Doktor yetersizliği halkı mağdur ediyor
Devlet hastanelerinde çalışan doktorların istifa ederek daha iyi maaş ve çalışma şartları sağladıkları gerekçesiyle özel hastanelere geçmesi kamu hizmetinde sıkıntıya yol açıyor.
Sağlık Bakanlığı, Covid-19 salgını döneminde sağlık sektöründe iş yükünün artacağı öngörüsüyle 2020 mart ayı içerisinde bir genelge yayınlayarak kamu ve özel sektörde çalışan hekimlerin istifa etmelerini yasaklamıştı. Sağlık sektörünün sekteye uğramaması adına atılan bu adım, 1 Temmuz 2021 tarihinde başlayan normalleşme sürecine kadar devam etti.
Normalleşmenin başlaması ve istifa yasağının kalmasıyla birlikte birçok ilde olduğu gibi Gaziantep’te de hekimler, il veya ilçe sağlık müdürlüklerine istifa dilekçelerini vermeye başladı.
Gaziantep’te son 3 ay içerisinde onlarca doktor istifa ederken doktorların önemli bir bölümü ise özel hastanelere geçti. Emekliliği gelen çok sayıda doktor da özel hastanelerde çalışmaya başladı.
İstifalar sebebiyle ortaya çıkan doktor açığı devlet hastanelerini de zor durumda bırakıyor. Uzmanlar ise kamu ile özel kurum arasındaki maaş farkını ortadan kaldırmadıktan sonra bu durumun devam edeceğini belirtiyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından 2003 yılında uygulamaya konulan “Performansa Dayalı Döner Sermaye Uygulaması” da doktorların istifa etmelerine engel olamazken doktor yetersizliğinden dolayı halk mağdur oluyor.
Kentteki hastanelerde doktor ve sağlık personeli yetersizliği hizmetlerin aksamasına neden olurken kamu hastanelerinde yaşanan yoğunluğun yanı sıra tedavi olmak için randevu alamayan vatandaşlar, özel hastanelerin inisiyatifine terk ediliyor.
MHRS ve ALO 182 üzerinden çeşitli branşlardan randevu almakta zorlanan vatandaşlar, mağduriyet yaşıyor. Vatandaşlar, dermatoloji, hematoloji, göz ve diş hastalıkları branşları başta olmak üzere bazı hastanelerde ve bölümlerde aylar sonrasına bile randevu almakta zorluk çekiyor.
Türkiye Kamu-Sen Gaziantep İl Temsilcisi ve Türk Sağlık-Sen Gaziantep Şube Başkanı Kemal Kazak, yanlış sağlık politikaları nedeniyle hekimlerin kamuda ki görevinden istifa ederek özel hastanelere geçiş yaptığını söyledi.
Doktorların mevcut hasta yoğunlukları, sağlık koşulları ve yeterince itibar görmemeleri nedeniyle özel hastanelere geçiş yaptığını belirten Kazak, istifalardaki en büyük etkenin ise salgın döneminde sağlık çalışanlarının psikolojilerinin bozulması ve ekonomik sıkıntı olduğunu ifade etti.
Sistemin çarpıklığının, yoğun işi yükünün, şiddet ve itibarların zedelenmesi sonucunda başta hekimler olmak üzere fırsatını bulan sağlık çalışanının özel hastaneleri tercih ettiğini ifade eden Kazak, kamuda çalışan hekimler başta olmak üzere diğer sağlık çalışanlarının özel hastanelere geçişini engelleyecek politikaların hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Kazak, uygulanacak politikalarla hekimlerin ve sağlık çalışanlarının kamuda kalmalarının sağlanması gerektiğini belirterek hekim açıklarının bir an önce kapatılması çağrısında bulundu.
Covid-19 salgını nedeniyle yaklaşık 2 yıldan beri sağlık hizmetlerinin salgın gölgesinde verildiğini ifade eden Kazak, bu süreçte hastanelerin ve hekimlerin iş yükünün arttığını belirtti.
“Sağlık çalışanları hak ettikleri değeri göremediler”
Salgın sürecinde hastane ve hekimlerin de daha çok Covid-19 hastaları ile ilgilendiğini belirten Kazak, “Bununla birlikte acil müdahalesi gereken hastaların ameliyat başta olmak üzere diğer tüm tedavileri yapılıyordu. Ancak bu tedaviler yapılırken branşlar bazında Covid-19 ağırlıklı olmakla birlikte diğer vatandaşlarımızın sağlık sorunlarını çözebilmek adına nöbetleşe bir şekilde sağlık hizmetleri sunmaya devam ediyorlardı. Elbette ki pandemi süreci halen devam etmektedir. Sahada mücadele eden fedakar sağlık çalışanlarına bir kez daha teşekkür ediyorum. Çünkü hepsi bu süreçte son derece başarılı ve özverili bir hizmet sundular. Bu süreçte ülkemizi dünyada gerçekten gıpta ile bakılan bir ülke haline getirdiler. Ancak üzülerek görüyoruz ki bu kadar fedakârca çalışmanın karşılığında sağlık çalışanları hak ettikleri değeri göremediler. Biz, arzu ederdik ki Sağlık Bakanımızın bu süreçte sağlık çalışanlarının yanında yer alması, gerek maddi gerek manevi sorunlarına katkı sunmasıdır.” dedi.
“Taleplerimiz Sağlık Bakanlığı nezdinde karşılık bulmadı”
Sağlık çalışanları kamuoyuna yansıyan ve yansımayan birçok sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Kazak, “Sağlık çalışanlarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi için defalarca Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunduk ancak bu taleplerimiz Sağlık Bakanlığı nezdinde karşılık bulmadı. Bu bizi son derece üzmüştür. Buna rağmen yine sağlık çalışanı arkadaşlarımız fedakarca sağlık hizmet vermeye devam etmektedirler.” ifadelerini kullandı.
“Hekim sayısında ciddi bir azalma var”
Vatandaşların Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ve ALO 182 üzerinden randevu alamadığına dikkat çeken Kazak, “Elbette ki MHRS üzerinden randevu sorunu var. Aslında bu konuda büyük resmi görmek lazım. Bugün sağlık sisteminin yanlışlığı nedeniyle kamuda hizmet sunan hekim sayısında da ciddi bir azalma var. Kamuda hizmet sunan birçok hekim arkadaşımız çalışma koşullarının ağırlığı, iş yükü, mobbing, sağlıkta şiddet, baskılar mali ve sosyal hakların, hak ettikleri ölçüde olmaması nedeniyle kamudan ayrılarak özel sektöre gitmeleri bu sorunun önünü açmaktadır. Bu noktada defalarca çağrıda bulunduk ve yine çağrıda bulunuyoruz. Burada önemli olan fedakarca hizmet sunan, özellikle kamudaki hekim arkadaşlarımızı kamuda tutma adına politikaların geliştirilmesi gerekirdi. Kamuda hizmet sunan hekim arkadaşlarımız günde 100-150 arasında hastaya bakmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine baktığımızda, bu literatürde hiç de uygun olmayan 5 dakikada bir randevu taleplerinin karşılanması mümkün olmayan bir süreç yaşadık, halende yaşıyoruz. Bu nedenle hekim arkadaşlarım çok ciddi anlamda mesai harcamalarına rağmen gelen hasta taleplerine yetişmekte güçlük çekmektedirler.” şeklinde konuştu.
“Hekim sayısı mevcut talebi karşılayamaz oldu”
Hastanelerde birçok branşta hekim açığının olduğunu vurgulayan Kazak, “Pandemi süreci ile birlikte hekim arkadaşlarımızın birçoğu tamamen pandemiye dönmeleri nedeniyle branşlar bazında da ciddi azalmalar yaşandı, hekim sayısı da mevcut talebi karşılayamaz oldu. Dolayısıyla randevu sistemine geçildi. Üniversite hastanelerinin planlamasından tutunda mecburi hizmetler dahil olmak üzere doğru bir planlamanın yapılması gerekirdi. Bakanlık yetkilileri bunu yapamayınca da kamuda hizmet sunan hekim arkadaşlarımız özel hastanelere kaçmaya başladılar. Halbuki böyle yapılacağına geçmiş dönemlerde olduğu gibi hekimin itibarının sağlaması ve kazandırılması, hasta yükünün hafifletilmesi, sağlıkta şiddetin ve mobbing önlenmesi için politikalar geliştirilesiydi, bunların yanı sıra mali haklar ile ilgili iyileştirmeler yapılsaydı, bugün kamuda hizmet sunan hekim sayısı halihazırdaki hekim sayısının en az 2-3 kat fazlası olacaktı. Dolayısıyla randevu sisteminde vatandaşımız hastaneye geldiğinde branş bazında 3 hekim ile karşılaşacağına 10 hekim ile karşılaşacaktır ve vatandaşımızın talep ettiği randevu gününün de ileri bir tarihe ertelenmeyecekti. Günübirlik muayeneler yapılacaktı ve vatandaşımız da reçetesini alıp gidecekti.
Sağlık Bakanlığının sağlık ve hekime dayalı politikalarını tekrar gözden geçirmesi gerektiğini belirten Kazak, sivil toplum kuruluşlarının da yol gösterici eleştirilerin de dikkate alınmasını istedi.
Türkiye Tabipler Birliği tarafından hekim gücü ile ilgili ortaya koyduğu veride 3 bin civarında hekimin Avrupa ülkelerine gitmek için müracaat ettiğini belirten Kazak, bu rakamın korkunç olduğunu ifade etti.
Sağlık sisteminin çarpıklığı nedeniyle hekimlerin artık Avrupa ülkelerine gittiğini belirten Kazak, Sağlık Bakanlığı’nın bu durumun önüne geçmesi için sağlık çalışanlarının şartlarını iyileştirmesi gerektiğini ifade etti.
Kamu da görevli sağlık çalışanlarına hak ettikleri değer ve ücretin verilmesi gerektiğini belirten Kazak, Başkan Kazak, vatandaşların randevu sorunun kamudaki hekim sayısının artırılması ile çözüleceğinin altını çizdi.
“Sağlık çalışanının mutlu olduğu bir sağlık sistemi hayata geçirilmeli”
Döner sermaye ek ödeme ve performans yönetmeliğinde yayınlanan değişiklerin sağlık çalışanlarını hayal kırıklığına uğrattığını ifade eden Kazak, emekli olan hekimlerin haklarının büyük çoğunluğunu kaybettiğini belirterek şunları söyledi:
“Bir hekim emekli olduğunda çalıştığı zamanki aldığı ücretin yüzde 70’ini kaybediyor. Hekim dışı personel ise emekli olduklarında unvanına, derece ve terfi durumuna göre yüzde 40-50 arasında gelir kaybı yaşıyor. Böyle bir sistem kesinlikle olmaz. Emekli olanlara ise açlık sınırına mahkûm olmayacak bir ücret skalası ortaya konulmalı. Bu sorunun çözümü için tüm sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek, ortak aklın ve sağlık hizmeti alan vatandaşın ve hizmeti veren sağlık çalışanının mutlu olduğu bir sağlık sistemi de hayata geçirilmeli.”
Mal-pratis davaları sonucunda genel cerrahi branşlarında hekim açığının da arttığını belirten Kazak, davalar sonucunda hekimin hayatı boyunca kazandığı tüm birikimlerini kaybettiğini söyledi.
Sağlık sistemindeki sorunlar devam ettiği müddetçe hem vatandaşların hem de sağlık çalışanlarının mağduriyetinin devam edeceğini ifade etti. (İLKHA)