Tek taraflı Filistin devleti ilanı
Kerim Balcı Filistin konusunda İsrail ve ABD`nin artık yalnız kaldığını, bundan sonra da Filistin Devleti`nin de zamanı geldiğini yazdı.
Zaman gazetesinde bu günkü makalesini Filistin`i devlet olarak tanınma olasılığının yüksek olacağı önümüzdeki Eylül ayında BM Genel Kurulundaki oturuma ayırdı. Filistin konusunda İsrail ve ABD dışında devlet olarak artık Filistin devletinin tanınması zamanı geldiğini başta Avrupa da dahil tüm dünya bunu kabullenmiş bir duruma geldiğini dile getirdiği makalesini aynen aşağıda verdik.
İşte Kerim Balcı`nın makalesi
Tek taraflı Filistin devleti ilanı
Obama yönetimi Afganistan ve Irak`tan çekilerek "baş ağrılarını" azaltma planı yapadursun, eylül ayında esaslı bir karın ağrısı çekeceğe benziyor: BM Genel Kurulu`nda ezici bir oyçokluğuyla tanınmış Filistin Devleti.
Üstelik bu tanıma 1967 sınırlarını da esas kabul edeceğe benziyor. Taraflar büyük oranda netleşmiş durumda: Eşitsizliğin bir tarafında İsrail ve ABD, diğer tarafında da hemen hemen bütün dünya bulunuyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas kendi kaderini bu hamleye bağlamış durumda. Hamas liderliği de El-Fetih`le yaptığı anlaşmayı bu hamlenin başarı ihtimaline binaen ayakta tutuyor. Her şey Abbas`ın planladığı gibi giderse, eylül ayında 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti BM`nin yeni üyesi olacak.
Geçtiğimiz salı günü Amerikan Senatosu 87 senatörün ortak imzasıyla Beyaz Saray`ı BM`de çıkabilecek bu kararı veto etmeye ve Filistinliler konuyu BM`nin gündemine getirirlerse ABD`nin El-Fetih yönetimine yaptığı malî yardımları askıya almaya çağıran bir karar çıkardı. 185 No`lu karar Filistinlilerin tek taraflı bir devlet ilanına kalkışmış olmalarının doğrudan barış görüşmelerine inançlarının ve sadakatlerinin olmadığını gösterdiğinin altını çiziyor ve Filistin`deki millî birlik hükümetinin terörü açıkça lanetlemesini, İsrail`in varlık hakkını tanımasını ve daha önceki hükümetlerin İsrail Devleti ile yaptığı anlaşmaları tanımasını istiyor. Bunlar yapıldıktan sonra da Filistinlilere hiçbir şey vaat etmiyor söz konusu karar; hatta ABD`nin El-Fetih ile Hamas arasındaki uzlaşmayı gözden geçirmesinde ısrar ediyor.
Bu kararın BM`de veya diğer uluslararası örgütlerde Filistin Devleti`nin tanınabileceği endişesinden daha çok, Obama yönetiminin de bu tanımaya katılabileceği endişesine bina edildiğini bilmeyen yok. Obama`nın 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti`nin tanınmasının mevhum barış sürecine zarar vermeyeceğini, aksine tarafları ilk defa denk müzakereciler durumuna dönüştüreceğini düşündüğü yönünde yayınlar yapılmıştı nisan ayında. Lakin, mayıs ayında Ortadoğu`daki devrimler üzerine yaptığı konuşmasında 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti`nin resmî ABD politikası olduğunu söyleyen Obama, sonradan bu ifadenin BM`deki oylamaya taraf olacakları anlamına gelmediğinin altını çizmek zorunda kalmıştı.
Ortada bir barış süreci varmış da Filistin tarafı bu barış sürecine sadık kalmaksızın tek başına bir hamle yapıyormuş gibi bir yorum en hafifinden komik. Ancak tek taraflı bir Bağımsız Filistin Devleti ilanının ertesi gün İsrail`in 1967 sınırları içinde kalan yerleşim birimlerini boşaltmaya başlaması anlamına gelmediği de açık. Bütün dünya ayağa kalkıp "biz Filistin Devleti`nin sınırlarını bu ve şu şekilde tanıyoruz" dese, İsrail işgalden vazgeçmez. Aksine BM`de yenemediği Filistinlileri sahada cezalandırmaya kalkışacağından eminim ben.
Diğer taraftan Senato`nun tavsiye ettiği maddî yaptırımlar ve Beyaz Saray`ın El-Fetih-Hamas uzlaşmasını gözden geçirmesi (burada El-Fetih`le olan ilişkilerin gözden geçirilmesi kastediliyor) bölge siyaseti üzerindeki Amerikan etkisini daraltacak, belki de Filistin`i başka aktörlerin kucağına itecek yanlış bir hamle olur, Amerikan çıkarlarına bakan yönüyle. Türkiye halihazırda Filistin Devleti`nin tanınması için diplomatik bir seferberlik ilan etmiş durumda. Arap baharını geçirmiş Mısır ve Tunus`un bu seferberliğe katılacağı kesin gibi. AB üyesi ülkeler yerleşim birimleri inşasının devam etmesi durumunda Filistin Devleti`ni tanıyabileceklerini açıktan ifade ettiler. Elbette eylüle kadar çok şey değişebilir; ancak böylesi güçlü bir dalganın karşısında durmak Amerikan yönetimine kazandırdığından çok şeyler kaybettirecektir. Diğer taraftan İsrail`le ilişkilerini bölgede üstlenmiş olduğu arabuluculuk ve sorun gidericilik rolü sebebiyle düzeltmesi gereken Türkiye`nin neticesi BM`deki gözlemci statüsünün tam üye statüsüne dönüşmekten öte gidemeyecek olan bu bağımsızlık ilanının bayraktarlığını yapıp yapmamak hususunda da bir defa daha düşünmesi lazım.
Kerim Balcı / Zaman