yetiyor. Bütün sınırlarımızda geniş su havzalarımız var. Bu saydıklarım, işgalin en önemli hedeflerindendir. Büyük güçler, bu kaynakları kendi kontrolüne almak istiyor. İngilizler, bu kaynakları kendi hakimiyetinde bulundurmak için 3 defa ülkeyi işgal ettiler, her üçünde de yenildiler. Ruslar, bu kaynaklara tek başına sahip olmak için işgale geldiler, yenildiler. Şimdi de Amerikalılar 20 yıllık işgalden sonra yenildiler.

Benim bir tarihçi olarak değerlendirmeme göre büyük ülkeler, bu kaynaklara tek başına hakim olamayacaklarını artık anladılar. İkinci dünya savaşında Amerika’dan Roosevelt, İngiltere’den Churchill ve Sovyetlerden Stalin, İran’ın başkenti Tahran’daki Rus büyükelçiliğinde bir araya geldiler. İran Şahı’nın bundan haberi bile olmadı. Üç liderin görüşmesi dört gün sürdü. Savaş sonrası İran, bu üç ülke arasında paylaşıldı. Bugünkü Afganistan, o dönemin İran’ıyla aynı şartları yaşıyor. Bu üç büyük güç, farklı zamanlarda ülkemizi işgal edip sonuç alamayınca şimdi de Afganistan’ın kaynaklarını paylaşmayı planlıyorlar. İşgalci güçlerin Afganistan’ı etnik olarak bölmeyi düşündüğünü sanmıyorum. Bölünmekten söz edenlerin planları tutmayacaktır. Artık Peştunizm, Tacikizm, Şiizm, Sünnizm’in bir anlamı yok. Hiçbir etnik veya mezhebi grup, diğer bir grubu alt edemez. Çünkü geçtiğimiz yarım asırda her grup ülkeye hakim oldu ve yönetti. Dolayısıyla her grubun yönetim tecrübesi var, liderleri var. Hiçbiri diğerinin dayatmasını kabul etmez. Ayrıca işgal dünyası da yoruldu. Afganistan’ın geleceği, ekonomik gelecektir. Afganistan, Asya’nın kalbidir. Dünya ekonomisinin kalbi de Asya’dır. Dünya ekonomisinin güvenliği, Asya’ya bağlıdır. Öyleyse Afganistan’da yaşanacak bir istikrarsızlık, bütün dünyanın istikrarsızlığı demektir. Afganistan’ın güvenliği ve istikrarı ise bölgenin ve dünyanın güvenliği ve istikrarıdır. O yüzden büyük güçler, bundan böyle Afganistan’ın kaynaklarını paylaşmayı hedefleyecektir.

Yeni hükümet hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Taliban’ın kurduğu İslam Emirliği’nin, Afganlar arasında kabul gören, kapsamlı, dünyayla iyi ilişkiler kurabilecek, yetenekli insanlardan oluşan bir hükümet olması gerektiği kanaatindeyim. Kapsamlı hükümette yer alacak kişiler, sicili bozuk olmayan, güvenilir, alanında adından söz ettirmiş insanlardan olmalıdır. Ayrıca bu kişilerin, ülke içinde adil bir ortam ve milli birliği oluşturmaları gerekir. Öyle ki hiçbir etnik grup kendine haksızlık edildiğini düşünmemelidir. İslam Emirliği’nin tesis edeceği yeni anayasa, bütün etnik ve mezhebi grupların eşitliğini sağlamalıdır. Hükümetin kendi çıkarları için kullanacağı bir anayasa olmamalıdır. Hamid Karzai ve Eşref Gani hükümetleri anayasayı bu niyetle kullandılar. Anayasanın onlarca önemli maddesi uygulamaya konulmadı. Onun yerine cumhurbaşkanının yetkilerini genişleten çekişmeli bir madde hemen uygulandı. İslam Emirliği, eski hükümetlerin hatalarından ders çıkarmalıdır.

Ekonomi merkezli bir hükümet kurmalıdır. Hükümet, kanunlara dayalı olmalıdır. Etnik çatışmaları körükleyecek düşüncelerden uzak durulmalıdır. Komşu ülkelerimiz de ülkemizdeki azınlıkları kışkırtmamalıdır. Afganistan halkı son 50 yılda iki defa milli birliği yakaladı. İkisinde de milli birliğini, İslami ve milli kültüründen aldı. Sovyetlere karşı yapılan mukaddes direniş, milli bir anlayıştı. Bugün de Taliban, Şeriat söylemleriyle ülkeye hakim oldu. Şeriat, bu halkın dinidir. İnsanlar, İslam Emirliği’ni şeriata inandıkları için benimsediler, Peştun veya Tacik veya başka bir gruba inandıkları için değil. Öyleyse bir araya gelelim ve İslam Şeriatını günümüz şartlarında uygulayalım, bütün insanlarımızla, komşularımızla ve dünyayla ilişkiler geliştirebilelim. Türkiye’nin tecrübelerinden de faydalanmalıyız, Mahathir Muhammed Malezya’sının tecrübelerinden de faydalanmalıyız, Cezayir ve Tunus’taki hareketlerin tecrübelerinden de faydalanmalıyız.

İşgalciler silah ve askerlerini ülkeden çektiler. Geriye kullanabilecekleri birilerini bıraktılar mı? Size göre, işgalcilerin ajandasını uygulayacak kişiler şu anda ülkede varlık gösteriyor mu?

ABD Başkanı Joe Biden, bütün askerlerin çekildiği gece bir basın konferansı düzenlemişti. Orada dedi ki, “ABD artık askeri olarak ülkelerde ulus yapılandırmasına girişmeyecek.” Yani artık askeri işgal sona erdi. ABD diplomasisi, siyasi ve ekonomik diplomasidir. Afganistan’la da siyasi diplomasi uygulayacak. Ancak son günlerde Pentagon ve NATO’dan şu gibi açıklamalar geldi: “Afganistan’da DEAŞ’ın varlığını hissettiğimiz anda kimseden izin almaya gerek duymadan vuracağız.” Bu da işgal anlamına geliyor. İslam Emirliği’nden ve Afganistan’dan izin almadan bizim toprağımıza saldırı düzenleyemezler. Böyle yaparlarsa, işgale devam ediyorlardır. Bu tür saldırılar ne Afganistan’ın ne de dünyanın yararınadır. Bölge ülkeleri ve istihbarat örgütleri ülkemizin toprak bütünlüğüne saygı gösterir ve paravan örgütleri beslemezse bu türden bir saldırıya da gerek kalmaz.

ABD’nin ikinci sinsi planı da Afganistan’daki yetenekli kadroları ülkeden kaçırtmaktır. Taliban tek başına bütün hükümet kadrolarını dolduramaz. Buna tek başına gücü yetmez. Kadroların her fikirden yetenekli insanlarla dolması gerekir. Örneğin şu anda ülkede yaklaşık 250 kadın hakim var. İşgalciler, bu kadınların tamamını ülkenin dışına çıkarmaya çalışıyor. Taliban bütün gruplara karşı ateşkes ilan etti. O zaman bu kadroları yurtdışına çıkarmanın amacı nedir? Komşu ülkelerden beklentimiz, nitelikli Afgan kadrolarının NATO ülkelerine kaçışının geçiş noktalarına dönüşmemeleridir. Tam aksine Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşların da yardımıyla, ülkeden giden nitelikli insanların geri dönüp Afganistan’ın kalkınmasına destek olmaları için çaba göstermeliler.

Dünya kamuoyu Afganistan’ı yakından takip ediyor. Bu aralar, İslam Emirliği’nin kapsamlı hükümet kurmadığı söyleniyor. Hükümet yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerdeyse bu yönde çalışmaların devam ettiği söyleniyor. Siz bu konuda iyimser misiniz?

Evet, iyimserim. Örneğin Dışişleri Bakanlığında, Bakan Emirhan Muttaki’nin sözlerine binaen 20 yıllık İslam Cumhuriyeti ve Taliban’ın birikimlerini birleştirecek şekilde bir çalışma başlattık. Bu çalışmanın, diğer bakanlıklarda da aynen yapılmasını ümit ediyorum. Böylece istenen kapsamlı hükümet rahatlıkla kurulacaktır. İslam Emirliği, Taliban kadrosunda bulunan ve kapsamlı hükümete karşı çıkan aşırıcıların da önüne geçmelidir. Daha önce nasıl diğer aşırıcıların önüne geçildiyse Taliban’ın da 35 milyon Afgan’ın geleceği için bu düşünceye sahip bazı üyelerinin önüne geçmesi gerekir. Eski hükümetin zindanlarında 13 bin Taliban üyesi vardı. Bunları o zamanın askerleri esaret altına almıştı. Molla Hibetullah, bütün bu askerleri Afganistan’ın geleceği için affettiğini söyledi. Afgan halkının her kesimiyle böyle güzel bir barış gerçekleşmişken bundan sonra da bu fırsatın değerlendirileceğini düşünüyorum.

Son olarak Afganistan’ın geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ve başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerine mesajınız nedir?

Ben Dışişleri Bakanlığı’ndaki tecrübeme dayanarak İslam Emirliği hükümetinin geleceğini iyi görüyorum. Kapsamlı bir hükümet sağlanırsa, Taliban verdiği sözleri yerine getirirse, komşu ülkeleri ve diğer ülkeler Afganistan’a yeni sorunlar oluşturma anlayışıyla yaklaşmazsa, geleceğimizin iyi olacağını düşünüyorum. Taliban’ın siyasi affını da bir fırsat olarak görüyorum. Taliban’ın eski hükümetteki tecrübeleri kullanması gerektiğini düşünüyorum. Taliban’ın bu tecrübelere çok ihtiyacı var. Bu fırsatları kullanalım. Geleceği iyi görüyorum. Yeteneklerimizi iyi kullanırsak, yabancı ülkelerin istihbarat örgütlerinin elini ülkemizden kesebilirsek gelecek güzel olacak.

Türkiye ile ilişkilere gelecek olursak… Türkiye, beklentilerin altında kaldı. Asya’nın merkezi olan Türkiye’nin birçok sorumluluğunu yerine getirmediğini düşünüyorum. Umarım bu sorumluluklarını yerine getirir.

Bu haberler de ilginizi çekebilir