Çin Rejiminin gizlemeye çalıştığı Barın Katliamı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Doğu Türkistan’daki zulmü 'Barın Katliamı' etiketiyle paylaşması sonrasında Çin Büyükelçisinin tehdit gibi açıklaması kamuoyunda Barın Katliamı nedir sorusunun sorulmasına neden oldu.
Mustafa Karakaş/Doğruhaber
Çin Büyükelçisinin İYİ Parti lideri Meral Akşener’i tehdit eder gibi attığı attığı tweetin nedeni Barın Katliamının gündeme gelmesiydi.
Peki nedir Barın Katliamı?
Çin rejimi 90’lı yıllarda Türkistan halkını Tibet’te yaptığı gibi asimile etmek istiyordu. Bölgeye Han Çinlileri yerleştiriliyor, Müslüman Uygurların çoğalmasını engellemek için doğum kontrol uygulamasında bulunuyordu.
Komünist Parti, camileri propaganda mekanlarına dönüştürüyordu.
Sincan, nükleer silah deneylerinin yapıldığı, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının Çin’in diğer bölgelerine taşındığı, azınlıklara ayrımcılığın yapıldığı bir coğrafya olmuştu.
SÜREÇ NASIL BAŞLADI
Kırgız ve Uygur Müslümanları Çin’in asimilasyon politikasına karşı ilk kez o yıl açıktan bağımsız Türkistan sloganları attılar ve bu yönde söylem geliştirdiler. Şüphesiz bunda Sovyetlerin çökmeye başlamasının ve parçalanma sürecine girmesinin bir etkisi vardı.
Barın Bölgesinde yükselen bu “devlet olma isteği”ni Çin rejimi ordu gücü ile bastırdı.
Ağır silahlarla donatılmış ordu, elinde taş ve sopa olan özgürlük isteyen Müslüman Uygur ve Kırgızlara saldırdı.
Komünist rejimde basın özgürlüğü olmadığı için olaylarda kaç kişinin katledildiği uzun bir süre anlaşılamadı.
Rejime göre 170 kişi ölmüştü.
Lakin yıllar sonra bu katliam sürecinde 9 köyün haritadan silindiği ve en az 5 bin kişinin katledildiği gün yüzüne çıkacaktı.
Ramazan ayında yaşatılan bu vahşetle 20 Bin kişinin yaşadığı Barın Kasabası yerle bir edildi. Bir bebeğin bedeninden çıkan 77 kurşun vahşetin boyutunu gösteriyordu.
Doğu Türkistan'ın Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illeri abluka altına alındı ve 10 binden fazla Uygur genci devlete isyanla suçlanarak idam ve ömür boyu hapis cezalarına çarptırıldı.
BARIN KATLİAMINDAN SONRA
Katliam sonrasında Çin işgal rejimi bunu asimilasyonun dozajını arttırmak için bunu bir fırsata çevirdi.
Barın çevresinde 50 cami kapatıldı.
İnşa edilmesi planlanmış olan 100 caminin inşa edilmesi iptal edildi, Kuran kursları kapatıldı.
Çin rejimi özellikle camileri hedef alıyordu çünkü rejimin tüm propagandalarına rağmen camiler halkı diri tutuyordu. Bundan dolayı rejim bütün cami imamlarına Çin hükûmetine bağlılıklarını bildiren birer mektup yazma zorunluluğu getirmişti.
Barın olaylarının ardından bölgede Hu Yaobang’la birlikte yaşanan geçici rahatlama dönemi de sona ermiş ve Çin hükûmeti eski sert çizgisine geri dönmüştü.
Kısa bir süre sonra Hotem ve Gulca olayları yaşanacak yüzlerce Müslüman daha Komünist rejim tarafından katledilecekti.