"Futbolda şike kumpası" davasında şok gelişme!
FETÖ'nün "futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurdukları gerekçesiyle 88 sanığın yargılandığı davada kararını açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Ahmet Uğuz, sanıklarca yaklaşık bir yıldır tehdit edildiklerini söyledi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Uğuz yaklaşık bir saat süresince kararı okudu.
Buna göre, kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, 76 kez uygulanmak üzere "haberleşmenin gizliliğini ihlal", 166 kez "resmi belgede sahtecilik" ve 91 kez "iftira" suçlarından 1406 yıl hapisle cezalandırıldı.
FETÖ'nün "futbolda şike" soruşturma sürecini başlattığı iddiasıyla yargılanan eski polis memuru Lokman Yanık, "silahlı terör örgütüne yardım etmek", 91 kez uygulanmak üzere "iftira" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplam 161 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, 74 kez "haberleşmenin gizliliğini ihlal", 86 kez "iftira" ve 148 kez "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplam 1972 yıl 10 ay hapse mahkum edildi.
Davada, diğer sanıklara çeşitli suçlardan hapis cezaları verilirken bazıları da beraat etti.
Mahkeme Heyeti Başkanı'nın konuşması
Kararı okumasının ardından bir konuşma yapan Mahkeme Heyeti Başkanı Ahmet Uğuz, kamuoyunda "7 Şubat MİT kumpası" olarak bilinen dosyanın yargılamasını da kendilerinin yaptığını ve "futbolda şike kumpası" adlı bu dosyada da karara imza aşamasına geldiklerini belirterek, "7 Şubat MİT kumpası dosyasının yargılamasına başlamamızın ardından bu dosya da dahil olmak üzere bugüne kadar, yaklaşık bir yıldır sanıklarca sistematik bir şekilde devrin ve konjonktürün değişeceğine ve yargılanacağımıza dair, kimi zaman üstü kapalı kimi zaman açık tehdit ediliyoruz" dedi.
Bu tehditlere cevap vermek istediğini, hakim ve savcılarının bu tür tehditlerle karar vermekte çekinecek, korkacak insanlar olmadığını vurgulayan Uğuz, şöyle devam etti:
"Çünkü bize birilerinden farklı olarak devlete sadakatin omuzda bir yük değil, göğüste taşınacak bir şeref olduğunu öğrettiler. Çünkü bize birilerinden farklı olarak devletle hesaplaşmayı değil, ortada bir hesap varsa o hesabı devletin soracağını öğrettiler. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, varlığına kast edenleri, kimi zamanlar gardırop arkasından kimi zaman Meriç Nehri'nin kıyısından kimi zaman ise yurt dışında saklandığı çukurdan yakalayıp Türk adaletine teslim ederek hesap soruyor, sormaya da devam edecektir. Takdir yüce Türk milletinindir."
Öte yandan mahkeme kararının henüz UYAP sistemine işlemediği için taraf ve avukatlara tebliğ edilemediği öğrenildi.