Lakin endişeler de yok değil. İlk tepkiler, Balyoz ve Ergenekon sanıklarından geldi. Odaların “mahrem” olduklarına inanmıyorlar. Gizli kayıtlardan çekindiklerini belirtiyorlar.

“Ergenekoncudurlar” deyip geçmeyin. O odalara kamera, böcek yerleştirilmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Emniyet ve jandarmanın komploları hiç de azımsanacak gibi değil. Kaldı ki bu tür meseleler, özellikle siyasi mahkûmlardan adam devşirmek için kılı kırk yaran istihbarat örgütleri için bulunmaz fırsattır.

Şu habere bakın. Geçen gün basına yansıdığı kadarıyla Sincan Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlülerin görüş kabininde yer alan masaların altına 7 adet dinleme cihazı yerleştirildiği ortaya çıktı.

Cezaevinden BDP Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’a gönderilen ve TBMM kürsüsünden milletvekilleriyle paylaşılan bir mektupla bu skandal ortaya çıktı. Mektupta tutuklu ve hükümlülerin sosyal buluşma mekânı ve aileleriyle görüşme yaptığı masaların altına 7 adet dinleme cihazı yerleştirildiğinin yer aldığını belirten Kurt, “Bu olay 15 Mart’ta ortaya çıkmış. Bu dinleme cihazlarını kim, hangi maksatla yerleştirmiş? Adalet Bakanlığı bunu ortaya çıkarmalıdır. Bu bir skandaldır. Neyi dinliyorsunuz orada? Vicdansızlık değil mi? Bugünlerde mahkûmların eşleriyle buluşma odaları düzenlenirken diğer yandan görüş kabinlerine dinleme cihazı yerleştirilmesi skandaldır. Bu zihniyet yarın mahkûmların eşlerinin ranzasının altına da dinleme cihazı yerleştirir. Kınıyorum” dedi.

TBMM böcek komisyonunun gündemde olduğu bir zaman zarfında görüşme masalarının altından böceklerin çıkmasının, “Mahrem oda” uygulamasıyla böcekçilere yeni iş sahaları açmayacağını kim garanti edebilir?

Mahkûmların can güvenliğinin bile gardiyan tehdidi altında bulunduğu bugünkü cezaevi şartlarında mahremlerinin tehdit altına girmeyeceğinin garantisi var mıdır?