Yeni karantina dönemi çok yakın
Covid-19 vakaları gün geçtikçe artmaktadır. Uygulanması gereken tedbirler hiç uygulanmıyor. Hava sıcaklığı halkı dışarıya döktü. Hal değişmez ise yeni karantina dönemi kapımızda. Ülke Ekonomisi mi, yoksa insan sağlığı mı önemli karar veremedik.
Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz
Dünya covid-19 virüsü ile mücadele ederken artan sıcaklık insanları dışarıya döktü. Dünyanın çoğu yerinde bu sene aşırı sıcak havalar görünüyor. Türkiye’de vakalar gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Türkiye’de aşı uygulaması devam ederken, aşının etkisi hala tartışılıyor. Maalesef çoğu insan covid-19 konusunda cahil davranıyor. Zaten okuma alışkanlığımız da pek yok. Kulaktan duyma bilgiler, kesin bilgiden daha fazla rağbet görüyor. Dolayısıyla, covid-19 hakkında ağzı olan herkes konuşuyor, şimdi benim konuştuğum gibi. Ancak, biz covid-19’dan ziyade şuanda sokaklarda oluşan ciddi tehlikeden konuşacağız.
Antalya’da Rus turistlerin gelmesiyle başlayan hareketlilik ciddi bi şekilde vakaların artmasına sebep oldu. Turizmciler haklı olarak bu günleri canıgönülden bekliyordu. Fakat, ülke ekonomisi için atılan bu adım ülke vatandaşlarını ciddi bir tehlike ile karşı karşıya bıraktı. Gün geçtikçe artan covid-19 vakaları yüzünden yeniden karantina günlerinin gündeme gelmesi yakındır. Okullar yine online eğitime devam edebilir. Doğru dürüst iki senedir okula gidemeyen öğrenciler ya da bu sene ilk defa üniversite kazananlar üniversiteye kavuşamadan online eğitime geçersek yine evde kalabilir.
İstanbul her konuda Türkiye’nin kalbi gibidir. İstanbul’da toplu taşımada covid-19’a karşı tedbirler hiç uygulanmıyor. Metrolar doldu taştı. Maske uygulamasının bu sıcak havalarda uygulaması çok zor. İnsanlar zaten sıcaktan boğulmak üzereyken bir de maskeyi nasıl takacak, kendiniz düşünün. Nadir, maske takar mısınız, diyen çıksa bile, çoğu insan burnunu kapatacak şekilde maske takmıyor. Marketlerde de gevşeme var. Halk pazarlarını konuşmamız bile gerekmiyor, sosyal mesafe hiç uygulanmıyor. Lokantalar, kafeler ve restoranlar dopdolu. HES kodunu zaten unuttuk, soran yok. Metrolarda hes kodu olan da olmayan da geçebiliyor. Tek geçiş bileti hes kodu istemiyor.
Neden vakalar artıyor söyleyeyim mi...? Şikayet olarak algılamak isteyen algılasın ama, bunu anlatmak zorundayım. Bir kaç gün önce İstanbul İl Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gittim. Girişte bekleyen bine yakın insan var, randevu saatine ikamet izni başvurusu için gelmişler. Saatlerce hiç sosyal mesafeye dikkat etmeden sırada bekledik. On beşer kişi içeriye alınıyor. Yaklaşık iki saat 15 dakika sonra içeriye girebildim. İçerde daha vahim durumla karşı karşıya kaldım. Daha fazla insan tıpış tıpış sırada bekliyor ve klimalar çalışmıyor. İnsanlar maskelerini indirmişler nefes almak için uğraşıyor. Her ülkeden insan bir arada toplanmış, sosyal mesafeye dikkat etmiyor, hasta olan var mı, yok mu kimse bilmiyor. İçerde de saatlerce bekliyorsun ve herkes ile temasa geçiyorsun. Saatlerce bu sıcak havada kullanılan maskenin durumunu siz düşünün! Yabancı ülke vatandaşlarını bir binada toplamışsınız çok hoş ama; binadan çıktıktan sonra kendi ülkesine dönmüyor ki; Fatih’e, Beyoğlu’na, Beylikdüz’üne gidiyor. Otobüse, Metroya ya da tramvaya biniyor. Aynı ortamda aynı kalabalık içinde biri hasta ise ya da bir taşıyıcı çocuk ise binlerce kişi hastalanabilir. Dolayısıyla, resmi kurumlarda bile böyle durum olduğuna göre, Kapalı çarşıyı veya AVM’leri siz düşünün.
Tedbirler sıfır uygulanıyor. İlk günlerdeki gibi ciddiyet hiç kalmamış. İnsanlar covid-19’a da, tedbirlere de, aşıya da inanmıyor. Vatandaş, ‘olması gereken zaten olacak, herşey Allah’tandır’ dercesine salmış kendini sokağa. Bu meseleyi ciddiyetle ele alıp tedbirleri uygulayamaz isek yeniden tam karantinaya gideceğiz. Bu sefer Rusya değil, Türkiye uçak seferlerini durdurmak zorunda kalacak. Ticaret duracak, okullar, camiler kapanacak. İnsanın, başına gelen her musibetin kendi yapıp ettikleri yüzünden olduğunu bilmesine rağmen, gerek evrendeki fiziksel ve sosyal yasaları görmezden gelmesi ve gerekli önlemleri almaması, gerekse Allah’a isyan teşkil eden davranışlarda bulunması sebebiyle dünyada karşılaştığımız sıkıntı, acı ve felâketlerin kendi kusurumuzun bir sonucu olduğuna dikkat etmemiz gerekiyor. Şu ayeti hatırlayın, “Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûrâ Suresi, 30 . Ayet).