• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Zengin coğrafyanın sömürülen halkı: Uganda
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Halkının yoksulluğu ve sömürünün izlerini taşıyan Afrika'nın yeşil vadisi Uganda, kuzeyinde Güney Sudan Cumhuriyeti, güneyinde Tanzanya, doğusunda Kenya, güneybatısında Ruanda ve batısında Kongo Demokratik Cumhuriyeti yer alıyor.

Başkent Kampala ile birlikte Jinja, Mbarara, Hoima ve Gulu en önemli şehirleri olarak öne çıkıyor. 241 bin 559 kilometrekareye yüzölçümüne sahip Uganda, 2020 verilerine göre 45 milyon 741 bin nüfusa sahip.

Uganda’nın denize kıyısı olmazsa bile dünyanın en büyük ikinci tatlı su gölü olan Viktorya Gölü’nün ve Albert Gölü’nün bir kısmı Uganda sınırları içinde yer alıyor. Aynı şekilde Nil’in kaynağı da Uganda’dadır.

Türkiye'den Uganda yolculuğu

Türkiye'den 7 bin kilometre uzaklıkta bulunan Uganda'ya yolculuk aktarmalı yapılıyor. İstanbul Havaalanından kalkan uçak, önce ülkenin güneybatısında bulunan Ruanda'nın başkenti Kigali Havaalanına iniş yapıyor. Burada 45 dakikalık yolcu indir bindirmenin ardından Uganda'nın Entebbe Havaalanına hareket ediliyor. Gece saatlerinde uçak Entebbe Havaalanına iniş yapıyor. Burada yapılan pasaport kontrollerinin ardından karayoluyla 35 kilometre uzaklıktaki başkent Kampala gidiliyor.

Uganda'nın İklimi

Uganda, genel olarak tropikal bir iklime sahip olup, her tarafı yeşil, doğasıyla insanları cezbeden güzel bir ülkedir. Göz kamaştıran doğası nedeniyle turistlerin ziyaret ettiği gözde ülkelerden biridir. Ülkenin rakamsal yüksekliğine bağlı olarak tropikal iklimin ülkede yarattığı sıcaklık gibi hava koşulları hissedilememekte olup, serin bir hava hissedilmektedir. Bu nedenden dolayı aşırı sıcak hava ile aşırı soğuk hava söz konusu değildir. Ülkede hava sıcaklığı gündüz ortalama 20 ile 35 derece arasında değişiyor.

Ülkenin şehirleri

Uganda'nın başkenti ve en kalabalık şehri Kampala'dır. Kira, Gulu, Nansana, Masaka, Mbarara, Mukono, Lira, Jinja, Arua, Busia, Entebbe, Mbale, Hoima, Kasese, Fort Portal, Kabale ve Iganga bu ülkeye ait şehirlerden bazılarıdır.

Ülkenin dili

Ülkede birçok farklı dil konuşulmaktadır. Resmi dil ile halkın konuştuğu dil, ülkedeki sömürünün izlerini gözler önüne seriyor. Ülkede İngilizce ve Svahilice resmi dil olarak kullanıyor. Yerel halk ve özellikle kırsal kesimde yaşayan halk kendi dilleri olan Luganda'yı konuşmayı tercih ediyor.

Ülkede trafik sorunu ve trafik akışı

Ülkenin yönetiminden tarımına, resmi dilinden insanların yaşamına varana dek her alanda sömürünün izleri bulunuyor. Trafik akışı soldan sağlanıyor. Ulaşımın yüzde 80'ni motosikletlerle sağlanıyor. Ülkenin en kalabalık şehri olan başkent Kampala'da trafik çilesi ise bitmiyor. Şehir merkezlerindeki yollar adeta köstebek yuvasını andırıyor. Kötü olan yollarda kısa mesafeler, uzun zamanlarda aşılabiliyor. Kırsal kesimlerde yaşayanlar, kent merkezinde yaşayanlar kadar şanslı değil. Kırsal kesim hem elektrikten hem de yollardan mahrum. Başkentin birçok mahallesinde altyapı yok.  

Ülkede sağlık durumu

Ülkede sağlık alt yapısı yetersizdir. Hastaneler genellikle tam teşekküllü değildir. Uganda’daki hastaneler, devletten sağlanan fonlar ve kâr amacı gütmeyen özel kurumların desteği ile hizmet vermektedir. Ülkeye yolculuk etmeden önce yapılması zorunlu olan aşılar bulunmaktadır. Sarı humma aşı bunlardan biri ve DSÖ tarafından önerilmektedir. Yaşam koşulları, temiz suya ulaşmadaki zorluğa bağlı olarak birçok hastalık bulunmaktadır. Ülkenin en büyük devlet hastanesi başkent Kampala'da bulunan Mulago Hastanesidir.

Ülkede misyonerlik faaliyetleri hızla yayılıyor

Uganda, 19'uncu yüzyılın ortalarında Arap tüccarların fildişi ve köle ticareti yapmak için bölgenin göl kıyısı kesimlerine gelmesiyle İslam ile tanışmış ve İslam dini önem kazanmaya başlamıştır. 1870’lerden itibaren sürdürülen misyonerlik faaliyetleri, ülkede inanç nüfusunu ciddi anlamda etkilemiştir. 1860’ta bölgeye ilk gelen bazı Avrupalılar, Nil Nehri’nin kaynağını da ilk olarak keşfedip, bu dönemde Afrika kıtasının doğusunda sömürgeleştirme sürecini de başlatmışlar. Ülke 1900'lü yıllarında İngilizler tarafından resmen sömürgeleştirilmiş. 9 Ekim 1962 tarihinde Uganda bağımsızlığını ilan etmiş olsa da yönetim olarak da hâlâ sömürünün etkisi altındadır. Zengin bir coğrafyanın halkı adeta köleleştirilerek açlık ve sefalette terk edilmiş. Misyonerlik faaliyetleri öncesi ülkenin nüfusunun yüzde 70'ini Müslümanlar oluştururken, yüzde 30'unu diğer inançlara sahip inşalardan oluştuğu belirtiliyor. Misyonerlik faaliyetleriyle birlikte Müslümanların sayısı azalmışsa da son zamanlarda hayır kurumlarının çalışması, Müslümanların irşat faaliyetleriyle Müslümanların sayısında artış yaşanıyor.

Ülkede hayır kurumlarının çalışması

Sömürülerek aç bırakılan Müslümanlara, Türkiye'den hayır kurumlarının yardım eli uzanıyor. Sömürünün etkisiyle üretimden uzaklaştırılan halka kölelik ruhu aşılanmış durumda. Yer altı ve yer üstü kaynakları tamamen sömürülmüş. Halkı fakirleştirilerek köleleştirilmiş. Maddi ve manevi olarak aç bırakılan halka, merkezi Türkiye'de bulunan Umut Kervanı Vakfı, merkezi Almanya'da bulunan Avrupa Yetim Eli, merkezi Hollanda'da bulunan İHO-EBRAR başta olmak üzere birçok hayır kurumu yardımda bulunuyor. Bu hayır kurumları ülkede su kuyusu, gıda dağıtımı, cami inşası, nakdi yardım ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere birçok alanda faaliyet yürütüyor.

Eğitimde Müslümanlara karşı çifte standart uygulanıyor

Ülkede eğitim düzeyi ve okuma oranı istenilen düzeyde değil. Okuma yazma oranı kent merkezinden kırsal alana doğru gittikçe azalmaktadır. Kentlerde yüzde 70'lerda olan okuma yazma oranı kırsalda yüzde 30'lara kadar düşüyor. Ülkede 1922 yılında ilk kez Müslümanların eğitim aldığı okul açılıyor. Açılan okulda dini eğitimin yanında fenni eğitimde veriliyor. Ülkenin idaresi, okulda verilen fenni ilimler için öğretmen ataması yapıyor. Atadığı öğretmenlerin ücretini karşılıyor. Fakat İslami eğitim dersleri için öğretmen atamıyor. Bu derslere giren öğretmenlerin ücreti okulun bütçesinde karşılanıyor. Bu da beraberinde birçok sorunu da getiriyor. Bu eğitim alanları öğretmen ücretini karşılamakta sıkıntı yaşıyor. Bununla öğretmenler fenni ilimlere teşvik edilerek, İslami eğitimin önü tıkanmaya çalışılıyor.

Ülkede temiz suya ulaşmak sıkıntı

Ülkede temiz suya erişim hayati bir öneme sahip. Özellikle kırsal bölgede su bulmak ise neredeyse imkânsız. Hayırseverlerin destekleriyle yardım kuruluşlarınca açılan sınırlı sayıda su kuyuları var. UNESCO’nun hazırladığı 2021 Dünya Su Raporu’na göre; dünya genelinde 3 milyardan fazla insanın suya erişiminin bulunmadığı ifade edildi. Temiz suya en fazla ihtiyaç Afrika ülkelerinde bulunuyor. Ülkede insanlar bulunduğu alanlardan kilometrelerce uzaklıkta getirdikleri kirli suyu kullanmak zorunda kalıyor. Kırsal kesimlerin en büyük sorunlarının başında temiz su geliyor. Özellikle kırsal kesimlerde su sıkıntısı hayırseverlerin desteğiyle yardım kuruluşlarının açtığı sınırlı sayıdaki su kuyularıyla gideriliyor.

(İLKHA)

Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir