‘Bize yapılanların zulüm olduğuna Allah şahittir`
Basında çıkan yalan haberlerle hakim ve savcılar üzerinde baskı oluşturulup tutuklanmasının sağlandığını belirten Mehmet Bahattin Temel, hakkında çıkan yalan haberlerle ilgili gazetemize bir mektup göndererek uğradığı haksızlıklara cevap verdi.
Temel, “Bize yapılanların tümünün zulüm olduğuna Allah şahittir, bizlere bunu reva görenleri Allah’a havale ediyorum” ifadelerini kullandı
Şükrü Gündüz / doğruhaber
CMK 102. madde tahliyelerinin ardından Türkiye genelinde İslami hassasiyetleri ve ihtiyaç sahiplerine yaptıkları yardımlarla gündeme gelen İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik hukuksuz baskınlar yapıldı. Bu operasyonlar dahilinde ticari işleri için yurt dışında bulunan Mehmet Bahattin Temel’in evine de baskın yapıldı. Hakkında gözaltı kararı olan Temel, yurt dışındaki ticari işlerini bitirdikten sonra Türkiye’ye dönmeye karar verdi. Havalimanında pasaport kontrolünden sonra gözaltına alındı. Bahattin Temel, gözaltına alındıktan sonra yazılı ve görsel medyada yalan yanlış birçok habere konu oldu. Yapılan haberler, M.Bahattin Temel’in avukatları tarafından yalanlanmasına rağmen birçok basın kuruluşu bu yalanlamaları görmezden geldi. Bahattin Temel’in tutuklanması hukukçuları hayret içerisinde bırakırken medyanın yargı üzerindeki etkisi bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Mehmet Bahattin Temel, cezaevinden gazetemize bir mektup göndererek medyada hakkında çıkan yalan haberlere cevap verdi.
MALUM MEDYANIN VİCDANI RAHATLAMIŞ OLDU
Mektupta, CMK 102. maddenin yürürlüğe girmesiyle tahliyeler ardından gelişen olaylarla birlikte İslami STK’lara yönelik operasyonlara başlandığını ifade eden Temel, “Malum olduğu üzere yapılan operasyonların hiçbir hukuki dayanağı mevcut değildi. Firari vakalardan sonra polisin acziyeti, şizofrenik bir linç ve intikam duygusuna dönüşmesi sonucu bu linç tablosu ortaya çıktı. Neticede Türkiye genelinde yapılan operasyonların hiçbirinde bir suç unsuru bulunamadı. Hâsılı Toplum vicdanını yaralayan(!) tahliyeler(!) sebebiyle yapılan bu operasyonlarla malum medyanın vicdanı bir nebze de olsa rahatlamış oldu” ifadelerine yer verdi.
MEDYA YARGISIZ İNFAZ YAPTI
Ticari işleri için yurt dışında bulunduğunu ve basında kendisiyle ilgili çıkan yalan haberleri hayretle takip ettiğini belirten M.Bahattin Temel, “Doğrusu ben, ticari işlerimden dolayı yurt dışında bulunuyordum. Benimle ilgili haberleri ben de basından takip ettim. Basına servis edilen haberlerin tümü çarpıtılarak verilmişti. Benimle ilgili tamamen yargısız infaz yapılıyordu. İşte bu nedenle bize ve firmamıza yönelik yapılan bu linç kampanyasını ve olası oyunları bozmak için, işlerimi bitirdikten sonra Türkiye’ye dönmeye karar verdim” diye yazdı.
HAKKIMDAKİ SUÇLAMALAR HAYALDEN İBARETTİR
Hakkında, Hizbullah davası mensuplarını yurt dışına kaçırdığı şeklinde haber yapıldığını belirten Temel, “Bu tür haberler tamamen bir yalan ve iftiradan ibarettir. Firmamız bir ithalat ve ihracat şirketidir. Ben de firmamızın dış ticaretinden sorumluyum. Bu nedenle yurt dışına pek çok seyahatim oldu. Nitekim bizim ürün kapasitemize uygun malları değişik birçok ülkeden ithal ediyoruz. Bu ithalatlarımızın tamamı resmi olup vergilendirilmiştir. Bunun dışında polisin bu iddiasını doğrulayacak hiçbir somut delil yoktur. Tamamen hayalden ibarettir. Polisin bu konuyla ilgili sorusuna cevaben dedim ki: “Ben, tüm yurt dışı seyahatlerimi resmi ve aleni gerçekleştirdim. Şayet benim örgütsel bir dış ilişkimi belgeleyecek somut bir delil varsa ben her türlü cezaya razıyım’ dedim. Polise devamla ‘Şayet beni yurt dışında takip etmişseniz ben buna sevinmiş olurum. Çünkü ticari ilişkilerim dışında hiçbir şey olmadığı için benim masumiyetim tescillenir’ dedim. Neticede ellerinde delil olarak gösterdikleri tamamen ticari amaçlarla yapılan yurtdışı telefon görüşmelerinin dışında başka hiçbir şey yoktur. Polis, bu dinlemeleri kafalarındaki klişelere göre yorumlayarak bir suç dosyası hazırlamış. Onlara bu durumu bir anekdotla izah etmeye çalıştım. Dedim ki, ‘Bizim oralarda biri vardı ki kendisine ne söylenmişse mutlaka su-i niyetle yorumlar ve en kötü neticeyle fehmederdi. Bir gün birisi ona akılsız dedi. O, vay bana akılsız dedin ha, akılsız yani ahmak, ahmak yani ahmak oğlu olmak, ahmak oğlu ahmak sensin, şeklinde cevap verir. İşte polisin durumu bu komik vakıanın aynasıdır” ifadelerine yer verdi.
BU KAFTAN BANA BOL GELİR
Hakkında Hizbullah’ın Türkiye sorumlusu olmakla ilgili haberler yapıldığını, bunların doğru olmadığını ifade eden Mehmet Bahattin Temel, “Daha önce belirttiğim gibi bu su-i niyetle ortaya atılmış boş bir haberdir. Bunun tamamen maksatlı olduğu aşikârdır. Bu tür haberlerin basına servis edilmesi, polisin ileriye yönelik bazı hesaplarının olduğunu gösteriyor. Şöyle ki polis benim gibi birisini elinde mevcut senaryoyu tamamlamak için seçer. Sonra bunu basın yolu ile kamuoyuna empoze eder. Neticede bir taşla iki kuş vurmuş olur. Birincisi beni açık hedef haline getirmekle mağdur eder. İkincisi benim şahsımda Hizbullah cemaatine saldırmak ister. Daha önce de şahit olduğumuz vakıalarda olduğu gibi daha sonra benim için daha çirkin bir senaryo tezgâhlamak suretiyle de yine Hizbullah’ı halkın gözünden düşürmek ister. Polisin bu iddiasını tespit edecek hiçbir delil mevcut değildir. Neticede yer ve gökte bulunan tüm varlıklar bunu benden işitsinler ki benim böyle bir konumum yoktur. Bu kaftan bana göre çok bol diktirilmiştir. Dolayısıyla bana uymuyor.” sözlerine yer verdi.
TÜRKİYE’YE DÖNEREK YAPILAN ÇİRKİN İFTİRALARA CEVAP VERDİM
“Ben Türkiye’ye, hakkımdaki iddiaları bile bile döndüm. Kendi pasaport ve kimliğimle yurda giriş yaptım. Ama basında yer alan haberlerde benim sahte kimlik ve pasaportla giriş yaptığım söyleniyordu, yalan ve asılsız haberler yapıldı” diyen Mehmet Bahattin Temel şöyle devam etti: “Önce kendi avukatlarımı arayarak geleceğimi ve beni havalimanında karşılamaları için haber verdim. Amacım avukatlarımla beraber savcılığa gidip ifade vermekti. Ancak polis, buna mani olarak beni gözaltına aldı. Benimle ilgili yalan haber yapan tüm basın organları için avukatlarım hukuki süreci başlattılar. İnşaallah yapılan tüm iftira ve yalanları kamuoyuyla paylaşacağız. Zaten dönüş amacım da budur. Bize yönelik yapılan saldırıların ne kadar çirkin ve amaçlı olduğunu ispatlamak istedim. Basında çıkan yalan haberlerle ilgili polisle de konuştum. Onlar basına yansıyan haberlerle ilgili bilgimiz yok dediler. Dosyam hakkında gizlilik kararı olduğu için avukatlarım bile ancak savcılıkta dosyaya muttali olabildiler.
BİZİ BU ÜLKENİN ÜVEY EVLATLARI OLARAK GÖRMEYİN
Kendisi hakkında basında çıkan yalan haberlerle, savcı ve hakimleri baskı altında tutmak ve aleyhte bir kararın çıkmasını sağlamak amaç edindiğini ifade eten Mehmet Bahattin Bey “Bu konuda amaçlarına şimdilik ulaştılar. Ama Allah onların bu oyununu bozar. Ben bundan eminim. Bunun dışında polis amirine: ‘Bizden ne istiyorsunuz? Sizin derdinizden nereye gidelim, bu dünyada zalimler, kafirler, caniler, vahşi hayvanlar yaşıyorlarken niye bize yaşam hakkı tanımıyorsunuz?’. Amir, ‘Siz potansiyel tehlikesiniz, her an suç işlemeye müsaitsiniz’ dedi. 2002’den bu yana bu camianın herhangi bir eylemi olmuş mu? Şu anda tamamen legal ve toplumun ıslahı ve dirliği dışında ne tür faaliyetleri oldu, dedim. Amir, ‘Sizler diğer cemaatler gibi değilsiniz, size güvenmiyoruz’ dedi. Ben de, öyleyse zindana girip çıkanlar yaklaşık 25 bin kadar kişidir. Bu davadan sabıkalı hepimizi çoluk çocuğumuzla birlikte ya uzayda bize bir yer bulun ya da yabancı bir adaya sürün ki hem siz bizden kurtulmuş olursunuz ve hem de bizler sizden kurtulmuş olacağız, dedim. Bunun başka bir çözümü de şimdilik yoktur. Onlara yine bizlere farklı bir muamele yapmayın, bizi bu ülkenin üvey evlatları olarak görmeyin, herkese yapılan muamele ne ise bize de aynısını yapın, dedim” diye belirtti.
28 ŞUBAT SÜRECİ GİBİ…
Mektubunda firmalarının iki yıldır kurulduğunu belirten Temel,”Hem yurt içinde ve hem de yurt dışındaki bütün faaliyetlerimiz şeffaftır. İlişkide bulunduğumuz ticari kuruluşların tümünün nezdinde ciddi bir itibar ve güvenimiz vardır. Polis, bizim şirketten yola çıkarak yayına hazırlık çalışmaları devam eden yeni bir televizyon kanalına finansör olduğumuzu tahayyül etmiş olacak ki bu kurulacak olan televizyon kanalı ve onun finansmanıyla ilgili sorular sordu. Ben mevzubahis TV kanalının ortaklarının zengin ve varlıklı kişiler olduğunu ve onların bu TV kanalını kurmaya çalıştıklarını söyledim. Hani malum tahliyeler sonrası İmralı da yaptığı açıklamayla bazı ihbarlarda da bulunmuştu (Bunlar parayı nerden buldular, deyip polisi göreve çağırmıştı) Onun ihbarıyla polis harekete geçti. Yani 28 Şubat sürecinde yaşanan “Yeşil Sermayeye” yönelik nasıl bir saldırı olduysa bizim için de yeni bir 28 Şubat süreci başlatılmıştır. Yani herkes ticaret yapar, zengin olabilir ama Hizbullah’tan sabıkalı olanlar asla!” diyerek 28 Şubat sürecinde yaşananların bir benzerinin bugünlerde yaşandığına dikkat çekti.
MAHALLE BASKISI BENİ TUTUKLATTI
Savcılık ve hakimlikte hakkında çıkan iddialara cevap verdiğini, tutuklanmasını gerektirecek bir suç unsurunun olmadığını yazan Mehmet Bahattin Temel, “Bir sanığın tutuklanma gerekçesi kaçmak ve delilleri karartmak ihtimalidir. Benim için iki durum da söz konusu değildir. Ama sanırım bunca mahalle baskısına karşı mahkeme heyeti ‘Hizbullah’ın Türkiye sorumlusunu(!)’ bırakmış olsaydı kendileri için iyi olmayacaktı. Belki de ‘Toplumun vicdanı yeniden yara alırdı(!)’ Bu da birilerinin içine sinmeyecekti” ifadelerini kullandı.
POLİS YAPTIĞI BU YANLIŞIN FARKINA VARACAK
Yazdığı mektupta güvenlik güçlerinin, halkın güvenliğiyle ilgilenmesi ve toplumsal huzuru bozan unsurlara karşı mücadele etmesinin doğru olacağını belirten Bahattin Bey, “Operasyonların hedefindeki bu camianın bir geçmişi olabilir. Ama bu insanlar on yılı aşkındır toplumsal ıslah ve dirlikle uğraşıyorlar. Buna rağmen bunları toplumsal suçlu görmek ve legal çalışma alanlarını daraltmak doğru değildir. Neticede temennimiz şudur ki, polis er veya geç yaptığı bu yanlışın farkına varıp bu mazlumları mağdur etmekten vazgeçecektir. Bana gelince bize yapılanların tümünün zulüm olduğuna Allah şahittir. Bizlere bunu reva görenleri Allah’a havale ediyorum. Allah Aziz`ün intikamdır. Son olarak: “Hasbunallahu ve ni’mel vekil, ni’mel mevla ve ni’me’n nasîr” diyoruz. şeklinde mektubunu bitirdi.