Alkole neden dokunulamıyor?
Bu ülkede alkolden kaynaklı ölümler her geçen gün artarken alkol felaketini eleştirmek neredeyse imkansız hale geldi. Antalya'da bir genç sarhoşluğun getirdiği cinnet sonucu hayatını kaybetti. Peki hiç kimse alkol ve alkolün sonuçları yargılansın diyebilir mi? Hayır!
Yolda trafik canavarına dönüşen alkol, denildiği gibi şişede durduğu gibi durmuyor.
Tam bir baş belası.
Suç oranlarını yükselten baş etken.
Mideden beyne, üreme fonksiyonlarından karaciğere... zarar vermediği organ yok.
Tam bir felaket.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre,
cinayetlerin yüze 85’i,
tecavüzlerin yüzde 50’si,
şiddet olaylarının yüzde 50’si,
trafik kazalarının yüzde 60’ı,
kadına şiddet olaylarının da yüzde 70’i alkollüyken gerçekleşiyor.
Araştırmaya göre intihar Edenlerin Yüzde 90’ı Alkolik kişiler.
Ayrıca;
mala yönelik suç işleyenlerin yüzde 77’sinin,
eşine şiddet uygulayanların yüzde 70’inin,
akıl hastalarının yüzde 60’ının,
boşananların yüzde 80’inin,
tutuklu olanların yüzde 78’inin
işe gitmeyenlerin yüzde 60’ının alkol kullandığı saptandı.
Buna rağmen alkol seküler hayatta ısrar edenlerin dokunulmazı, eleştirilemezi, yasaklanması teklif bile edilemezi...
Her yıl trafikte binlerce insanın ölümüne neden olduğu yetmezmiş gibi vakayı adiyenin de baş nedeni.
Antalya'da yine bu vakalardan biri yaşandı.
Bir tekne içerisinde alkol alan ve zil zurna sarhoş olan gençler arasında çıkan tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü.
23 yaşındaki bir genç kalbinden bıçaklanarak yaşamını yitirdi.
Olay bu kadar basit değil mi?
Bir kişi kalbinden bıçaklanarak öldü.
Daha nice "bir kişi" için hayat devam ediyor, ta ki sarhoş bir şoförün arabasının altında ezilene kadar, ya da sarhoş kocadan bıçak darbesi alana kadar.
Peki yüzlerce kişinin ölümüne neden olan alkol için neden "yasaklansın" denilemiyor?
Birilerinin zevkleri başka birilerinin hayatlarından daha mı önemli?