Tarafsızlık ve stratejik dengeler arasında Cezayir'in Tunus krizindeki konumu
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, aldığı "olağanüstü kararların" hemen ertesi günü, "ilk yurt dışı teması" sayılabilecek, ilk telefon görüşmesini Cezayirli mevkidaşı Abdulmecid Tebbun ile gerçekleştirdi
ABBAS EL-MEYMUNİ, EBU BEKİR AŞKIN - CEZAYİR
Cezayir, doğu komşusu Tunus'ta parlamentonun Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından feshedilmesinin ardından başlayan kriz sürecinde yoğun bir diplomatik faaliyet yürüttü.
Tunus Cumhurbaşkanı Said, 25 Temmuz'da yaptığı açıklamayla, Nahda Hareketi Lideri Raşid Gannuşi başkanlığındaki parlamentoyu 30 gün süreyle feshettiğini, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdığını ve Başbakanı Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını duyurdu.
Cezayir, Said'in açıklamalarıyla başlayan siyasi krizin ardından doğu komşusundaki gelişmelerle ilgili yoğun bir diplomatik hareketliliğin içerisine girdi.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Tunus'taki siyasi çıkmazı dikkatli şekilde takip ederek önce mevkidaşı Said ile telefonda görüştü ve ardından Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra'yı özel elçisi olarak defalarca Tunus'a Kartaca Sarayı'na gönderdi.
YOĞUN TELEFON TRAFİĞİ
Tunus Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi'nin dünyanın farklı ülkelerinden muhataplarına ülkedeki genel durumu anlatmaya çalıştığı bir dönemde, Tunus Cumhurbaşkanı Said, alınan "olağanüstü kararların" hemen ertesi günü Cezayirli mevkidaşı Tebbun ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşme sonrası Cezayir Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, iki ülke liderlerinin "kardeş Tunus'taki son gelişmeleri değerlendirdiği" ifade edildi.
Görüşme, Said'in aldığı olağanüstü kararların ardından yaptığı ilk yurt dışı teması olarak dikkati çekti.
Telefon temasından iki gün sonra Cezayir Dışişleri Bakanı Lamamra, Cumhurbaşkanı Tebbun'un özel elçisi olarak Kartaca Sarayı'nda Said ile bir araya geldi.
Lamamra görüşmede Said'e Tebbun'un gönderdiği ve içeriği hakkında bilgi verilmeyen bir mektubu iletti.
İki ülke cumhurbaşkanlarının yaptığı ikinci telefon görüşmesinde ise Said'in Cezayirli mevkidaşına "Tunus'un doğru yolda olduğunu" ve "yakında önemli kararlar alacağını bildirdiği" aktarıldı.
Bu dönem içerisinde Lamamra'nın Kartaca Sarayı ziyaretleri devam etti ve bir aydan kısa bir süre içerisinde 3 kere Said tarafından kabul edildi.
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, 23 Ağustos'ta Tunuslu mevkidaşıyla yaptığı son telefon görüşmede ülkesinin yaşanan bu hassas süreçte kardeş Tunus halkı ile dayanışma içerisinde olduğunu ifade etti.
Aynı gün Tunus Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, ülkede alınan istisnai kararların "ikinci bir duyuruya kadar devam edeceği" ilan edildi.
YOĞUN DİPLOMATİK TEMASLARIN İÇERİĞİ SIZMADI
Yoğun telefon görüşmeleri ve ziyaretlerin, durum değerlendirmesi olarak mı yoksa fikir alışverişi ya da özel destek talebi mi olduğu ile ilgili basına herhangi bir detay sızmadı.
Cumhurbaşkanı Tebbun, 8 Ağustos'ta yerel bir medya kuruluşuna yaptığı açıklamada, ülkesinin Tunus ile sürekli iletişim halinde olmasının "Tunus'un iç işlerine müdahale olmadığını" kaydetti.
Tebbun, "Kardeş Tunus'un iç işlerine müdahale edemeyiz, çünkü o sorunlarını kendisi çözebiliyor. Biz, iyi ve kötü gününde Tunus ile beraberiz." ifadelerini kullandı.
TUNUS'UN PARLAMENTER SİSTEMDEN BAŞKANLIK SİSTEMİNE DOĞRU YÖNELMESİ MUHTEMEL
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, basına yaptığı açıklamada, Tunus'ta yaşanan krizin nedenlerini değerlendirdi.
Tebbun, "Tunus'un yaşadığı krizin nedeni belki de üçüncü dünya ülkelerinde yürümeyen bir sistemi seçmesinden kaynaklanıyor." dedi.
Cezayir Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamaları Tunus'ta eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin devrilmesinin ardından geçilen parlamenter sisteme açık bir gönderme olarak okundu.
Cezayir Üniversitesi Siyaset Bilimi Fakültesi Öğretim Üyesi Misbah Manas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tunus'un parlamenter sistem yerine başkanlık sistemini benimseme yolunda ilerlediğini söyledi.
Manas, "Parlamenter sistemin ülkede siyasi ve toplumsal olarak yararlı olmadığı kanaatinin artmasıyla beraber Tunus Cumhurbaşkanı yetkilerini güçlendiren bir Anayasa değişikliğine doğru yöneliyor." dedi.
Cezayir'in Tunus'taki krizin başlamasıyla beraber aldığı aktif role değinen Manas, bunun bu ülkenin iç işlerine müdahale olmadığını ve iki ülke arasındaki coğrafi ve derin tarihi ilişkilerden kaynaklandığını dile getirdi.
CEZAYİR, TUNUS KRİZİNDE "TARAFSIZLIK" POLİTİKASI İZLEDİ
Cezayir, doğu komşusunda başlayan krizle ilgili tek iletişim kanalı olarak Said'i seçerken, ülkedeki hiçbir siyasi aktörle görüşmeyerek tarafsız kalmaya çabaladı.
Bu bağlamda iki ülke medyasında "Cezayir'in tarafsız konumunu sürdürmek için Lamamra'nın Nahda Hareketi Lideri Raşid Gannuşi'nin görüşme talebini kabul etmediğine" sıkça yer verildi.
CEZAYİR, TUNUS’A YAPILAN DIŞ BASKILARIN KARŞISINDA DURDU
Cezayir Dışişleri Bakanı Lamamra, 24 Ağustos'ta düzenlediği basın toplantısında, ülkesinin Tunus'un yaşamakta olduğu özel durum karşısında gelmesi muhtemel hiçbir dış baskıyı kabul etmediklerini açıkladı.
Lamamra konuşmasında, "Cezayir, Tunus halkına dikte edilen reçeteleri ve yabancı müdahalesini asla kabul etmiyor." ifadelerini kullandı.
Uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci Rıza Şunuf da Cezayir'in en büyük endişesinin sınırlarının güvenliği olduğunu ve bu bağlamda Tunus'un istikrarına büyük önem verdiğini söyledi.
Tunus'un Cezayir'in coğrafi bölgesinde bir bakıma tek istikrarlı ülke olduğunu kaydeden Şunuf, bu nedenle ülkenin yaşanan krizde Tunus'un güvenlik ve istikrarını öne çıkarmak adına dış müdahalelere karşı durduğunu belirtti. AA
Not: “Bu analizde yer alan fikirler yazara aittir ve Doğruhaber editöryal politikasını yansıtmayabilir.”