Akademisyenler tufan sonrası ilk yerleşim yeri olduğu inanılan köyü gezdi
Şırnak Üniversitesi tarafından düzenlenen 2’inci Uluslararası Nuh Tufanı ve Cudi Dağı Sempozyumuna katılan 49 akademisyen, Nuh tufanının ardından Cudi Dağı’na indiği belirtilen gemiden çıkanların ilk yerleşim yeri olduğu inanılan Heştan köyünü gezdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde Şırnak Valiliği, üniversite, belediye, Ticaret Sanayi Odası (TSO) ortaklığıyla düzenlenen kongre, Şırnak Üniversitesi (ŞÜ) yerleşkesindeki 15 Temmuz Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.
10'u yurt dışından toplam 49 akademisyenin katkı sağladığı sempozyum, 13’ü online olmak üzere 45 sunum 4 oturum halinde gerçekleştirildi.
Sempozyumun ardından bilim insanları, Rektör Mehmet Emin Erkan’ın eşliğinde, Nuh tufanının ardından ilk yerleşim yeri olduğuna inanılan Heştan köyünü gezdi.
Şırnak Üniversitesi Genel Sekreteri Doçent Doktor İbrahim Baz, sempozyumda Hristiyan, Yahudi ve Müslüman inancına sahip katılımcıların Hazreti Nuh’un gemisinin Cudi Dağı’na indiği konusunda hemfikir olduğunu belirterek, “Programımıza katılan Yahudi, Hristiyan ve Müslüman inancına sahip katılımcılar bu üç dinin genel klasik eserlerini ve kutsal kitaplarında ki mekanlarla ilgili tartışmalar yapıldı. Şöyle bir kanaate varıldı: Yahudi kaynaklarında bahsedilen tufanın mekânı, Hristiyan kaynaklarında bahsedilen Ararat dağlarından kastın esasında Cudi Dağı olduğudur. Çünkü, Ararat dağlarının bir dağ silsilesi olduğu ifade edildi.” dedi.
Heştan köyünün tufanın ardından ilk yerleşim yeri olduğunu belirten Baz, “Şu ana kadar yaptığımız çalışmalar, bölgede şu ana kadar yapılan arkeolojik araştırmaların verileri ile bu tespitlerin birbirine uyuştuğunu gördük. Özellikle İslam tarihi kaynaklarına baktığımız zaman Cudi Dağı'nın kuzeyinde bir şehrin kurulduğunu bu şehrin Heştan veya Heştiyan ismini taşıdığını, Aramilerin ve Süryanilerin buraya Temanin dediği, Arap kaynaklarında Semanin olarak geçtiğini, Müslüman Kürtler yaşadıktan sonra da Heştan şeklinde buranın isimlendirildiğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
"Yurt dışından gelen misafirlerimiz için önemli bir deneyim oldu"
Katılımcı akademisyenleri Heştan köyünde gezmelerinin kendileri için bir deneyim olduğunu belirten Baz, “Şu anda misafirlerimizi Heştan köyüne getirdik.. Tamda arkamızda sefine dediğimiz Cudi Dağı'nın zirve noktasında 2 bin 17 metre yüksekliğinde gemi anlamına gelen bir tepe bulunmaktadır. Sefine dediğimiz bu mekân milattan önce Yahudilerin ağustos ayında gelip ziyaret ettikleri ve tufandan kurtuluşu kutladıkları, Hazreti Nuh'un sünneti olan ibadet yapmak, kurbanlar kesme ve adakta bulunma geleneğini sürdürdüklerini, Hristiyanların bu bölgeye gelmesi ile özellikle de 300 yıldan itibaren bir Hristiyan Festivali’ne yavaş yavaş dönüştüğünü görüyoruz. 766 tarihinden itibaren bu bölgede Müslümanlar yönetimi ele aldıkları için Müslümanların bu festivali üstlendiklerini görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Üç dinin mensuplar tarafından bu mekân kutsal sayılır
Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlar tarafından buraya kutsallık arz edildiğini aktaran Baz “Ancak şunu ifade etmemiz gerekir: Hristiyanlar burada festival yaparken Yahudileri dışlamamışlar, onlarda katılmıştır. Müslümanlar festival yaparken Hristiyanlar ve Yahudilerde festivale katılmıştır. Hatta bu bölgede Ezidiler ve farklı şemsiler festivale katılmıştır. Özellikle şunu ifade etmek isteriz ki, Nuh'un gemisi gibi farklı inançların farklı etnik yapıların yaşantısı, düşüncesi farklı olan insanların sanki aynı gemiye binmiş, kutladıkları bir festival mekânı haline dönüşmüştür.” dedi.
Sefine’nin üç dinin dünyadaki nadir kutsal mekanlarından biri olduğunu dile getiren Baz, Sefine bölgesinin daha yaşanılabilir bir dünya için birleştirici mekân haline gelmesi temennisinde bulundu. (İLKHA)