• DOLAR 34.546
  • EURO 35.963
  • ALTIN 3005.688
  • ...
Tedarikte stratejik dönüşüm vakti
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

EKONOMİ SERVİSİ

Koronavirüs salgını sürecinde tedarik zinciri ekosistemlerinin önemi, hem yerel hem de global ölçekte daha iyi anlaşıldı. Bu dönemde, tedarikte tek bir ülkeye bağlı olmanın dünya ekonomisi için oluşturduğu risklerin daha net görülmesinin yanı sıra alternatif ve yakın coğrafyadan tedarikçi arayışları da hızlandı.
 
İTO’DAN WEBİNAR
 
Üyelerine eğitim faaliyetlerini online ortamda da sürdüren İstanbul Ticaret Odası, gerçekleştirdiği ‘Tedarikçiler Açısından Ana Sanayiye Dönük Yeni Pazarlama ve İşbirliği Teknikleri’ webinarı ile tedarik ekosistemini ele aldı. Oda’nın youtube kanalından canlı yayınlanan webinarın açılış konuşmasını, İTO Yönetim Kurulu Üyesi Levent Taş yaptı. Sunumlarda ise Siemens Enerji SCM Bölüm Direktörü Ece Özenç ile TOFAŞ Satınalma Projeler ve Metot Planlama Yöneticisi Özgür Akpınar tecrübelerini paylaştı.
 
ARTAN REKABET ETKİSİ
 
Açılış konuşmasında ülkemizde ve globalde giderek artan rekabetin, şirketler arasında olduğu kadar tedarik zincirleri arasında da yaşandığına dikkat çeken İTO Yönetim Kurulu Üyesi Levent Taş, şöyle konuştu: “Pazar paylarını ve dolayısıyla kârlılıklarını artırmayı hedefleyen işletmeler, kendi tedarik zincirlerine azami özeni göstermeli, bu zinciri en ekonomik ama en verimli şekilde oluşturmanın yollarını aramalı. Ulusal ve küresel pazarlarda baş döndürücü bir hızla değişen trendlerin dijital ortamda izlenmesi, müşterilerin yenilenen ihtiyaçlarına uygun mal ve hizmetlerin süratle üretilmesi gerekiyor. Yeni ürünlerin yine aynı süratle tüketicilere ulaştırılarak rakiplere karşı avantaj sağlanması konularında tedarikçilerin rolü ve payı unutulmamalı.”
 
ŞEFFAF İLETİŞİM AĞI
 
Sunumunda tedarikçilerle birlikte hareket etmenin önemini vurgulayan Siemens Enerji SCM Bölüm Direktörü Ece Özenç, şu bilgileri verdi: “Pandemi döneminde ilk yaptığımız aksiyon, bir kriz yönetim ekibi kurmaktı. Çalışanlarımızın ve müşterilerimizin güvenliği bu dönemde de ön plandaydı. İlk gün itibariyle kritik kapsamlarımız neler, hangi tedarikçilerimiz var, bunları masaya yatırdık. Tedarikçilerimizle şeffaf bir iletişim ağı oluşturduk. Amacımız gelecek riskleri, tehlikeleri önceden öngörebilmek ve elimizden geldiğince onlara destek olabilmekti. Bu zorlu dönemi tedarikçilerimizle birlikte aşmak en büyük hedefimiz oldu.”
 
YENİ ÜRÜNLERE YÖNELİM
 
Tedarikçilerin geleceğin ürün gruplarına şimdiden yönelmesi gerektiğini belirten TOFAŞ Satınalma Projeler ve Metot Planlama Yöneticisi Özgür Akpınar, “Ana sanayilerin mevcut tedarik ekosistemleri içerisinde geleneksel üretim metodlarıyla üretilen ürünlerin birçoğu gelecekte hayatımızda olmayacak. Daha sıra dışı üretim metodlarıyla üretilen ve ileri teknoloji ürünlere ihtiyaç doğmaya başladı. Geçmişe dönüp baktığımızda Türkiye’nin en büyük avantajlarından biri hızlı adaptasyondu. Bu özellik, otomotiv sektöründe tedarik ekosistemi kalitesini inanılmaz şekilde artırdı. Türkiye’nin rekabetçiliğinde en büyük avantajlardan biri de maliyet avantajıydı. Ancak geleneksel ürün gruplarının çekilmesiyle birlikte 5-10 yıl sonra bu rekabetimizi kaybetmeye başlayacağız. Çünkü teknoloji hızla ilerliyor ve birçok fabrika robotlaşmaya doğru gidiyor. Artık hayatımıza yeni girecek ürün gruplarına yönelmemiz gerekiyor” dedi.
 
ANA SANAYİLERİN EN BÜYÜK BEKLENTİSİ
 
Dünya genelinde çıkan yeni mevzuatlarla otomotiv sektörünün ve ihtiyaçların dönüşmeye başladığına da dikkat çeken Özgür Akpınar, ana sanayinin beklentisini şöyle açıkladı: “Gelinen noktada, yeni beklentiler ve yeni müşteri ihtiyaçları ortaya çıktı, elektrikli araçlar hayatımıza girdi. Bunun yanında küresel güvenlik yönetmelikleri kapsamında kameralar, şerit takip sistemleri, hız sabitleme, sensörler gibi birçok yeni ürün de hayatımıza girmeye başladı. Bu yarışta geleceği kaçırmamak, tüm tedarikçi ekosistemi için önemli. Ana sanayilerin en büyük beklentisi, bu yeni ürün gruplarını yerli olarak temin edebilmek ve katma değeri en üst seviyede oluşturabilmek.” Birçok sivil toplum kuruluşunun gelecekte otomotivde yerlilik oranlarının mevcut seviyelerde korunmasına yönelik çalıştaylar yaptığını da vurgulayan Akpınar, “Yerlilik oranı bugün yüzde 60’sa, yeni gelen trendlerle birlikte yüzde 10-20 seviyelerine düşme riski var. Yerlilik oranını korumak ve riski bertaraf etmek için cesur ve iddiasını ortaya koyabilecek tedarikçilere ihtiyacımız var” dedi.

Kaynak: İTO

Bu haberler de ilginizi çekebilir