Peygamberimiz döneminde dünyadaki iki büyük süper güçten biri de İran’dı. Sahabeler İran’ı almak için gittiklerinde biraz tedirgin olmaya başladılar. Çünkü karşılarında hem ekonomik, hem silah, hem de askeri bakımdan çok güçlü bir devlet vardı. İşte Sahabelerin gittikleri bu savaşta, savaşa başlamadan önce bazı sahabeler Sa’d Bin Ebi Vakkas’ın çıkıp bir hutbe ile askerlere moral vermesini istediler. O da Mücahitlere hitaben şöyle buyurdu:

‘Şüphe yok ki, Hak Allah’tır. Mülkte Onun ortağı olmadığı gibi verdiği sözü yerine getirmeme ihtimali de yoktur. Allah Kuranda: “Andolsun, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yeryüzüne ancak salih kullarım varis olurlar diye yazmışızdır,” buyuruyor. Öyleyse korkmay ın!’

Ümmetin bugün içinde bulunduğu hale ne kadar da benziyor değil mi? Bugün de karşımızda iki süper güç var. Ve ikisi de İslam’ı ve Müslümanları yeryüzünden tamamen silmek için mücadele veriyor. Aynen sahabelerde olduğu gibi ümmet de korkuyor, tedirginleşiyor. İşte tam bu esnada gözler Sa’d b. Ebi Vakkas’ı arıyor. Ümmete bir moral kaynağı, bir güç verecek asrın Sa’d’ını arıyor. Tüm benliğiyle kendisini İslama adamış, bu uğurda bütün bedelleri ödemiş ve imtihandan başarıyla çıkmış Sad’ı arıyor. Allah’ın Resulünün yanında diz çökerek süper güçlere diz çöktüren Sad’ı arıyor!

Ve bir ses geliyor…. Çoraklaşmış kalpleri bir yağmur misali ıslatan bir ses. Sad’ın değil ama onun takipçilerinin yeniden geldiğini haber veren ses… Süper güçlerin ayaklarını birbirine iliştiren bir ses. Derin yapıların hesaplarını allak bullak eden bir ses…

‘Davamız; Hürriyettir, Adalettir, Hakkaniyettir, Zulmün sona ermesidir, Huzurdur, Barıştır, İnsanların kaynaşmasıdır, Kardeşliktir’ diyen bir ses…

‘Hür Dava’nın Hüseyni Ocak’ında pişen Hüda’nın erleriyiz’ diyen bir ses…Müslümanların iktidarına özlemle hasret kalan tarih, bir daha kanın dökülmediği, güçlünün güçsüzü ezmediği, herkesin kardeş oluğu günleri canlandırıyor gözünde.

Evet Kardeşler!

Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Geçmişe dönüp baktığımızda bize verilen nimetleri saymaya kalksak sayamayız hiç şüphesiz ki! İki Müslümanın bir araya gelemediği günlerden, milyonların davasını meydanlarda haykırdığı, meydanlar davalarına dar geldiği için davalarını meclislere, başkentlere taşıdıkları günlere geldik. Evet ne kadar şükretsek azdır.

Dönem İslam’ın dönemidir.
Dönem Kur’an’ın dönemidir.

Hazırlıklı olun. İhlas ve sabırla hareket eder, itaati elden bırakmaz, üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getirirsek Allahın izniyle bizi çok güzel günler bekliyor. Bu yolda sıkıntı, darlık görebiliriz ama şunu unutmayalım ki, eninde sonunda Salihler bu yeryüzüne varis olacaklardır ve göreceksiniz ki biiznillah bu yakındır. Bize düşen salih vasfını elde etmek için cehd etmek ve imtihandan alnımızın akıyla çıkmaktır.

Yeryüzüne varis olacak Salihlerden olmak duasıyla…

 

Halil El Kozluki / Batman (Kozluk) - Yaş: 18