Mardin'deki feci kazada vefat edenlerin ailelerinden "tahliye" tepkisi
Mardin'in Midyat ilçesinde geçtiğimiz yıl Eylül ayında yaşanan feci kazada vefat eden 3'ü çocuk 6 kişinin aileleri, kazada sorumlu olduklarını iddia ettikleri traktör ve kamyon sürücülerinin tahliye edilmelerine tepki gösterdi.
7 Eylül 2020'de Midyat - Dargeçit karayolunun 12'nci kilometresinde traktör, otomobil ve hafriyat yüklü kamyonun karıştığı kazada, vefat eden 3'ü çocuk 6 kişinin acısı dinmiyor.
Yaklaşık 9 aydır devam eden mahkeme sürecinde, kazaya karışan traktör sürücüsü Nevzat Tasman ile kamyon sürücüsü Mehmet Emin Aydın geçtiğimiz günlerde tahliye edildi.
Kazanın yaşandığı yerde, İLKHA muhabirine konuşan acılı ailelerden Şehmus Seyitoğlu ile Şehmus Özkahraman, traktör ve kamyon sürücülerinin tahliye edilmelerine bir anlam veremediklerini ifade ederek alınan karar nedeniyle acılarının katlandığını söyledi.
Midyat Kırsal Bardakçı (Batê) Mahallesi'nde yan yana defnedilen çocuklarının kabirleri başında dua eden Şehmus Seyitoğlu ve Şehmus Özkahraman adalet çağrısı yaptı.
Yaşanan feci kazada 2 çocuğu vefat eden Şehmus Seyitoğlu ve bir oğlunu kaybeden Şehmus Özkahraman, kamyon sürücüsünün kaza değil cinayet işlediğini, traktör sürücüsünün de karanlıkta hiçbir uyarı lambası olmadan tali yola girmek isterken kazaya sebebiyet verdiğini ileri sürdü.
Traktör ve kamyon sürücülerinin tahliye edilmelerine tepki gösteren Seyitoğlu ve Özkahraman, olayın örtbas edildiği iddiasında bulundu.
Elim kazada iki çocuğunu kaybeden Şehmus Seyitoğlu, kazaya sebep olan traktör sürücüsünün de büyük oranda kusurlu olduğunu ifade ederek adil bir şekilde yargılamanın yapılması gerektiğini savundu.
Kaza anını ve sonrasında yaşananları anlatan acılı baba Seyitoğlu, kamyon sürücüsünün kendi canını kurtarmak için kaza mahalline dalarak çocuklarını ezdiğini ileri sürdü.
Şehmus Seyitoğlu
"6 yavrumuz gitti, adalet istiyoruz"
Seyitoğlu, " Geçen sene Eylül ayının 7'sinde burada bir kaza oldu, bir facia oldu. Bu kazada benim iki tane vefat eden oğlum vardı. Halı sahadan buraya, köye doğru geliyorlardı. Buradan köy yoluna kadar 100-150 metre var. Köyün yoluna gireceklerdi. Burada üzüm kasaları yüklü bir traktör önlerine girdi. Lamba yok, reflektör yok, tepe lambası yok, burada sağ şeritten sol şeride, tali yola giriyor, bağların içine gidecek. Kasaları bırakacak. O anda bizim taksi de onu fark ediyor. Karşıdan gelen hafriyat yüklü bir kamyon geliyor. Lambaları, uzunları yanıyor, o anda otomobilin içinde olan bizim çocuklar kısaları (far) yakıyor. Traktörü tam görmüyor, o anda traktör önü kesiyor yan tarafına vuruyor. Tabii ki o vurma anında hızı 60 kilometredeydi. Bir ufak çarpma idi. Ancak kamyonun daha ileriden, daha uzaktan bunları görüp tam bunlar otomobilden çıkarken hafriyat yüklü kamyon hızı 120-140 civarlarında o süratle geliyor. Kazaya karışan traktör önüne girmiş, kamyonun şeridine girmiş, kamyon daha ileride sağ şeritten ve şerit ihlali yapıyor. Sağ şeritten sol şerite girip taksinin üstüne gidiyor. Yani taksi de kaç kişi var, bunları görüyor. Kendi ağzıyla ifadesinde de var. Demiş ki 'Siyah bir taksi, otomobil siyahtı, ben gördüm' diyor. Taksinin üstüne gidiyor, parçalıyor, ikiye bölüyor. Yüz metre sürüklüyor, ondan sonrası sol bariyerleri yırtıp devriliyor orada. Biz bunları mahkemelerde de söyledik. Yani bu cani, bu kamyon şoförü kendi ağzıyla da söylüyor. Diyor ki, 'Ben kendi canımı kurtarmak için sol şeridi tercih ettim' diyor. Taksinin üstüne gidiyor ve parçalıyor götürüyor. Biz adalet istiyoruz. 6 canımız, 6 yavrumuz gitti." dedi.
"Olay yerinde detaylı bir keşif yapılmadı"
Kazada kusurları bulunduğunu iddia ettiği traktör ve kamyon şoförlerinin adaletsiz bir şekilde serbest bırakıldığını belirten Seyitoğlu, olay yerinde detaylı bir keşif yapılmadığını ileri sürdü.
Seyitoğlu, "Bunlar 7-8 ay içeride kalıyor. Adaletsiz bir şekilde bunları saldılar. Bunları serbest bıraktılar. Neymiş, dışarıdan mahkeme olacak. Belki şu anda dışarıya gitmiş, yurt dışına kaçmışlardır bile. Yani bunları niye bırakıyorlar. Bir sonuca varsınlar. Zaten mahkemeyi de bir tiyatro gibi yaptılar öylesine. Bunları bıraktılar. Biz adalet istiyoruz, canımız yanmış. Yani gereken neyse, adalet bunu yapsın. İçimiz yanıyor. 'Adalet… Adalet… Adalet…' diyoruz. İnşallah yerini bulacak. Mahkemede bu sanıklar; kamyon şoförü 'Benim hızım 50-55' diyor, 'O anda ben frene gerek görmedim ve frene basmadım.' Şimdi biz olay yerindeyiz. Olay yerinde mahkemenin burada inceleme yapması gereken bir şeydi. Bunu yapmadılar. Defalarca biz bunu mahkemede dile getirdik. Yani Midyat'tan buraya kadar 10-12 kilometredir. Yani insan gelip de bir keşif yapmaz mı? Yani burada bir kaza olmuş. Şu gördüğün düzlükte bu kaza olmuş, birine deseniz burada kazada vefat etmiş, inanamazsın, kimse inanmıyor. Onun için biz diyoruz burada bir keşif olsaydı, belki daha da net bir şekilde ortaya çıkar. Bu insanlar suçlu olduğunu belli ediyordu. Olay yeri inceleme yapılmadı. Defalarca biz bunları dile getirdik, bizim avukatlar bunu dile getirdiler. Bunlar sadece dosyayı İstanbul Adli Tıp'a gönderdiler. Adli Tıp'tan dönen bir rapor var. 2 yapraktan oluşan bir rapor yazmışlar. İçi doldurulmamış, yapmacık bir şekilde bunu yaptılar. Neymiş! İşte kamyon şoförünü kusursuz görmüşler, traktör şoförü asli kusurlu. Ondan sonra bizim vefat eden Hakan Özkahraman tali kusur demişler. Yani bu adaletsizliktir yani 6 insan, 6 can, 6 fidanımız gitmiş. Halen bunlar neyin peşinde bilmiyorum. Kendi ağızlarıyla ifade ediyorlar, kendi kendileri itiraf ediyor. Bu suçtur, suç işlemişler, cinayet işlemişler. Bunları salmışlar, bunları bırakmak istiyorlar. Peki, bizim hakkımız ne olacak?" diye sordu.
"Bu tahliyelerle acımızı bir kat daha artırdılar"
Kazaya sebep olan traktör sürücüsünün tahliye edilmesine tepki gösteren Seyitoğlu, "Yani bunları dışarıya bırakmakla, acımızı bir kat daha yükselttiler. Traktör şoförü zaten kazaya sebep olandır aslında. Gece karanlık basmış, reflektörü yok, tepe lambası yok, bir şey yok, o karanlıkta bu yola çıkıyor. Yani hakkı yoktur. Yani bu gidiş-gelişli bir yoldur, emniyet yolu yoktur. Bunlar neyi örtbas ediyorlar. Rica ediyoruz. Yani bu kamyon cinayet işlemiş, bu kamyon bu çocuklarımızı parçalamış götürmüş. Biz adalet istiyoruz. Yani bunların bırakılması nasıl bir adalettir. Eğer bu adalet ise demek ki bu ülkede adalet yok. Lütfen gereken yere bildiriyoruz. Yani buna bir el atsınlar. Gereken neyse yapsınlar. Biz Adalet istiyoruz." diye konuştu.
Şehmus Özkahraman
"Bağ evinin kamera kayıt cihazı"
Kazada bir oğlunu kaybeden Şehmus Özkahraman ise olayın çok ciddi bir şekilde örtbas edildiğini iddia ederek, "7 Eylül 2020'de kaza yaşandı, katliam gibi bir kaza. Sayın Cumhurbaşkanım! Sayın İçişleri Bakanım! Sayın Adalet Bakanım! Bir vatandaş olarak sesimizi duyun. Siz de büyüklerimiz olarak sesimizi duyun. Olay gecesi güvenlik güçleri müdahale ettiği esnada ilk bakmaları gereken yer kameradır. Olay yerinden hemen 200 metre ileride bağ evi var. 5 kamera var. 5 yıl kesintisiz çalışan kamera, ne hikmetse olaydan 20 dakika önce fişinin çekildiğini söylüyor. O kadar tesadüf olamaz." dedi.
"Yalan beyanlarla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar"
Olaya karışan traktör ve kamyon sürücülerinin ifadelerinde mahkemeyi yalan söyleyerek yanılttıklarını ileri süren Özkahraman, "Kaza zamanı, traktör seyir halinde değil, yalan söylüyor. Yalan beyanlar bunlar. Bizim otomobilin hız ibresi 63 kilometrede takılı kalmış. Peki, traktörün seyir halinde olduğuna dair kanıtı var mı? Biz kanıtı da bulduk. Bizim köylümüzün telefonunun HTS kayıtları ispattır. O bir kanıttır. Traktör şoförü bizim köylü ile görüşmüş, sandıkları sana getireceğim diye. Olay gecesi o sandıkları hemen sağımda bulunan kazanın yaşandığı yerdeki bağa bırakacaktı. İkincisi, kamyon bunu görüyor, 150-200 metre mesafeden. İlk kazada çocuklar arabadan iniyor, bir kişi yaralı var. Oradan gelen kamyon hızla 14 tonluk yükle frene basarsa. Hızım 55 diyor. Eğer 50- 55 hızda frene basarsa 3 metre gitmez. Yalan söylüyor. Peki, onun kanıtı var mı? Takograf yok, taahhütnamesi yok. Hiçbir kanıtı yok, ifade vermiş. Yalan beyanda bulunmuş. '55 kilometre hızla geliyorum' diyor. Traktör sürücüsü 'ben seyir halindeydim' diyor. Yalan beyanlarla ifade vermişler. İfadeleri kabul etmiyoruz. Ret ediyoruz. Üç değişik ifade tutuldu." iddiasında bulundu.
Şehmus Özkahraman
"Uzman bilirkişi istiyoruz"
Olayla ilgili raporların tekrar gözden geçirilmesini istediklerini belirten Özkahraman, "Biz uzman bilirkişi istiyoruz. Olayla ilgili tutulan raporla ilgili müfettişler istiyoruz. Bu olay aydınlığa çıkarılsın. Altı can vermişiz, acımız büyük. Bu katillerin serbest bırakılmasıyla acımızı katladılar. Bu tahliyeleri verirken bizim acımızı, 6 ailenin acısını hiç düşünmediler mi? Ellerini vicdanlarına koymadılar mı? Vicdanları rahat mı? İnisiyatif kullandılar. Hayır! Biz bunu kabul etmiyoruz. Bunların tekrar tutuklamalarını istiyoruz." dedi.
"Hangi vicdanla bunları serbest bıraktılar"
Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı'na seslenerek kendilerine sahip çıkılmasını isteyen Özkahraman ,"Bunların her an yurtdışına kaçma ihtimali vardır. Bunlar suçludur. Bunlar en ağır cezayı almalı. Bu kamyon şirket adınadır. Şirket sahibi sırt çıkmış. Bu gücü nerede buluyor ki mahkemelere müdahale ediyor. Var mı bir müdahale, yok mu? Bu kabul edilemez. Acımız daha yeni. Biz bu acıyla yaşamıyoruz. Türkiye kamuoyuna, dünyaya bu sesimizi duyurun. Allah için, Türkiye'nin takdirine, 82 milyonun takdirine bırakıyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Adalet Bakanım elinizi vicdanınıza koyun. Bir yetkilinin çocukları olsa bu olay böyle mi olurdu. Görüyoruz medyada. İnanıyorum ki her bir can için bir müebbet verilirdi. Kimsesiz olduğumuz için mi? Bir Allah'ımız var. Devletimiz arkamızda olsun. Biz bunu istiyoruz vatandaş olarak. Sayın Cumhurbaşkanım, sizden destek bekliyoruz. Bu serbest bırakılan katillerin tutuklanmasını istiyoruz. Acımız yeni ve acımız katlandı. Hangi vicdanla bunları bıraktılar." diye konuştu. (İLKHA)