BUGÜN NE DEĞİŞTİ?
Sizce bugün ne değişti? Bana sorarsanız bugün değişen bir şey yok. Yine her zaman ki gibi sabah evden uykulu gözlerle çıkıp işime gittiğimde ben de, ya da hayatımda değişen bir şey yoktu. Sabahın erken saatinde kalktığım için belki biraz yüzüm ‘muşmula surat’ gibi olmuş olabilir, bu kadar değişikliğin bir zararı yoktur. Ne de olsa bugün haftanın son iş günü diye mesai bitiminde yüzümün yavaş da olsa eski haline gelip mütebessim bir hal alacağını biliyorum.
DOĞRU KÖŞE
Bugün, dünden farklı değil, dün yaptığım neyse bugünde onu yapmaya devam ediyorum. Belki yazdığım kelimelerim değişmiş olabilir? Ya da geleceğe dair umutlarım değişmiş olabilir. Bunların değişmesi normaldir. En büyük korkum galiba değişimdir. Değişmekten korktuğum için mi değişmiyorum yoksa değişemediğim için mi değişmekten korkmuyorum? Bunu hala çözebilmiş değilim. Her neyse zaten bunu pek de merak eden yok aslında.
“Bugün ne değişti?” diye kendime sorduğumda hayatıma baktım. Ben bile dünkü bendim. Yine aynı surat ve aynı beden içinde hapsolmuş bene baktım. Değişen bir şey görmedim desem bana inanın. Etrafımdaki insanlara baktım onları da dünden pek farklı görmedim. Yani anlayacağınız değişen bir şey yok.
Pardon! Erken konuştum. Değişen bir şey yok derken ne kadar büyük bir laf ettiğimi fark etmedim. Değişen o kadar çok şey var ki nedense onların değişimi günlük rutin haline geldiği için fark etmeden yaşıyoruz. Mesela market raflarındaki etiketler ha bire değişiyor. Dün ürünlerin üzerinde duran etiket bu sabah yerine kendisinden daha kıdemli ve yüksek bir etikete devretti. Çarşı pazarlardaki durum da bundan farksız değil. Merak ediyorum acaba biz mi bu değişime alıştık? Yapılan etiket değişikliğini konuşup duruyoruz. Hatta bazen daha ileri gidip şikayetlenip “Alım gücümüz azaldı” diye sızlandığımız halde yine de normalmiş gibi hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yükselen etiket yarışını büyük bir heyecanla seyredip gülüp geçiyoruz. Yükselişi durdurulamayan etiket yarışında elimizden bir şey gelmediğini biliyorum. Aklınızdan geçenleri merak ediyorum sadece.
“Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane” bilmecesini değiştirmenin zamanı geldi galiba, bundan böyle şöyle desek daha doğru olmaz mı “Eskiden alırdım bin tane şimdi aldım bir tane…” Cebimiz deki para değişmedi, aldığımız ücret değişmedi, giydiğimiz giysilerimiz, ayakkabılarımız değişmedi…
Dün cebimdeki parayla marketten üç ürün alabiliyorken bugün aynı parayla tek ürün bile alamıyorum. Pazardan aldığım birkaç kiloluk meyveler yerine şimdi taneyle almaya başladım ne tuhaf değil mi?
Büyüklerimizden bir zamanlar hikaye tarzında dinlediğimiz, siyasetçilerimizin dillerine doladıkları “Kuyruklar” şimdilerde yok. Tam aksine şimdilerde Allah’ın rahmeti ile ürün bolluğu yaşıyoruz. Aklınıza gelen her ne varsa raflarda bulmanız mümkün. Yanlış anlamayın bulmanız mümkün diyorum. Almanız mümkün demiyorum. Ürünleri almak için sıraya girenlerin ceplerindeki para istediklerini alacak gücü ve cüreti gösteriyordu. Oysa şimdilerde cepte para olmayınca, alım gücümüz düşünce sıraya girmekten utanıyoruz. Aç gezdiğimiz bilinmesin diye de canımız çektiği halde “Canım istemiyor” bahanesine sarılıp kendimizi kandırmanın daha kolay olduğunu öğrendik.
‘Bunların sebebi kim?’ veya ‘ne’ diye size söyleyecek değilim. Sizler bunu benden daha iyi biliyorsunuz. Pahalılıktan şikayet etmeyişinizi hayra yorumluyorum. Sizler ne yapacağınızı iyi bilirsiniz. Sizi değiştirenleri nasıl değiştirdiğinizi tarih hala unutmuş değil. Bugün tarihini unutanlar yarın nasıl bir yıkılışla yıkıldıklarını gördüklerinde “Keşke” diye hayıflanacaklar ama o zaman da iş işten geçmiş olacak.
Henüz fırsat varken etiketlerin yükselişine ‘dur!’ demeyenleri zamanı gelince, düşüşe geçmiş olan müsebbiplerini de tarihin tozlu sayfalarına gömeceğini unutmayın. Halkın sessizliğini hiçbir zaman hayra yormayın.