Muhammed İkbal, vefatının 83. yılında anılıyor
Kovid-19 vakalarındaki üçüncü dalga artışları sebebiyle kültürel etkinliklerin yasaklandığı Pakistan’da, Muhammed İkbal'in ölüm yıl dönümünde hayatı, televizyonlardan yürütülen yayınlar aracılığıyla vatandaşlara aktarılıyor.
İSLAMABAD
Pakistan'ın milli şairi ve İslam düşünürü Muhammed İkbal, vefatının 83. yılında anılıyor. Ülke genelinde geçen yıla kadar geniş katılımlı etkinliklerin düzenlendiği İkbal’in ölüm yıl dönümü, son iki yıldır yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının gölgesinde hatırlanıyor. Kovid-19 vakalarındaki üçüncü dalga artışları sebebiyle kültürel etkinliklerin yasaklandığı Pakistan’da ülkenin milli şairinin vefatının 83. yılı, televizyonlardan yürütülen yayınlar ve sosyal medyadaki etkinlikler aracılığıyla vatandaşlara aktarılıyor. İkbal için ilk tören, kabrinin bulunduğu Lahor kalesindeki Hazuri Bağ'da geçen sene olduğu gibi bu yıl da kısıtlı sayıda katılımla yapılacak. Şairin kabrinde Kur’an-ı Kerim okunacak ve askerler nöbet değişimi yapacak. Şairin Sialkot’ta doğduğu ve bugün müze olarak hizmet veren evi ölüm yıl dönümünde ziyaretçilerin akınına uğruyor. "İkbal Manzil" adı verilen müzede, İkbal’in doğduğu oda başta olmak üzere kendisine ait özel eşyalar, kitaplar ve resimler bulunuyor.
FELSEFE OKUDU VE HUKUK EĞİTİMİ ALDI
9 Kasım 1877’de Britanya Hindistan’ı sınırları içerisindeki Siyalkot şehrinde dünyaya gelen İkbal, Kur'an-ı Kerim eğitimini, babası Nur Muhammed başta olmak üzere şehirdeki medreselerden aldı. İkbal, ilk ve orta öğrenimini Siyalkot'ta tamamladı, daha sonra Lahor’da Hükümet Kolejine devam etti. Ardından Lahor'da Doğu Dilleri Fakültesinde ders vermeye başlayan İkbal’in ilk şiirleri de bu dönemlerde yayımlanmaya başladı. Lahor’daki kolejde hocası Thomas Arnold tarafından yeteneği fark edilen İkbal, Arnold’un yardımıyla Londra’daki Cambridge Üniversitesine kayıt olarak burada felsefe okudu ve aynı şehirde hukuk eğitimi de aldı. İkbal, 1907’de Cambridge Üniversitesinden mezun olduktan sonra Almanya’ya gitti ve Münih Üniversitesinde felsefe dalında doktora yaptı.
ÜNÜNÜ FARSÇA VE URDUCA YAZDIĞI ŞİİRLERDEN ALDI
1908'de Britanya Hindistanına geri dönen İkbal, geçimini avukatlık üzerinden sağlasa da ününü, Farsça ve Urduca yazdığı şiirlerden aldı. İkbal, avukatlık mesleğinin yanında akademik kariyerini de sürdürmeye çalışarak 1911'de mezun olduğu Hükümet Kolejinde Felsefe ve İngiliz Edebiyatı dalında profesör oldu. İkbal'in Londra’da kaldığı sürede Britanya Hindistanı'nda yaşayan Müslümanlar hakkındaki yazıları, şiirleri ve konuşmaları, Müslümanlar arasında tanınırlığını artırdı. 1930’da Allahabad’da Tüm Hindistan Müslüman Ligi’nin açılış konuşmasında yaptığı konuşma ile İkbal, Müslümanlar için ayrı ve bağımsız bir devletin gerekliliğine dikkati çekti. İkbal’in bu konuşması, "Pakistan’ın kuruluşu yönünde ilk ciddi adım" olarak nitelendirildi.
21 NİSAN 1938’DE VEFAT ETTİ
1934’te gırtlak kanserine yakalanan İkbal, sesini kaybetti, bir süre sonra da gözleri zayıflamaya başladı. Bununla birlikte İslam dünyasının ve Hindistan’daki Müslümanların geleceğiyle ilgili çalışmalarını sürdüren İkbal, 1937’de Muhammed Ali Cinnah’a yazdığı mektupta, Hindistan Müslümanlarının bağımsızlığıyla ilgili görüşlerini iletti. 21 Nisan 1938’de vefat eden İkbal, Lahor’da Badşah Camisi’nin girişindeki Hazuri Bağ’a defnedildi.
"MİLLİ ŞAİR" UNVANI VERİLDİ
Pakistan'ın bağımsızlığını her ne kadar göremese de fikirleriyle ülkenin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir rol oynayan İkbal'e Pakistan'ın kuruluşunun ardından "Milli Şair" unvanı verildi. Pakistan'ın bağımsızlığına giden yolda Müslümanları harekete geçirmeye çalışarak konferanslar veren, yazılar ve şiirler yayımlayan İkbal, bu yönüyle Mehmet Akif Ersoy'a benzetildi. Bugün Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde okul ve üniversitelere, çeşitli enstitülere ve mabetlere ismi verilen Muhammed İkbal, gerek İslam düşüncesine yönelik çalışmaları gerekse şiirleriyle milyonlarca kişiyi etkiledi.
Kaynak, AA