Afganistanda İnsan Kıyımı
Bu acıklı coğrafyada otuz yıldan fazladır insan ölümleri aralıksız devam ediyor. Öldürme ve katliamlar Afganistanın acı ancak gerçek çehresini gözler önüne seriyor.
Bu acıklı coğrafyada otuz yıldan fazladır insan ölümleri aralıksız devam ediyor. Öldürme ve katliamlar Afganistan’ın acı ancak gerçek çehresini gözler önüne seriyor. Geçen otuz yıl içinde siyasi istikrarsızlık devam ederken öldürme ve katliamlar da devam etti. Afganistan’ın mağdur halkı yas tutmaktan ve perişanlıktan başka gün görmedi. Bu ülkede aralıksız devam eden öldürmeler ve insanlık faciaları insanlık tarihinde nadir görünen olaylardan olup mazlumiyeti ve çaresizliği ortaya koymaktadır.
Otuz yıl içinde Afganistan’da öldürülen insan sayısını bilmiyoruz. Ancak eldeki bilgiler esas alınınca bu müddet zarfında iki milyon civarında insanın katledildiğini görüyoruz. Bunun büyük kısmını siviller oluşturmaktadır. Bu öldürme olayları bütün hızıyla devam ederken hiçbir hukuk sistemi ve mahkeme kirli savaşın kurbanlarıyla ilgili adalet sunmuyor. Katliamların devam etmesi, Afganistan halkı, siyasetçiler ve idareciler nezdinde bu acı faciayı sıradan bir olay haline getirmiştir. Bunu değiştirecek bir irade de görünmemektedir.
Afganistan’da insan duygularının ölümü ve devam eden öldürmelerin sıradan bir olay olarak algılanması büyük bir faciayı göstermektedir. Bugün Afgan halkı ülkenin farklı yerlerinden ulaşan ölüm ve katliam haberlerini sıradan görüp hiçbir üzüntü gösterisinde bulunmamaktadır. Yani bu bölgede insan ölümlerine karşı vicdanlar körelmiş durumda. Afganistan’daki insan ölümleri ve katliamlara karşı halkın toplu tepkisi görünmüyor. Kimi zaman öldürmelere karşı sınırlı bazı tepkiler görülse de resmi bir gösterişten öteye geçemiyor. Bazı yabancı makamların NATO ve İsaf güçleri tarafından katledilen Afgan halkının bu mazlumiyetine karşı gösterdikleri tepki, öncelikle halkın tepkisini düşürme ve saldırgan güçleri suçsuz gösterme amacı taşıyordu.
Aynı şekilde Afganistan makamlarının sıradan ve göstermelik teessüfleri ferdi boyutu aşamamaktadır. Ya kurbanla yakın ilişkileri bulunmakta ya da kurbanın toplumdaki yüksek makamından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında insanların feci bir şekilde öldürülmesine karşılık bir “ah” demeyi bile kurbanlara ya da yakınlarına çok görmektedirler. Bu, insanların kendi cinslerine karşı ahlaki durumlarının ve vicdanlarının köreldiğini ortaya koymaktadır.
İnsanların can ve mal emniyetini sağlaması gereken hükümet, hemcinslerinin öldürülmesine ve topluca katliamına karşılık tepkisiz ve son derece duygusuz davranmaktadır. İnsanların öldürülmesi bu seçkinler nezdinde sıradan ve normal bir hadise gibi görünmektedir. Bu acıklı olaylar karşısında zihni hassasiyetlerini tamamıyla yitirmiş durumdalar. Daha kötüsü ise, basın organlarının katillerin emriyle hareket etmesi, mazlum ve mustazaf insanları yazmaktan kaçınıp sorumluluklarını unutmasıdır. Diğerleri gibi kendilerini umursamazlığa vuruyorlar. Afgan medyası hayatını kaybeden insanların sayılarını bildirmekle meşguldür. Basın organlarından çok azı insan öldürmeleri üzerinde durmakta, bunu da duygusal bir dille gündeme getirmektedir. İnsanların öldürülmesi ve toplu katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısının medyada yer alması, katliamların devam etmesine ve yaygınlık kazanmasına yardımcı olmaktadır. Bu duygusuzluk halkın zihninde derin bir şekle dönüşmektedir.
Oysa Afganistan medyası öldürmeleri ve katliamları gündemde tutup üzerine gitseydi, bunları ifşa edip halkın ve yöneticilerin duygularını harekete geçirmede rol alabilseydi en azından olayların ortaya çıkmasıyla ilgili halkların işbirliğine neden olacak bir adım atmış olacaktı. Afganistan bu alanda benzeri bulunmayan bir ilgisizliğe kurban edilmektedir. Bugün öldürme ve katliamlar halkın nezdinde sıradan bir hale dönüşmüştür.
Aklımızda kaldığı şekilde Madleen Mkcan isimli İngiliz bir çocuk iki yıl önce Portekiz’de kaybolmuştu. Bu çocuğun kaybolmasıyla ilgili haber bir yıl boyunca hem Batı basınını hem de halkı meşgul etti. Ülkelerindeki basın organları tarafından yüzlerce araştırmacı ve yazar, çocuğun kaybolduğu alana gönderildi. Çocuğun anne ve babasıyla yüzlerce söyleşi ve onlarca televizyon programı yapıldı. Hatta bununla ilgili birkaç belgesel film hazırlandı. Avrupa’nın bazı ülkelerinde kaçırılan bu çocukla ilgili gösteriler yapıldı. Ülkelerinin hükümetlerinden çocuklarının güvenliği için daha fazla tedbir almaları istendi. Aynı şekilde iki yıl önce Yunan polisinin bir genci öldürmesi üzerine sokaklara çıkan gençler büyük protestolar düzenlediler. Yürüyüş yapan protestocular devletlerinin zaafını protesto ediyorlardı. Ancak Afganistan’da durum oldukça farklı. Afgan basını öldürülme haberlerini sıradan günlük gelişmeler şeklinde sunuyor. Zaten Afgan basını her saat başında yeni yeni ölümlerden bahsetmektedir.
Bir ülkede öldürme ve katliamlara karşı sorumsuzluk ve duyarsızlık varsa o toplumun duyarsız hali ölümlerin, cinayetlerin devam etmesine çanak tutar. Böylesi toplumlarda insan ahlakından ve toplumun kardeşliğinden söz etmek mümkün değildir.
Yazan: Hadi Şayan
Kaynak: Roznamehayé Afganistan
Çeviren: Hanefi Aydın
Kaynak: Roznamehayé Afganistan
Çeviren: Hanefi Aydın