İTİKÂF ZAMANI
Yol göstericimiz Kur’an’ın indirildiği Kadir gecesini içerisinde barındıran Ramazan’ı Şerif’in ilk yarısını geride bıraktık. İbadetlerin ve iyiliklerin daha da arttığı Ramazan ayını bu sene pandemi dolayısıyla biraz buruk geçirsek de evlerimizi mescitlere ve cennet yuvalarına çevirmenin huzurunu yaşadık. Unutmadan söyleyelim! Ramazan’ın son on gününe yaklaşırken ibadetlerimizi itikaf sünnetiyle taçlandırma zamanı da geldi artık. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan İTTİHADUL ULEMA Genel Sekreteri Molla Muhammed Özer ve Prof. Dr. Faruk Beşer, itikaf sünnetiyle ilgili önemli tavsiyelerde bulundu.
HABER MERKEZİ
İçerisinde insanlara hidayet kaynağı olarak gönderilen Kur’an’ın indirildiği Kadir gecesini de barındıran mübarek Ramazan ayının son on günlük kısmına geldik. Öyleyse başı rahmet, ortası mağfiret sonu da cehennem ateşinden kurtuluş olan bu mübarek ayı, itikaf sünnetiyle taçlandırma vakti geldi demektir. Pandemi nedeniyle her ne kadar tüm ibadetlerimizi camilerde eda bilme fırsatımız olmadıysa da evimizde ailemizle birlikte Ramazan’ın feyz ve bereketinden istifa ettik elhamdülillah. Allah’a yakınlaşmanın, ibadetlerin ve iyiliklerin arttığı Ramazan ayının son on gününü de itikaf sünnetiyle kemal erdirme zamanı geldi. Hep beraber şu mübarek Ramazan’ın son günlerini ihya edelim inşallah.
Konuyla ilgili gazetemize konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Sekreteri Molla Muhammed Özer, zorunlu evde ikame kararının başladığı bu günlerde camilerin açık olduğunu, vakit ve Cuma namazlarının camilerde eda edebileceğini belirtti.
“TOPLUM ARTIK İTİKAF SÜNNETİNE RAĞBET EDİYOR”
Kendisine peygamberlik geldikten sonra Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in ihya ettiği itikaf sünnetinin belli bir süre topluma unutturulmaya çalışıldığını belirten Özer, “Ama elhamdülillah son yıllarda bu sünneti ihya etme rağbetinin de arttığını görüyoruz. Toplum itikaf sünnetine rağbet ediyor. İtikaf, malum olduğu üzere bir kişinin camiye girip “niyet ettim itikafa girmeye” şeklinde niyet getirdikten sonra orada oturması, zikretmesi, Kur’an okuması, namaz kılması başlı başına Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in sünnetini ihya etmedir. O süre zarfında zorunlu ihtiyaçlar dışında camide kalmak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“İTİKAF KUR’AN’LA SABİTTİR VE EFENDİMİZ (S.A.V) HER YIL RAMAZAN AYININ SON ON GÜNÜNÜ İTİKAFTA GEÇİRMİŞTİR”
“İtikafta iken eşlerinize yaklaşmayın” ayeti kerimeden de itikafın Kur’an’la sabit olduğunun anlaşıldığını ve bununla beraber Efendimizin (S.A.V) her yıl Ramazan ayının son on gününü mutlaka itikafta geçirdiğini söyleyen Özer sözlerini şöyle sürdürdü: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) zaten ramazanda ibadetlerini arttırırdı, ailesini gece namazlarına kaldırırdı, ailesini ve çevresini ibadete teşvik ederdi. Özellikle de son on günde bunu en üst düzeyde itikafla taçlandırırdı. İtikafın son on günde olmasının bir hikmeti de Kadir gecesinin bu son on gündeki tekli gecelerde olmasıdır. İnsanın zamanı ve imkânı olduğu müddetçe itikaf sünnetini ihya etmesi lazım. Yani bir insan benim zamanım yok on gün kalamam diyorsa üç gün kalsın, üç gün kalamıyorsa iki gün kalsın, iki gün kalamıyorsa bir gün kalsın ya da her camiye girişte itikaf niyeti getirsin, o sevaba nail olsun. İtikafta namaz kılma, kuran okuma, dua etme, zikir ve tövbe gibi amellerle uğraşmak lazım”
“İNSANLARIN KENDİ İÇ ALEMLERİNE YÖNELMESİ GEREKİYOR. İTİKAFTA BUNA BİR FIRSAT OLACAKTIR.”
Koronavirüs musibetinin bütün dünyayı sardığı günlerde, ufak bir mikrobun bütün toplumu esir aldığı bu zamanda, insanların kendi iç alemine yönelmesi gerektiğini belirten Özer sözlerini şu şekilde noktaladı: “İtikafta buna bir fırsat olacaktır inşallah. İç dünyamıza yönelerek kendimizi muhasebeye çekmemiz ve tefekkür etmemiz gerekiyor. Yaptığımız hataları düşünüp tevbe ve istiğfar etmemiz gerekiyor. Bu günler bizim için fırsattır. Belki tanıdığımız birçok insan geçen Ramazan’a ulaşırken bu Ramazan’a ulaşamamıştır. Böyle bir fırsatın ve imkânın tekrardan elimize geçeceğine dair hiç birimizin bir garantisi yoktur. Onda dolayı bu son on günü itikafla geçirmek için azami çaba sarf etmemiz lazım, imkanlarımızı zorlamamız lazım. Kadir gecesine ulaşmak ve bütün günahlarımızdan tövbe etmek için bunu bir fırsat bilerek değerlendirmeliyiz. Rabbim inşallah hepimizi bu fırsatı iyi değerlendirenlerden eylesin.””
HERKES KENDİ MUHASEBESİNİ YAPMALI VE EN İYİ ŞEKİLDE ZAMANINI DEĞERLENDİRMELİ
Konula ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Faruk Beşer de, önemli tavsiyelerde bulundu. Beşer, “Kardeşlerimiz, şu kadar tefsir okuyacağım, şu kadar tefekkür ve zikirle meşgul olacağım, şu kadar kitap okuyacağım gibi kendisine böyle bir program yapabilir. Mesela diyelim ki; kaza namazı varsa günde şu kadar kaza namazı kılacağım derse bütün bunları çok büyük bir şeye çevirmiş olur. Yani bir kâra çevirmiş olur. Yapılabileceklerle ilgili sabit bir şeyi yok. Yani herkesin durumuna göre de değişebilir. Olması gereken herkesin kendi muhasebesini yapması ve ona göre en iyi şekilde zamanını değerlendirmesi.” ifadelerini kullandı.
“İBADET, ZİKİR, TEFEKKÜR GİBİ ŞEYLERLE BU SÜREÇ İTİKAFA DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR”
Tam kapanma olsa da internet aracılığıyla herkesin en yakın çevresinden başlayarak ders halkaları kurabileceğini hatırlatan Beşer, “Tefekkür, zikir, kıraat, okuma gibi şeyler kişisel olarak yapılabilir. Öte yandan, bunun yanında gücü yetenler varsa onlar da internetten her gün arkadaşlarından ne kadar kişiyi toplayabilirse onlarla bir ders halkası kurabilir. Bir ders halkası yapabilir. Yapılabilecek farklı şeyler de düşünülebilir. Çünkü bu süreci değerlendirmek için bu husus önemli. Bu süreçte neler yapılabilir diye üzerinde çok düşünmedim ancak, ibadet zikir tefekkür gibi şeylerle bu süreç itikafa dönüştürülebilir. Bu sıkıntılı günlerden en iyi şekilde istifade edilmeli.” şeklinde konuştu.