Ekonomist Bayraktar: Kamuda tasarruf yapmayanlar cezalandırılmalı
Yönetime gelirken en çok israf konusunu konuşanların 19 yıl sonra bunu gündeme getirdiklerini belirten Ekonomist Sinan Bayraktar, tasarruf tedbirlerine yönelik ciddi denetimin yapılması, tedbirlere uymayanların cezalandırılması gerektiğini söyledi.
1970'li yıllarda konuşulmaya başlanan kamu kurumlarındaki israf günümüzde Gayrisafi Milli Hasılanın yüzde 25'ine denk geliyor.
Yerel yönetimlerde ve bakanlıklarda yapılan harcamaların ciddi israfa sebep olmasının yanı sıra kaynakların da hızla tükenmesine neden oluyor.
Kamuda yaşanan israf, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kamuda tasarruf tedbirlerinin alınması kararı ve bazı kurumların tasarruftan muaf tutulması konusunu İLKHA muhabirine değerlendiren Ekonomist Sinan Bayraktar, önemli açıklamalarda bulundu.
Tasarruf tedbirlerinin uygulanabilmesi için ciddi denetimin yapılması ve tedbirlere uymayanların cezalandırılması gerektiğini belirten Bayraktar, ülkede israfın önlenmesi halinde ekonomik sorunların tamamen çözüme kavuşacağını ifade etti.
"Ülkedeki israf Gayrisafi Milli Hasılanın yüzde 25'ine denk"
Türkiye'nin başına bela olan israfın çok önemli bir konu olduğunu ve Gayrisafi Milli Hasılanın 4'te birinin israf edildiğini söyleyen Bayraktar, fertlerden başlayan ekmek israfının bile İzmir'in nüfusu kadara olduğunu hatırlattı.
İsrafın fertlerden başlayarak yukarıya doğru çıktığını söyleyen Bayraktar, ancak en büyük israfın kamuda yaşandığına dikkat çekerek 1970'li yıllardan beri tartışılan kamu israfının bir türlü önlenemediğini belirtti.
"Tasarruf tedbirleri yapılan israfın itirafıdır"
Cumhurbaşkanlığı tarafından Resmi Gazete'de yayımlanan kararname ile kamu kurum ve kuruluşlarında tasarruf yapılması gerektiği, bu kararnamenin aslında yapılan büyük israfın bir nevi itirafı olduğunu vurgulayan Bayraktar, israfın şimdiye kadar fark edilememesinin hata olduğunu, yapılan israfın denetimsizlikten kaynaklandığını ifade etti.
"Amerika ve Almanya'da cumhurbaşkanının alacağı hediyeler, kullanacağı araçlar sınırlıdır"
Bayraktar, "En büyük israf kamuda yapılıyor. Denetimsiz bırakıldığında kamu israfı engellenemez ve başa dert olur. Dünya ülkelerine bakıldığında kamu israfı ile ilgili çok ciddi tedbirler alınıyor. Tedbirler de iyi denetlenir ve uymayanlar ciddi şekilde cezalandırılır. Gelişmiş ülkelere bakıldığında dünya ekonomisinde öncü olan Amerika ve Almanya'da bile cumhurbaşkanının alacağı hediyeler, kullanacağı araçlar sınırlıdır. Harcamalar aşıldığında ise ciddi bir kamuoyu tepkisi oluşur." dedi.
"Bu ülkenin en büyük sorunlarından birisi denetimsizliktir"
Türkiye'de olağanüstü bir israfın mevcut olduğunu ve devletin bunu 19-20 yıl sonra fark edip kamuda tasarruf yapılması gerektiğine yönelik genelge yayımladığını söyleyen Bayraktar, cumhurbaşkanlığı ve içişleri bakanlığının tasarruf tedbirlerinden muaf tutulması konusunu şu şekilde değerlendirdi:
Cumhurbaşkanı 'itibardan tasarruf olmaz' diyor. Tamam, itibardan tasarruf olmasa da bunun ölçüsü olmalı. Genelgede cumhurbaşkanlığı, TBMM, cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği uygulanacak tasarruf tedbirlerinden muaf tutuluyorsa bunların bir sebebi olmalı. Yani doğal afetler, salgın hastalıklar, orman yangınları ile ilgili acil olarak yapılması gereken müdahaleler, iç ve dış güvenlikle ilgili istihbarat hizmetlerinin gerektirdiği zorunlu harcamalar kapsam dışında tutuluyor. Çünkü kaynakların etkin kullanılması için bunun gerekli olduğu söyleniyor. Ancak bunun da kontrollü bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Burada maalesef ki israf yapıldığına dair bir itiraf var. Geçmiş dönemlerde birçok başbakanın bile yardım nedeniyle örtülü ödenekle kandırıldığı bir ülke konumundaydık. Neticede kamuda büyük oranda israf var. Çünkü gerekli denetim yapılmıyor. Bu ülkenin en büyük sorunlarından birisi denetimsizliktir. Türkiye'nin yönetim sorunu yok ama ahlaki sorunu vardır.
"En büyük harcama kamudaki araçlar"
İsraf tedbirleriyle ilgili yayımlanan genelgede kamu kurumları için daha önceki dönemlerde belirlenen ve aşılan bütçelerin artık aşılamayacağını, ihalelerde alım konusuyla ilgili kısımların artık dâhil edilemeyeceğini belirten Bayraktar, "Daha önce su bardağı alınacağı zaman yanında bir de çatal alınıyordu. Artık ne alınacaksa onun için ihale açılacak. Hizmet binalarıyla ilgili yeni alım ve kiralama yapılamayacak. İsrafın en büyüğü belediyelerde. Belediyeler yeni arazi alımları yapıyor ve büyük rakamlar ortaya çıkıyor. Böylece kamuda israf başlıyor. Belediyenin girdiği arazi ihalesinde haberler çıkınca fiyatlar bir anda yükseliyor ve israf başlıyor. Belediye alım yaparken birileri hemen o çevrede arsaları kapatıyor ve belediyeye yüksek fiyattan satıyor. En büyük harcamanın yapıldığı yer ise kamudaki taşıt sayısıdır. Bunların en az yüzde 20 oranında azaltılması gerektiği belirtilmiş ancak bu oran çok az. Yüzde 100 oranında azaltılmalıdır. En ufak memurun altına araç çekilmişi durumda. Müthiş bir şekilde araç israfı var. Herkesin tepesinde bir çakar lambası var. Bununla kul hakkı ihlal ediliyor. Sana bu hakkı kim veriyor. Devlet çakar lamba taktırılmasını yasakladı ama son dönemde yine çoğaldı. Bu araçların çoğu kamu araçlarıdır. Makam araçları o kadar fazla ki bu araçların azaltılması konusu genelgede yer aldı. Birkaç sene önce bir belediye otoparkına girdim ve bilinen çok değerli bir markanın deposu zannettim. Ancak hepsi de belediyeye aitti." diye konuştu.
"Kurum araçlarının bakım onarımlarında yüksek fatura kesilerek hırsızlık yapılıyor"
Hizmet araçlarının iş günleri haricinde kullanılmaması, bunun toplumun her kesimi tarafından eleştiriye maruz kaldığını söyleyen Bayraktar, "Hizmet araçları hafta sonu insanların altında. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Kamu aracının cuma akşamı otoparka bırakıp kendi aracınızı kullanırsınız. Kamuda görevli bir müdür, genel müdürseniz özel aracınız kendi evinizde olur. Hafta sonu kurumun aracını şoförü ile kullanamazsınız. Hafta sonu şoföre yüzde 100 fazla mesai ödemek zorundasınız. Kurum araçları için şoför alımı yapılıyor. Genelgede bunun yerine kurumda çalışanlara görevlendirme yapılması gerektiği ifade ediliyor. Bir yumurtayı 10 kişi taşımamalı. 1985'lerde özelleşmeye gidilmesinin sebebi kamu kurumlarının siyasilerin iş çiftliği haline gelmesiydi. Tasarruf tedbirleri o zaman patladı. Şimdi ekonomik taşıtların tercih edilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu demek oluyor ki, şimdiye kadar ciddi israf ediliyordu. Arabaların bakımları, onarımları için yüksek fatura kesilerek milletin malı çalınıyor. Ben buna oto sanayilerde şahidim. Kamu yöneticisi, şoför ve tamirci bir olup anlaşmışlar. 100 liralık işleme 300 lira yazıyorlar. Bu hırsızlıktır." şeklinde konuştu.
"Kamuda israfın önüne geçilmesi halinde ülkede ekonomik sorunlar çözülür"
Kamu kurumlarının incelenip denetlenmesi ve tedbirleri uygulamayanların cezalandırılması, hatta işten çıkarılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, haberleşme giderlerinin de kısıtlanması gerektiğini, kamuda israfın önüne geçilmesi halinde ülkede ekonomik sorunların çözüleceğini ifade etti.
Kamuda kargo ücretleri, kâğıt kullanımı, günlük gazete alımı, temsil tanıtım ve ağırlama giderleri gibi birçok alanda ciddi oranda lüzumsuz harcamaların yapıldığına dikkat çeken Bayraktar, fertlerden başlamak üzere tasarruf tedbirlerinin genişletilmesi gerektiğini hatırlattı.
"Alınan vergiler hesapsızca harcanıyor, belediyeler borç altında kalıyor"
Belediyelerde aşırı israf yapıldığını ve çok sayıda belediyenin ciddi oranda borçlanması sebebiyle çalışanların maaşlarını ödeyemediğini belirten Bayraktar, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun belediyelerin borç içerisinde olduğunu, alınan vergilerin hesapsızca harcandığını, çalışanlara yüksek miktarda maaş ödendiğini söyledi.
"Tasarruf tedbirlerini uygulamayan yöneticiler görevden alınmalı"
Uzmanlara göre bu şekilde israf edilmesi halinde ileriki süreçte büyük oranda su ve buğday krizi çıkacağını söyleyen Bayraktar, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Sudan ucuz terimini kullanamayacak hale geleceğiz. Su en pahalı şey olacak. Bunun için kamu kurum ve kuruluşlarında su tasarrufuna dikkat edilmesi gerektiği hatırlatılacak. 2 personel için servis gönderiliyor. Bu ülkenin parasına yazık. Çok net görüyorum. 2 kişi servise biniyor ve serviste uyuyor. O servis akşam o 2 kişiyi tekrar eve bırakıyor. Öte taraftan bir servis daha kaldırılıyor. Bu ülkede yapılan israf iktidarda olanlar tarafından 19 yıl sonra görülmemeliydi. İktidara gelenlerin en çok konuştukları şey kamu tasarrufuydu ama bunu unuttular. Tamam, itibarda tasarruf olmaz ama bu şekilde de değil. Kamu kurumlarının çalışanlarının yaptıkları uçuşlara göre ücretsiz mil kazanıyorlar. Genelgeye uçuş millerinin sadece mil kazananlar tarafından kullanılması gerektiği kuralı konuldu. Demek ki daha önce o miller kişinin eşi, kızı, annesi, babası tarafından kullanılıyordu. Önümüzdeki dönemde acaba hangi yönetici tasarruf tedbirlerini uygulamadığı için görevden alınacak? Oturup bunlara bakacağız." (İLKHA)