Yapıcıoğlu'ndan gündeme ilişkin önemli açıklamalar
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kanal 42'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Haber Merkezi
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kanal 42 Ana Haber Bülteninde Mustafa Erkek'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Yapıcıoğlu, Konya'daki katliam, orman yangınları ve göçmen dalgasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
"Her şeyi kendi mülki zanneden insan, dengeyi bozdu"
Orman yangınlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, " Önce sel felaketi ardından orman yangınlarıyla karşılaştık. İnsanoğlu hırsının kurbanı oluyor. Her şeyi kendi mülki zanneden insan, dengeyi bozdu. Ben iki gündür yangın bölgesinde vatandaşları ziyaret ediyorum. Normal zamanlarda rakımı çok yüksek olduğu için 20 derece sıcaklığı olan bölgeler şuan 30 derece sıcaklığı yaşıyor. Sabotaj ihtimali elbette vardır. Birçok noktada yangınların çıkması bu ihtimali değerlendirmeyi gerektiriyor. Ama kesin bir delille bu ortaya koyulmadığı sürece 'şu veya bu yakmıştır' gibi bir yaklaşımın içerisine girilmemelidir. Bunun bazı toplumsal bazı kırılmalara yol açabileceği unutulmamalıdır. " dedi.
"Hava araçlarının sayısını arttırmak gerekiyor"
Toplumu bir birine kışkırtmak için çalışanların olduğuna değinen Yapıcıoğlu şöyle devam etti: "Ormanlar yanmaya devam ederken tartışmaların yaşanması doğru değildir. Gerçek şu ki bundan sonra daha sık orman yangınlarıyla alışacağız gibi duruyor. O zaman bizim şunu görmemiz lazım; karadan yangınlara müdahale etmenin zor olduğu yerlerde hava araçlarının sayısını arttırmak gerekiyor. İnşallah bir daha olmaz ama dünyanın birçok yerinde orman yangınları artmış durumda."
"Türk-Kürt kavgası çıkartmak isteyenler var"
Konya'daki katliama ilişkin konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Maalesef adalete olan güven zedelenince vatandaş kendi adaletini kendisi sağlamaya çalışıyor. Bu da toplumsal olayların artmasına sebebiyet veriyor. Toplumun manevi dinamikleri ve adalete duyulan güven azalınca bu tür olayların arttığı görüyoruz. Bütün bu olayları değerlendirirken şunu görmemiz gerekiyor; ahlaki yozlaşma başlarsa bu tür olayları daha çok görürüz. İşin bu yönünü görüp şapkayı önümüze koyarak 'ne yapabiliriz' diye düşünmemiz gerekiyor. Bir kişiyi haksız yere öldürmek bütün bir insanlığı öldürmek gibidir. Olaylara kişilerin kimliği üzerinden tartışırsak bir yere varamayız. Bir Türk-Kürt kavgası çıkartmak isteyenler var. Aynı aileden 7 kişinin öldürülmesi bir katliamdır. Bu olayın kınanması gerekiyor. Ama bu fay hattı üzerinden bir birine kırdırmak isteyenler ne Türk'ün ne de Kürd'ün dostudur. Biz bire bir meselenin başından beri takipçisiyiz. Bu konu ile ilgili bir araştırma komisyonu kurduk."
Saldırının ırkçı nedenlerle yapıldığı iddialarına ilişkin konuşan Yapıcıoğlu, "Eğer gerçekten ırkçı duygularla biri diğerine öldürmüşse mutlak suretle bunun mahkum edilmesi ve afişe edilmesi lazım. Bunu yapan kişinin ise daha ağır cezalara çarptırılması lazım. Bu konuda hiçbir tereddüdümüz yok. " dedi.
"Ölümden, açlıktan kaçan insanı ne yapacaksınız?"
Göçmen dalgasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, "Hükümetin bu konu ile ilgili bir politika gideceğine dair bir emare görülmüyor. Bu insanlar niye ülkelerini terk ediyor? Suriye'deki iç savaş olmadan önce de insanlar göç ediyordu. Suriye'de on yılı aşkın bir süredir bir iç savaş sürüyor. Bir biriyle savaşan grupların birçoğu da vekâleten savaş yürütüyor. Neticede Suriye'deki nüfusun yarısı yerinden oldu. Peki orası karışırken biz oranın karışmaması ne yaptık? Biz Suriye'nin karışmaması için hiçbir şey yapmamışken "siz niye orayı terk ediyorsunuz?" deme hakkına sahip değiliz. Afganistan'dan göç eden insanlar gözlerini işgalin ortasında açtı. Şimdi güvenli bir liman arayan insanlar ne yapsınlar? Ölümden, açlıktan kaçan insanı ne yapacaksınız? Tek parti döneminde sınırın öte tarafından gelen insanlar geri gönderildi ve gözler önünde kurşuna dizildi. Bu acılar bir daha yaşanmasın. İktidar bizim elimizde olduğunda buraya gelen insanların ülkelerinde rahat yaşaması için çalışırız ancak bütün çabalarımıza rağmen buna güç yetiremezsek ve savaş çıkarsa oradan gelen ocağımızı açarız."