• DOLAR 34.351
  • EURO 37.474
  • ALTIN 3030.84
  • ...
Tarihçi Mustafa Armağan: Şapka Kanunu'nun hala anayasada yer alıyor olması utanç verici
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

25 Kasım 1925 tarihinde kabul edilen Şapka Kanunu'na karşı başta Erzurum, Giresun, Çorum, Konya, Kayseri ve Rize'de olmak üzere gösteriler düzenlenmiş ve bu sebeple 52 kişi idam edilmişti. Şapka gibi Batı tarzı kıyafetleri giymek istemeyen bir halkın, sırf bu nedenle idam edilmesi dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir zulüm olarak kaydedildi.

 

1925 yılında kabul edilen Şapka Kanunu'nun 96'ncı yıldönümü münasebetiyle İLKHA muhabirine konuşan tarihçi Mustafa Armağan, Şapka Kanunu'nun savunulacak tarafının olmadığını, kanun nedeniyle pek çok kişinin idam edildiğini ve kanunun hâlâ yürürlükte olduğunu belirterek başta İskilipli Atıf Hoca olmak üzere idam edilenlerden özür dilenmesi gerektiğini ifade etti.

"Toplumun giyim kuşamının Batı'ya uydurulması noktasında zecri bir kanun çıkarıldı"

Şapka Kanunu'yla, Osmanlı döneminden kalan fes, sarık ve bere gibi başa giyilen geleneksel giysilerin tamamının yasaklandığını, şapka giymeyenlerin cezalandırıldığını belirten Armağan, "Toplumun, giyim kuşamının Batı'ya uydurulması, batılı bir giysiye kavuşturulması noktasında zecri bir kanun çıkarıldı fakat böyle bir kanun normalde hiçbir ülkede olamaz, Batı'da da olamaz. Nitekim Avrupa Birliği görüşmeleri sırasında bizim kanunlarımız gözden geçirilirken şapka devrimi diye bir şey ile karşılaştılar. 'Bu kanunu çıkarma ihtiyacını niye duymuşsunuz? Yani neticede şapka bir moda meselesidir, giyen olur giymeyen olur.' dediler ve böylece o zaman müzakereler bir tartışma konusu oldu. Bir kanun çıktı bu kanuna uymayan, bu kanuna karşı çıkanlar, o zamanlar biz şapkayı takmayacağız diyenlerin söyledikleri ve yaptıkları kanuna karşı bir eylem kapsamında değerlendirildi ve cezalandırıldılar. Ben o günlerin gazetelerini takip ettim. Gazetelerde; Kayseri, Erzurum, Rize, Konya'da 'Giymeyeceğiz, giymek istemiyoruz.' şeklinde birtakım tepkiler, ardından hemen derdest edilerek yakalanmalar ve bunların birkaç gün sonra idam edildiklerine dair haberler var. Ben saydım, 'Giymek istemiyorum' dediği için idam edilen 52 kişi var." dedi.

"Kılık kıyafetin topluma dayatılmasının bugünkü mantıkla açıklaması yoktur"

Şapka takmadığı için idam cezasının verilmesinin savunulacak bir tarafının olmadığını ifade eden Armağan, "İskilipli Atıf Hoca'nın, tesettür ve şapka üzerine yazdığı kitaptan dolayı, 1,5 yıl önce yazmasına rağmen, idamla cezalandırılmasının savunulacak bir tarafı yoktur. Bunu savunamayacakları için, savunamadıkları için; 'İskilipli Atıf Hoca, milli mücadele döneminde ihanet etmişti ondan asıldı. Şapkadan asılmadı.' diyorlar. Bir de böyle kuyruklu bir yalan atıyorlar, bal gibi iddianamede de kararda da var, onların hepsi yayımlandı. Bu kitap, doğrudan doğruya şapka ve şapka giyilmemesi yönünde halkta bir tepki oluşturmaya hizmet ettiği için kanundan 1,5 yıl önce yayımlanmasına, yayınlanması da Milli Eğitimin müsaadesiyle olmasına rağmen; 'Şapka inkılabına aykırı davranmaktan ve halkın şapka giymesine tepki vermesini teşvikten' idam edildi. Bu, Cumhuriyet'in karanlık bir sayfasıydı ve gerçekten de savunulacak bir tarafı yoktur. Bir kılık kıyafetin, zecri olarak bir topluma dayatılması hadisesinin bugünkü mantıkla açıklaması yoktur." diye konuştu.  

Şapka Kanunu sonrası yapılan zulümleri savunanların, 2'nci Mahmut'un fesi getirdiğini savunarak temize çıkmaya çalıştıklarını ama bu iddianın asılsız olduğunu aktaran Armağan, "2'nci Mahmut, fesi getirdi askerlere giydirdi, sonra memurlara giydirdi. Memur olabilir... Niye olabilir? Çünkü orada sözleşmeli olarak görev yapıyorsun; memuriyetin bir kıyafeti olabilir. Kıravatı takmak, memurun redingot giymesi vesaire olabilir. Ama sokaktaki insana dayatmadılar. Osmanlı'da fes giymeyen idam edilir, fes giymeyen cezalandırılır diye bir şey yoktur. Halk da, memurlar gibi güzel kırmızı fes giymesine özendi. Zamanla halk da bunu benimsedi. Ama bir sürü fes giymeyen de vardı. Sarık, takke ve çeşitli şekilde farklı serpuşlar giyenler vardı. Bunlara Osmanlı zamanında bir şey yapılmadı. Buradaki olayı savunamadıkları için Osmanlı ile temize çıkarmaya çalışıyorlar. Onlar fesi getirmemiş miydi diyorlar. Fes bir moda olarak geldi yayıldı onun bununla ne alakası var? Sen kanun çıkarmışsın, bugün hala bizim mevzuatımızda yer alan bir kanun, kayıplara karışmış bir şey de değildir." şeklinde konuştu.

"Kadük olmuş bir kanun ama kimse de dokunmaya cesaret edemiyor"

Şapka Kanunu'nun hâlen anayasada olmasını bir utanç olarak değerlendiren Armağan, sözlerine şu şekilde devam etti:

Toplumda köylüler ya da bazı marjinal şapka giyenler hariç başında şapka giyen bulamazsınız. Dolayısıyla uygulama sahası kalmamış, dönem değişmiş, devir değişmiş başka bir döneme girilmiş bu zamanda böyle bir kanunun hala duruyor olması hukuki mevzuat açısından doğru değildir. Avrupa Birliği görüşmeleri sırasında müeyyidelerini kaldırdılar diye biliyorum. Yani hapis cezası veya para cezası müeyyidesi kalktı ama kanunun kendisine dokunamadılar. Kadük olmuş bir kanun ama kimse de devrim kanunlarından olduğu için dokunmaya cesaret edemiyor. Oradan bir şey çıkmaz ama biz geçmişi sorgularken geçmişte yapılmış olan bu haksızlıklar, birtakım zulümler, İskilipli Atıf Hoca ve Ali Rıza Hoca örneklerinde olduğu gibi insanları; kanun çıkmadan önce yazdığı kitabın teşvik ettiği gerekçesiyle idam edilmesi gibi bir takım gayrî kanuni, gayrî hukuki uygulamaların da bilinmesi lazım.

"İskilipli Atıf Hoca ve şapka yüzünden idam edilenlerden de elbette özür dilenmesi gerekir"

Şapka Kanunu'nun tarih kitaplarında doğru bir şekilde anlatılması gerektiğini ifade eden Armağan, "Bugün kimse şapka giymiyor. O zaman bir uygulama yapıldı ve bunun sonucunda da giymeyen 52 kişi idam edildi. Şapka giymek bu kadar iyi bir şey idiyse niçin kimse giymiyor? Eğer ebedi bir kural getirmediysen, dönemsel bir kural getirdiysen bunu niye kanuna bağlıyorsun? Kaldı ki İngilizler bile şapkayı, sonradan giymeye başladılar. İngilizler giymeye başlayınca aralarında çatışma çıktı, giymeyiz diyenlerle giyeriz diyenler arasında kavgalar çıktı. Bu bir modadır, bir dönem geldi onlar bunu yaşadı. Dolayısıyla böyle kutsallaştırmak gibi bir eğilimi kitaplarda yahut birtakım kişilerde görüyorum, bunun doğru anlaşılması adına kritiğinin de yapılarak artık tarihe emanet edilmesi lazım ama İskilipli Atıf Hoca ve onun gibi şapka yüzünden idam edilenlerden de elbette özür dilenmesi gerekir." ifadelerini kullandı.  (İLKHA)



Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir