• DOLAR 34.608
  • EURO 36.318
  • ALTIN 2972.96
  • ...

DOĞRUHABER / Davut Işık

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, “Dünya nüfusunun yaklaşık onda biri yani 811 milyon insanın yetersiz beslendiği ve aç kaldığı BM verilerinde yer alıyor. Dünyada yaklaşık olarak her üç kişiden biri yeterli gıdaya ulaşamıyor. 2020’de beş yaşından küçük 149 milyon çocuğun yaşıtlarına göre daha kısa olduğu ve gelişim geriliği yaşadığı, 3 milyardan fazla insanın düşük gelir nedeniyle sağlıklı beslenmeden mahrum kaldığı biliniyor…

Küresel ısınma, kuraklık, gelişmiş ülkelerin tarımsal ürünlerdeki ithalat-ihracat ve korumacı politikaları, talep miktarının artması, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması, girdi fiyatlarının artması, tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması ve gündemden bir türlü düşmeyen pandemi gibi birçok etken dünya gıda fiyatlarını etkiliyor. Dünyada gıda fiyatlarında yaşanan artışlar ve fiyatlardaki dalgalanmalar, özellikle gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde gıdaya erişimi zorlaştırıyor hatta kimi zaman imkânsız hale getiriyor.

BİR KESİM AÇ BİR KESİM İSE OBEZ!

Küreselleşme, kentleşme, kentlerdeki tempolu yaşam tarzı sağlıksız beslenmeye neden olmakta, aşırı ve dengesiz gıda tüketimiyle birlikte obezite oranı da artmaktadır. FAO verilerine göre, yaklaşık 2 milyar yetişkin, hareketsiz bir yaşam tarzı ve kötü beslenme nedeniyle aşırı kilolu veya obezdir. Dünyada yaşanan açlığı yok edemediğimiz gerçeğine karşın bir tarafta aşırı kilolu insanlar, bir tarafta da gıda kayıpları ve gıda israfı vardır. Dünyadaki gıdaların yüzde 14'ü hasat, taşıma, depolama ve nakliye aşamasında kaybediliyor ve yüzde 17'si de tüketici düzeyinde israf ediliyor. Gıda kaybı ve israfı aynı zamanda su kaynaklarının da kaybıdır.”

İSRAF ÖNLENİRSE AÇLIĞIN SIRTINI YERE GETİRMEK MÜMKÜN!

Bayraktar, “Açlığa son vermek mümkün mü? Evet mümkün. Bunu sağlayabilmek için dünya çapında ortak çalışmalar yapmamız gerekiyor” diyerek açıklamasına şöyle devam etti: “Üretilen gıdanın dengeli dağıtılması ve israfın en aza indirilmesi gerekiyor. FAO Gıda Fiyat Endeksine göre, 2021 yılında Eylül 2011’den günümüze son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştır. Yıllık bazda endeks yüzde 32,8 yükselmiştir. Küresel gıda fiyatlarında, buğday ve bitkisel yağ fiyatlarındaki yükselişlerin etkili olduğu belirtilmektedir. Yine enflasyona göre düzeltilmiş ve yıllıklandırılmış maliyetler hali hazırda yaklaşık 60 yılın en yüksek seviyelerine ulaşmış durumdadır. Öte yandan olağanüstü hava koşulları, küresel ticaretteki dengelerin bozulması, girdi maliyetlerindeki artış, nakliye sorunları ve işgücü darlığının bu sorunu daha da kötüleştireceği öngörülüyor.”

“POLİTİKADA İSTİKRAR, SEKTÖRDE İSTİKRAR, TOPLUMDA ADİL BESLENME”

Bayraktar, “Gıda enflasyonuna kalıcı çözüm üretmek için tutarlı politikalar üretmek ve uygulamak gereklidir. Bunun için öncelikle ‘tarladan sofraya’ klasik söylemini iyi anlamak zorundayız. Kısacası, gıda ve tarım ürünlerinin daha tohum toprakla buluşmadan önceki sürece ait bileşenlerini tam olarak analiz etmek zorundayız. Bu yeterli mi? Elbette yeterli değil” diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Devam edecek süreçte hangi bileşenin, gıda ürününün üreticiden tüketiciye giden uzun yolun hangi durağında yola dahil olduğunu da çok iyi bilmek durumundayız. Bu yolun rehberi doğru politikalar olursa sonuçlar da hepimizin hayrına olacaktır. Gıda enflasyonunun faturasını ne sadece tarım sektörüne ne de tek başına başka bir sektöre kesmek doğru değildir. İçinde bulunduğumuz pandemi dönemi bize sağlıklı beslenmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Aslında bu gerçek hiçbir zaman unutulmaması gereken bir gerçektir. Tarım sektörü olmadan üç öğün sofralarımızda tükettiğimiz gıdayı üretemeyiz. Bu nedenle, ülkeyi yönetenlerin tarım sektörüne daima pozitif ayrımcılıkla bakması ve imkânların bu şartlarda sunulması gerekmektedir. Tarım sektörünün sorunları çözülmeli, gerekli yatırımlar yapılmalı ve var olan destekler artırılarak devam etmelidir.”