• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millî gelire göre dünyanın en fazla insani ve kalkınma yardımı yapan ülkelerinden biriyiz. 2030 yılına kadar açlığın olmadığı bir dünyaya erişme çabalarına öncülük etmek, G20 ülkeleri olarak bizlerin en temel sorumluluğudur." ifadelerini kullandı.

Üye ülkeler olarak yıl boyunca, "insanlar, gezegen ve refah" ana teması çerçevesinde çok sayıda toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

Bakanlar düzeyinde ve teknik seviyede yapılan toplantılara aktif olarak katıldık ve uluslararası gündeme katkıda bulunduk. Son iki gündür gerçekleştirdiğimiz Zirve toplantımızda da bu çalışmalarımızı nihayete erdirdik. Bu vesileyle Coronavirus salgınının etkilerine rağmen dönem başkanlığı görevini başarıyla icra eden İtalya'yı tebrik ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri nazik ev sahipliği için kendilerine ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

G20 Roma Zirvesi'nin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zirve oturumlarında öncelikli olarak küresel ekonomik görünüme ilişkin son gelişmeleri ve temel riskleri değerlendirdiklerini anlattı.

“Türkiye, küresel dalgalanmaların vatandaşlarına olan etkilerini en az düzeyde yansıtan ülkedir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan salgınla mücadele ettiklerini belirterek, "Salgının olumsuzluklarının hissedilmeye devam ettiği bir dönemde sıkıntıları bertaraf edecek, ekonomilerin dayanıklılığını artıracak politikaları ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Küresel ekonomi, 2021 yılında toparlanmaya başlasa da ekonomilerimiz hâlen ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bulunuyor. Özellikle emtia fiyatlarında ve borçluluk oranlarında tarihî seviyelere varan artışlar yaşanıyor. Küresel enflasyon baskısı, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ekonomileri derinden sarsıyor. Uluslararası kuruluşların raporları, bu enflasyon baskısının bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Tedarik zincirinde meydana gelen kırılmaların olumsuz yansımalarını ise boş kalan market rafları ve uzayan benzin kuyruklarında zaten görüyoruz. Geçtiğimiz yılı yüzde 1,8 büyümeyle tamamlayan bu yılı da yüzde 9 civarında büyümeyle kapatma yolunda ilerleyen bir ülke olarak, tüm bu gelişmeleri biz de yakından takip ediyoruz. Türkiye, küresel dalgalanmaların, kendi vatandaşlarına olan etkilerini en az düzeyde yansıtan bir ülkedir. Salgının ilk günlerinden itibaren hayata geçirdiğimiz destek ve teşvik paketleriyle halkımızın tüm kesimlerinin yanında olduk." ifadelerini kullandı.

Ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar ışığında, farklı projeleri devreye aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam konusunda sürekli artan bir tempoda yükseliş içindeyiz. Kendi ekonomimizi geliştirme yanında, değişen üretim ve lojistik dengelerinin yol açtığı küresel istikrarsızlığın önüne geçilmesine katkıda bulunmak için de gayret gösteriyoruz. Bu anlayışla Zirve görüşmelerinde, uluslararası ticarette tedarik zincirlerinin sorunsuz işlemesinin önemi özellikle vurgulandı." şeklinde konuştu.

Dünya Ticaret Örgütü'nün merkezinde yer aldığı, kurallara dayalı serbest ve ayrımcı olmayan çok taraflı ticaret sistemine desteklerini bu vesileyle tekrarladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel finans sisteminin kontrolünü elinde bulunduran kuruluşların hiçbir makul ekonomik gerekçesi olmayan siyasi amaçlı manipülasyonlara alet olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde özellikle bizim gibi ekonomik büyüme potansiyeli yüksek olan ülkelerin, uluslararası kuruluşların işleyişine ve niyetlerine dair şüphelerin artacağını belirtmek istiyorum." dedi.

“Bir tarafta yoksulluğun, diğer tarafta lüksün hüküm sürdüğü adaletsiz düzenin devam etmesi mümkün değildir"

Coronavirus salgını sürecinde yaşananların bu doğrultuda daha dikkatli, daha adil ve ilkeli davranılması hususunda herkese ibret olması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 1,5-2 yıldır şahit olduklarımız, tüm insanlığın temel sağlık hizmetlerine ulaşmasının önemini ortaya koymuştur. Salgınların önlenmesine yönelik araç, gereç, aşı ve tedaviye erişim, ayrıcalık değil temel bir haktır. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz kendini güvende hissedemez. Türkiye olarak bu anlayışla salgının başından beri ülkemizden talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık. Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan, istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlara erişimini temin ettik. Salgın döneminde savunduğumuz ve hayata geçirdiğimiz insanı merkeze alan politikaları şimdi de aşıya adil erişim konusunda sergiliyoruz. Bir tarafta yüz milyonlarca insan daha ilk doz aşıya dahi ulaşamazken diğer tarafta turizm amaçlı uzay seyahatleri için 100 milyonlarca dolar harcanabiliyor. Bir tarafta yoksulluğun olduğu, diğer tarafta lüksün ve şatafatın hüküm sürdüğü bu adaletsiz düzenin daha fazla devam etmesi mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

"Dünyanın bencilce tüketilmeye devam edilmesi hâlinde nefes alınabilecek atmosfer kalmayacak"

Dünyanın bencilce tüketilmeye devam edilmesi hâlinde nefes alınabilecek atmosfer, içilecek bir damla su, ekilecek bir karış toprağın dahi kalmayabileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde yaşanan doğal afetlerin, iklim değişikliğinin tabiat üzerindeki olumsuz etkilerini açıkça ortaya koyduğuna işaret etti.

İklim değişikliğinin insan hayatı, iktisadi büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için ciddi bir tehdit kaynağı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve boyunca yaptıkları tüm temaslarla iklim değişikliğiyle mücadelede acilen somut ve gerçekçi çözümlere ulaşılması gerektiğine vurgu yaptıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek nesillerin ormanı, temiz suyu, verimli toprağı olan bir dünyada yaşayabilmesi için ellerinden geleni yapmak zorunda olduklarına dikkati çekti.

Türkiye olarak Paris İklim Anlaşması’nı onayladıklarını, esasen ülke olarak bu konuda oldukça iyi bir seviyede bulunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşil Kalkınma Devrimi hedefiyle bu alanda tüm dünyada öncü bir rol üstleneceklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede belirledikleri 2053 net sıfır emisyon niyet beyanlarını G20 liderleriyle paylaştıklarını, hazırlayacakları eylem planlarıyla bu alanda Türkiye'ye ve uluslararası camiaya katkılarını sunacaklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının küresel ölçekte gıda krizini daha da derinleştirdiğinin görüldüğünü dile getirerek, "Birleşmiş Milletler raporları, dünyada açlık çeken kişi sayısının geçen yıla göre yükseldiğini açıkça ortaya koyuyor. Aynı raporlara göre, dünya nüfusunun yüzde 10'dan fazlası yani 810 milyon insan yetersiz beslenme tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. 1 milyara yakın insan temel gıda maddelerine erişimde sıkıntı çekerken her yıl toplam değeri 1 trilyon doları bulan gıda maddesinin çöpe gitmesinin hiçbir makul açıklaması olamaz. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, içinde bulunduğumuz çağda artık hiç kimsenin 'bana ne başkasından' deme lüksü yoktur. Her gün 100 milyonlarca insanın yatağa aç girdiği, her yıl milyonlarca çocuğun bir dilim ekmek bulamadığı için can verdiği bir dünyada, açık söylüyorum hiçbirimiz kendimizi emniyette hissedemeyiz. Ruh taşıyan, kalp taşıyan, vicdan taşıyan insanlar olarak hepimiz sahip olduklarımızı sorgulamak, yoksulları hatırlamak, yoksullarla çok daha fazla empati kurmak mecburiyetindeyiz. G20 Liderler Zirvesi'nin de temasını oluşturan refahı özellikle sağlayacak bunun yolu kendi dışımızdaki acılara kulaklarımızı kapatmaktan değil, mazlum ve mağdurlara gönül kapılarımızı açmaktan geçiyor." dedi.

 "insanların hayatlarına dokunan çalışmalar yürüttük"

Coronavirus salgınının, hem mevcut düzenin bu çarpıklıklarını gözler önüne serdiğini hem de tüm insanların aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak 2015 yılındaki G20 dönem başkanlığı sırasında, gıda güvenliğini öncelikleri arasına aldıklarını açıkladıklarını hatırlattı.

Uzun yıllardır Afrika başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaptıkları kalkınma yardımlarında bu konuya hassasiyet gösterdiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Balık vermekten ziyade balık tutmayı öğretmeyi hedefleyen projelerle pek çok yerde insanların hayatlarına dokunan çalışmalar yürüttük. Millî gelire göre dünyanın en fazla insani ve kalkınma yardımı yapan ülkelerinden biriyiz. 2030 yılına kadar açlığın olmadığı bir dünyaya erişme çabalarına öncülük etmek, G20 ülkeleri olarak bizlerin en temel sorumluluğudur." ifadelerini kullandı.

Sürdürülebilir kalkınmayı doğrudan etkileyen unsurlardan birinin de göç ve göçün idaresi olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hâlihazırda 3,6 milyonu Suriye'deki savaştan kaçanlar olmak üzere 5 milyona yakın yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Afganistan kaynaklı göç yükünü en fazla hisseden ülkelerden biriyiz. Göç krizinin hem insani güvenlik boyutunu hem de göçle mücadelede yalnız bırakılmanın ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz." dedi. (İLKHA)