• DOLAR 34.752
  • EURO 36.649
  • ALTIN 2958.133
  • ...
Filistin davası ve HAMAS’ın önde gelen isimlerinden İbrahim Guşe
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Filistin davası ve HAMAS’ın önde gelen isimlerinden İbrahim Guşe, 26 Ağustos Perşembe günü vefat etmişti.

İbrahim Guşe’ye Allah’tan af ve mağfiret diliyor, Ahmet Varol’un bugünkü Yeni Akit’te (2 Eylül 2021) yayımlanan konuyla alakalı yazısını aşağıya iktibas ediyoruz:

İBRAHİM GUŞE

Filistin’deki İslami mücadelenin önemli şahsiyetlerinden, yıllarca Filistin İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) resmi sözcülüğünü yapmış olan, benim de yakından tanıştığım, gerek ikamet yeri Amman’da, gerekse İstanbul’da ve Filistin davasıyla ilgili uluslararası toplantıların düzenlendiği daha başka muhtelif mekanlarda birçok kez görüştüğümüz dava adamı İbrahim Guşe 26 Ağustos Perşembe akşamı 85 yaşında vefat etti. Bugünkü yazımızda Filistin davasının önemli kilometre taşlarından olan bu değerli insandan söz etmek istiyorum.

İbrahim Guşe, 1936’da, İngiliz işgalcilerin Filistin topraklarına akın akın yahudi nakletmelerine tepki amacıyla genel grevin sürdürüldüğü sıralarda, Kudüs’te dünyaya geldi. Kudüs’ün sokaklarında oynamanın tadını çıkaramadan, İngiliz işgalcilerin Filistin’e yerleştirdikleri yahudi göçmenlerin estirdikleri terör havasının içinde buldu kendisini.

O daha 12 yaşındaydı ki siyonist terör örgütleri planladıkları o terör devletinin kuruluşunu ilan ettiler ve kutsal Kudüs’ün batısını ele geçirdiler. İşte bu işgal artık pek çok Filistinli gibi daha çocuk yaşındaki İbrahim’e de Kudüs’ün batısının kapılarını kapattı.

Lise çağında Müslüman Kardeşler’le tanıştı ve bu cemaatin bünyesinde çalışmaya başladı.

Sonra Kahire Üniversitesi’nin Mühendislik Fakültesi’ne yani Yasir Arafat’ın okuduğu fakülteye girdi. Üniversite öğrenimi, daha sonra her ikisi de Filistin meselesinde öne çıkacak olan bu iki kişinin tanışmasına vesile olmuştu. Ama sonraki yıllarda birinin İslami çizgide kalması diğerinin ise Cemal Abdünnasır’ın rüzgarına kendini kaptırıp Arap kavmiyetçisi solcu çizgiyi benimsemesi sebebiyle yolları ayrıldı.

Guşe, mühendis olduktan sonra Ürdün’e yerleşti ve Yermük Irmağı’nın sularının Ürdün topraklarına akıtılması amacıyla inşa edilen Halid ibnu Velid Barajıı inşaatının baş mühendisliğini yaptı. Ancak bu baraj 1967 Savaşı’nda siyonist işgalciler tarafından yıkıldı. O yine de bu bölgeye yönelik proje çalışmalarını durdurmadı ve Gavru Ürdün diye adlandırılan geniş vadinin Ürdün hakimiyetinde olan doğu yakasının sulanması amacıyla Doğu Gavr Kanalı projesini hayata geçirdi. Bütün bu baraj ve kanal projelerindeki başarılarından dolayı Ürdün hükümeti daha sonra onu Kral Talal Barajı inşaatına Yürütme Müdürü olarak atadı.

Guşe bir yandan vatandaşı olduğu Ürdün için son derece önemli projeleri hayata geçirirken diğer yandan hem Filistinlilerin teşkilatlarında, hem de üyesi olduğu Mühendisler Sendikası’nda İslâmi faaliyetleriyle dikkat çekiyordu. Hatta bu yüzden o zaman solcuların hakimiyetinde olan Mühendisler Sendikası’ndan uzun süre uzaklaştırıldı. Yine solcuların etkili olduğu Filistin teşkilatları da onun çalışmalarına ambargo koydular. Ama o yılmadı ve Ürdün Mühendisler Sendikası’nda İslâmcı kanadın liderliğini yaparak bu kanadı önemli bir noktaya getirdi. Onun çalışmalarıyla bu sendikada İslami kesim yönetimi ele geçirebilmiştir.

Filistin’deki Müslüman Kardeşler’in bağrından çıkan ve 1987’de birinci intifadanın başlamasının hemen ardından kuruluşunu ilan eden Hamas ortaya çıktığında Guşe bu hareketin ön saflarında yer aldı. 1991’de resmi sözcüsü olarak görevlendirildi. 1999’da Hamas’ın diğer ileri gelen liderleriyle birlikte Ürdün hükümeti tarafından Amman’dan sürgün edilmesine kadar da bu görevini sürdürdü. 2001’de herhangi bir siyasi faaliyette bulunmaması şartıyla Amman’a dönmesine izin verildi.

O tarihten sonra da, bilgi ve tecrübelerini sonraki nesillere aktarmak için kitap yazmakla ve çevresindeki insanlarla ilişkiler yoluyla Filistin davasına katkı sağlamak için çaba sarf etmekle meşgul oldu. Bu dönemde, Kırmızı Minare (El-Mi’zenetu’l-Hamra) isimli ve kendi hatıralarından oluşan, ancak Filistin’in işgali sürecinde halkının çektiği sıkıntıları dile getirdiği ünlü eserini kaleme aldı. İlk baskısı 2008’de yapılan bu kitabının çıkmasından bir süre sonra yaptığımız bir görüşmede, bana bir adet hediye etmişti.

Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyorum. Allah mekanını cennet eylesin.
Kaynak: Haksöz Medya

Bu haberler de ilginizi çekebilir