Hüseyin Velioğlu`nun Hayatı Ve Mücadelesi -15
Hizbullah Cemaati, kurucu lideri merhum Hüseyin Velioğlu`nun hayatı ve mücadelesini konu alan yazı dizisinin 15. bölümü yayınlandı.
Hüseynisevda sitesinde yayınlanan bu bölümde "ARŞİV İLE İLGİLİ BİR NOT" ve şahsi ile ilgili kişisel özelliklere değinildi...
İşte Hüseynisevda.biz sitesinde yayınlanan yazı dizisi...
ARŞİV İLE İLGİLİ BİR NOT
1990 yılına kadar, sosyal araştırmalar dışında arşiv tutulmuyor dense doğrudur. Faaliyetler dokümanlara yansıtılmıyordu. Buna pek ihtiyaç da duyulmuyordu. Çünkü o zaman Şehid Rehber gizlenmemişti, bütün sorumlularla doğrudan görüşüp işlere vaziyet edebiliyordu, görmediği sorumlulara ise yakınında bulunan arkadaşları gönderiyor ve o şekilde vaziyet ediyordu. Ayrıca bütün işler görüşmelerle takip edilebiliyordu.
Fakat 1990 yılından itibaren işler hem alan olarak genişlemiş ve hem de yoğunlaşmıştı. Ayrıca doğrudan görüşmeler çeşitli güvenlik sorunları nedeniyle yapılamadığı için işlerin takibi zorlaşmıştı. İşlerin takip ve kontrolü görüşmeler yoluyla sürdürülseydi, hem ağırlaşırdı ve hem de tam olarak kontrol edilemezdi. Geriye dönük bilgilerden ve olup bitenlerden gereği gibi istifade edilemezdi.
Bu nedenlerden dolayı 1990 yılından itibaren önem arz eden, çalışma süresince istifade edilen ve arşiv niteliğini taşıyan bilgi, belge ve olaylar kayıt altına alınmaya ve doküman olarak tutulmaya başlandı.
Ş. Y. adlı Cemaat mensubu şu bilgileri veriyor: “Cemaat sosyal araştırmalara çok önem veriyordu. Çünkü bir yerde mücadele verecekse o yerin ve toplumun siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını iyi bilmeliydi. Bu nedenle Cemaatin elinin ulaştığı her yerde öncelikli olarak oranın sosyal araştırmasını yaparak iyice tanırdı. Topladığı bilgileri arşivliyordu. 1991’de Mardin’de Cemaat arşiviyle karşılaştığımda ve henüz birkaç tane klasör iken, o klasörlerdeki bilgiler sosyal araştırmalar idi.
Bir gün dokümanların ayrıntılı bir şekilde tutulmasının hikmetini sordum. Çünkü yazdığım rapor ve dokümanlarım benim nazarımda yeterliydi. Oysa Şehid Rehber bu bilgilerin yeteriz olduğunu söylemişti. Buna binaen sorduğum soruya: “Doküman ışık gibidir. Karanlık içerisinde bir yolda yürürken yolunu aydınlatan bir fener hükmündedir. Biz çetin şartlarda, siyasi ve silahlı örgütlerin, devletin istihbarat birimlerinin kuşattığı bir toplumda mücadele veriyoruz. Eğer yeteri kadar bilgimiz olmazsa emin adımlarla ilerlememiz mümkün değildir” dedi.
B. H. bu konuda şunları söylüyor: “Bir gün, yeni tutulmuş bir evde birlikte oturuyorduk. Yanına geçip oturmadan önce yan taraftaki odaya bir göz gezdirmiş ve büyük kartonlar halinde istif edilmiş dokümanlara bakmıştım. Yanına gelip oturunca: “Ağabey! Bu hal daha ne kadar bu şekilde devam edecek. Gittiğiniz yere götürüyorsunuz, çok fazladır ve büyük bir risk oluşturuyor. Yanınızda bulundurmazsanız olmaz mı? Buna bir çare bulunamaz mı?” Diye sorup endişelerimi dile getirmiştim. O da içten bir ah çekerek şöyle demişti: “Bunları bu haliyle ben nereye bırakayım, sürekli üzerinde çalışıyoruz. Yanımdan ayıramam. Onlar emanettirler. Cemaat mensupları bütün samimiyetleriyle en mahrem şeylerini Cemaatle paylaşmışlar ve yazıp bize göndermişler. Onlar benim omuzlarımda bir yüktür. Bir hal çaresi buluncaya kadar onların bekçiliğini yapacağım. Eğer bu dokümanların başına bir şey gelirse ben ne yaparım, vallahi cesedimi çiğnemeden onlara kimseyi yaklaştırmam, kendimi onlara feda ederim”
8. BÖLÜM
BİR İNSAN OLARAK SAHİP OLDUĞU KİŞİSEL ÖZELLİKLER ZEKİYDİ
Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu’nun en bariz özelliklerinden biri, çok zeki oluşuydu. Toplumu, bireyi, olayları, önüne çıkan sorunları kolaylıkla analiz eder, doğru teşhis ve çıkarımlarda bulunurdu.
Çok iyi bir analizciydi. Sosyal meseleleri, sebep–sonuç ilişkilerini ve birbirleriyle bağlantılarını iyi tahlil ederdi. İnsan psikolojisinden çok iyi anlardı. Bir insanı ilk gördüğü andaki tespitleri genellikle doğru çıkardı. Hatta kişiyi yazdığı raporlarından bile teşhis edebilme kabiliyetine sahipti. Onunla birebir çalışan Cemaat sorumluları iyi bilirler; hiç görmediği ve tanımadığı pek çok Cemaat mensubunu notlarından tanır, bunlarla ilgili bazen: “şuna dikkat edin”, “şunu şu işlerde çalıştırın ki verim alabilesiniz”, “şuna şu sorumluluğu verin”, “şuna sorumluluk vermeyin vs” şeklinde onlar hakkında çözümler verir ve bu çözümler konusunda, görüştüğü sorumlu arkadaşları bile çoğu kez hayrette bırakırdı. Mesela; şuna dikkat edin, buna sorumluluk vermeyin dediği bireylerin, o esnada olmasa dahi daha sonra zafiyetlerinin ortaya çıktığı görülüyordu.
Ş. K. adlı Cemaat mensubu bu konuda şöyle bir olay anlatır: “Şehid Rehber bir gün köyümüze geldi. Yanında bir arkadaşı daha vardı. Köyün geneli İslam’a meyyal idi. Şehid Rehber’in gelişini duyunca, köydeki arkadaşlar ve köyün diğer sakinlerinden birçok kişi geldi. Şehid Rehber konuşmadı, yanındaki arkadaşı gelenlere genel İslami konularda bir sohbet yaptı. Köylüler dağılınca ben Şehid Rehber’e; “köylülerimiz nasıldır?” diye sordum. Bana şu cevabı verdi: “Bana öyle geldi ki biri hariç, diğerleri iyi ve temiz insanlardır. “Hangisi diye sordum. M… adındaki kişiyi tarif etti ve kimin oğlu olduğunu, işini vs. sormaya başladı. Sorularına cevap verdim. “O adama dikkat edin, şüpheli bir tiptir, temiz görünmüyor” dedi.
İşaret ettiği şahıs, gerçekten de dediği şekilde çıktı. Karışık ilişkileri olan, sürekli karakola gidip gelen ve muhbirlik yapan biriydi. “
Devam edecek…
huseynisevda.biz