Halepçe Katliamı Protesto Edildi
Hira Der tarafından Halepçe katliamı`nın 25. Yıldönümü ve Dünya Mustazaflar Haftası nedeniyle yapılan kitlesel basın açıklamasında, İslam coğfayasında yapılan zulümlere dikkat çekildi.
BATMAN- Halepçe katliamı`nın 25. Yıldönümü ve Dünya mustazaflar Haftası nedeniyle Hak ve Özgürlükler Platformu üyesi Hira Der kitlesel basın açıklaması yaptı. Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde saat:12.30 `da yapılan basın açıklamasına STK ve oda temsilcileri ile kadın, erkek, genç, yaşlılardan oluşan kalabalık bir kitle katıldı.
Basın açıklaması Hira Der Genel Başkan yardımcısı Molla Beşir Şimşek`in Kur`an tilaveti ile başladı. Basın açıklamasında, "Zalimler için yaşasın cehennem", "Allah`ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma" gibi Kürtçe-Türkçe dövizler taşındı. Basın açıklamasında sık sık tekbir getirilerek, Kürtçe-Türkçe,"Zalimler için yaşasın cehennem" sloganı atıldı.
`Her yerde zulüm var`
Basın açıklamasını Hira Der Genel Başkanı M.Ali Rüzgar okudu. Mart ayının üçüncü haftasının "Dünya Mustazaflar Haftası" olarak anıldığını hatırlatarak, "Bizler de bu vesile ile Halepçe katliamının yıldönümde, hem Halepçe` yi hem de şu ana kadar tüm dünyada insanların uğradıkları haksızlıklara ve mazlumiyetlere dikkat çekmek istedik" dedi.
Basın açıklamasını Hira Der Genel Başkanı M.Ali Rüzgar okudu. Mart ayının üçüncü haftasının "Dünya Mustazaflar Haftası" olarak anıldığını hatırlatarak, "Bizler de bu vesile ile Halepçe katliamının yıldönümde, hem Halepçe` yi hem de şu ana kadar tüm dünyada insanların uğradıkları haksızlıklara ve mazlumiyetlere dikkat çekmek istedik" dedi.
Tarihte yapılan katliamların en unutulmazlarından birinin Halepçe Katliamı olduğunu belirten Rüzgar, "Bu katliam 16 Mart 1988 tarihinde, batılı emperyalist devletlerin desteğiyle, yerli işbirlikleri Saddam ve avanesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Batının maşası, diktatör Saddam`ın Baas iktidarına boyun eğmeyen Halepçe şehri ve çevresi, uçaklardan atılan kimyasal gazlarla bombalanmış, bölgenin Müslüman mazlum Kürt halkı kadın-erkek, genç-yaşlı demeden hardal ve siyanür gazlarıyla katledilmişlerdir. Bu saldırıda en az yedi bin mazlum ve masum insan zehirlenerek ölürken, binlerce insan yaralanmış, binlerce insan da topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Bugün dahi kimyasal gazların etkisi devam etmekte, Halepçe`de bazı çocuklar halen sakat doğmaktadır" şeklinde tepki gösterdi.
Asrımızda yaşanan zulümlere Hama, Mısır, Arakan, Çeçenistan ve İsrail`e kadar değinen Rüzgar, "Bu zulümler sadece yabancı ülkelerde veya dışımızda ki topraklarda yaşanmıyor. Bizlerin halen havasını teneffüs ettiğimiz bu topraklarda da benzer zulümler yaşanmış ve halen yaşanmaya devam etmektedir. Müslüman halkın İslam`dan uzaklaşması için ne varsa yapıldı. İslam`a ve inançlı insanlara karşı her türlü düşmanlık yapıldı. Şapka inkılâbı yapılıp şapka takmayanlar darağaçlarında asıldılar. Harf inkılâbı yapılıp Kur`an ve Arapça kitaplar yasaklandı. Kur`an-ı Kerim`ler toplatılıp yakıldı. Camiler ahır olarak kullanıldı. Şeyh Said ve Arkadaşlarıyla beraber binlerce insan idam edildi. Ezan on sekiz sene Türkçe okutuldu. Mütedeyyin insanların bulunduğu yerlere fahişeler getirildi, ahlaksızlık yaygınlaştırılmaya çalışıldı. İlkokullarda kız ve erkek öğrenciler yan yana oturtulmaya zorlandı" şeklinde konuştu.
`Dindar Kürtler inançlarından ötürü inanılmaz zulümlere maruz kaldılar`
Güneydoğuda Müslüman Kürdün anadilinin yasaklandığını köylerin boşaltıldığını, evlerin yakılarak hayvanları itlaf edildiğine değinen Rüzgar, "Binlercesi, Jitem ve askerlerin hışmına uğradı. Yüz binlercesi köylerinden sürüldü. 28 Şubat 1997`de post modern darbe yapıldı. 28 Şubat`ta alınan kararlarla: 12 yaşın altındaki çocuklara Kur`an Kursu yasağı getirildi. İmam hatiplerin orta kısımları kapatıldı. Üniversitelerde başörtüsü yasaklandı. Zorunlu olan ilköğretimi başörtüsüyle okumak isteyen kız çocukları okullara alınmadı, velileri hakkında davalar açıldı ve Hapis cezaları verildi. Kamusal alan diye bir şey icat edildi. Başörtüsü takan memurlar işten atıldı. Bu süreçte inanılmaz bir fişleme operasyonu yürütüldü, toplumun her kesimi fişlendi" dedi.
Güneydoğuda Müslüman Kürdün anadilinin yasaklandığını köylerin boşaltıldığını, evlerin yakılarak hayvanları itlaf edildiğine değinen Rüzgar, "Binlercesi, Jitem ve askerlerin hışmına uğradı. Yüz binlercesi köylerinden sürüldü. 28 Şubat 1997`de post modern darbe yapıldı. 28 Şubat`ta alınan kararlarla: 12 yaşın altındaki çocuklara Kur`an Kursu yasağı getirildi. İmam hatiplerin orta kısımları kapatıldı. Üniversitelerde başörtüsü yasaklandı. Zorunlu olan ilköğretimi başörtüsüyle okumak isteyen kız çocukları okullara alınmadı, velileri hakkında davalar açıldı ve Hapis cezaları verildi. Kamusal alan diye bir şey icat edildi. Başörtüsü takan memurlar işten atıldı. Bu süreçte inanılmaz bir fişleme operasyonu yürütüldü, toplumun her kesimi fişlendi" dedi.
Dindar Kürtler: inançlarından ötürü inanılmaz zulümlere maruz kaldığını ve yüzlercesi şehid edildiği bilgisini veren Rüzgar, "Binlercesi işkencelerden geçirildi, kaçırılan yüzlerce kişiden ise bir daha haber alınamadı. Camilerde Kur`an-ı Kerim dersi alan ve veren, çocuk yaştaki binlerce genç, karanlık dehlizlerde işkencelerden geçirildikten sonra örgüt üyesi suçlamasıyla cezaevlerine konuldu. Mahkemeler tarafından binlerce Müslüman`a hukuksuz bir şekilde beşer, onar sene veya müebbet hapis cezaları verildi. Rejimin yeni bekçileri bununla da yetinmeyip aileleri de cezalandırmak için, tutuklular ülkenin en ücra köşelerine sürgün edildi. İslami inancından dolayı cezaevlerine düşen hasta mahkûmlar ölüme terk edildi. Vücudunun yüzde doksan ikisi felçli insana yüzde doksan sağlam raporları verildi" diye tepki gösterdi.
Mütedeyyin insanlara adeta bir linç kampanyası başlatıldığına değinen Rüzgar, "Bugün de başörtüsü sorunu, cezaevlerindeki hasta ve sakatların tahliye edilmemeleri ve en son Bolu F tipi ceza evinde mahkûmlara yapılan fiziki işkenceler, 28 Şubat zihniyetin halen devam ettiğinin göstergesidir" dedi.
`Roboski`nin sorumluları açığa çıkarılsın`
Şırnak`ın Uludere ilçesi Roboski köyü yakınlarında, çoğunluğu çocuk olan 34 sivil vatandaşın, TSK` ya ait savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü Roboski Katliamı`nın üzerinden bir yıl geçtiğini belirten Rüzgar, "Katledilenlerin aileleri ve kamuoyu, Roboski`nin sorumlularının açığa çıkarılması ve yargılanması için tam bir yıldır mücadele ediyorlar. Ama ortada halen bir sorumlu olmadığı gibi, ne yazık ki bu ailelere bir özür bile çok görüldü" ifadelerine yer verdi.
Şırnak`ın Uludere ilçesi Roboski köyü yakınlarında, çoğunluğu çocuk olan 34 sivil vatandaşın, TSK` ya ait savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü Roboski Katliamı`nın üzerinden bir yıl geçtiğini belirten Rüzgar, "Katledilenlerin aileleri ve kamuoyu, Roboski`nin sorumlularının açığa çıkarılması ve yargılanması için tam bir yıldır mücadele ediyorlar. Ama ortada halen bir sorumlu olmadığı gibi, ne yazık ki bu ailelere bir özür bile çok görüldü" ifadelerine yer verdi.
Değerli Müslümanlar sözünü etiğimiz bu vahşetler ve işgaller her ne hikmetse hep İslam ülkelerinde yaşandığına dikkat çeken Rüzgar, "Bunun sebepleri, Müslümanların İslami değerlerden uzaklaşması, Aralarında birlik ve beraberliğin olmaması ve özelikle Zalim kukla yöneticiler tarafından yönetiliyor olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz" dedi.
Rüzgar açıklamasının devamda, Batılı güçlerin desteğiyle, İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren kukla rejimlerin, zulümlerinden dolayı Allah`ın (cc) yardımı ile nasıl birer birer devrildiklerini gözlerimizle müşahede ettiğimizi belirterek, "Vicdan sahibi herkesi, zalimleri ve katliamcıları tanımaya ve tanıtmaya, mazlum ve mustaz`afların yanında yer almaya davet ediyoruz. Rabbimizden dileğimiz, Müslümanların Kur`an ve Sünnet çizgisinde, hayırlı amellerde yardımlaşarak, birlik ve beraberliklerini güçlendirip, ümmetin izzet ve kurtuluşuna vesile olmasıdır" dedi.
Basın açıklaması Molla Şehmus Emlük`ün okuduğu Arabça ve Kürtçe dua ile son buldu. (M.Fatih Akgül, Sezer İlbasan, M.Enes İmir-İLKHA)