Çin'in Doğu Türkistanlılara uyguladığı zulüm Van'da tel'in edildi
Van Sivil Toplum İnisiyatifi (Van SDİ) tarafından yapılan açıklamada, başta Doğu Türkistan'da uygulanan Çin zulmü olmak üzere dünya üzerinde uygulanan zulüm ve soykırımlara dikkat çekildi.
Van'da 44 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Van Sivil Toplum İnisiyatifi (Van SDİ) üyeleri, Hazreti Ömer Camisi'nde kılınan öğle namazının ardından başta Doğu Türkistan'da olmak üzere yaşanan insan hakkı ihalelerine çekilen bir basın açıklaması yaptı.
Van SDİ adına açıklama yapan Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas, İstanbul’da Çin Konsolosluğu önünde 10 yaşlarında küçük bir kız çocuğunun “Sizin çocuklarınız yok mu? 4 yıldır babamı ve kardeşlerimi görmüyorum!” haykırışını hatırlatarak, oyun çağında bir çocuğun yaşadığı travmayı hiç kimsenin tarif edemeyeceğini, son 9 yıldır Doğu Türkistan'ın tam bir cinnet halini yaşadığına dikkat çekti.
11 Eylül sonrasında "terörle mücadele" bahanesiyle Doğu Türkistan’a yönelik artan baskılar bir yana, 2012 sonunda Xi Jinping ile başlayan sürecin apayrı acı bir öyküsünün olduğunu belirten Arvas, dünya üzerinde yaşamanın en zor olduğu, "Uygur, Kazak, Kırgız olma suçundan” milyonların demir parmaklıklara mahkûm edildiği Doğu Türkistan'ın nesli yok edilen milletlerden biri olma yolunda olduğuna işaret etti.
Arvas, "Dünya tarihinde bir milletin topyekûn gözaltına alındığı, kadın erkek, genç yaşlı toplama kampları, çocuk kampları ve hapishanelere doldurulduğu, kalanların da 'aile olmak' projesi adı altında evlerde Çinli gardiyanların insafına terk edildiği, insanların sokaklarda dahi yüz tanıma sistemleriyle adım adım izlendiği başkaca bir dönem var mı bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana kitlesel olarak en büyük özgürlükten men etme operasyonunun Doğu Türkistan’da yürütülmekte olduğu! 2014 yılından itibaren 'Teröre Karşı Sert Darbe Operasyonu' ve ilan edilen '75 Aşırılık Belirtisi'yle başlatılan keskin saldırılar, 2017 Nisan’ından itibaren Doğu Türkistan genelinde yoğun bir şekilde kurulmaya başlayan ve sayılarının bin 200’ü geçtiği belirtilen toplama kamplarıyla bambaşka bir noktaya taşındı. Evlerinden, çocuk ve eşlerinden, anne-babalarından, akraba ve arkadaşlarından, işlerinden, okullarından hasılı en sevdiklerinden kopartılan, dünyanın en ağır işkence ve mahrumiyetlerini yaşayan 3-8 milyon Doğu Türkistanlı Çin’in gönüllü mesleki eğitim kamplarında soykırıma uğruyor." dedi.
"Doğu Türkistan'da 'Soykırım Suçu ve 'İnsanlığa Karşı Suçlar'ın tamamını ihlal etmektedir."
Doğu Türkistan'da uygulanan Çin zulmüne dikkat çeken Arvas şunları söyledi:
Bir çadıra ya da pusulaya sahip olmak, mutfağında birden fazla bıçağı olmak, pasaportu olmak, başörtüsü takmak, camiye gitmek, oruç tutmak, okulda ve resmi dairelerde ana dili kullanmak bile bir kişinin toplama kamplarına alınması için yeterli sebep olarak görülmektedir.Çin’in genel hukuk ilkesi olarak bilinen masumiyet karinesini hiçe sayan 'Suçu önceden önleme prensibi' ile herhangi bir suçu bulunmayan ve mahkeme edilmeyen milyonlarca insan 'ayrımcılık, aşırılık ve terör' suçlamalarıyla toplama kamplarına dolduruldular. Burada kalabalık hücrelerde sırt üstü yatabilecek kadar bir yer bile bulamayan insanlar yoğun beyin yıkama faaliyetlerine ve işkencelere maruz kalıyorlar.
Toplama kamplarında keyfî güç kullanımı, özgürlüğün sistematik olarak kaldırılması, kültür ve inançların tahkiri, ideolojik baskılama, insanlıktan çıkarma, taciz, tecavüz, fiziki ve psikolojik işkence, cinayet ve soykırım suçları işlenmektedir. Kısacası bu kamplar, tüm insan haklarının ihlal edildiği yerlerdir.
Çin, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen tüm hakları gasp etmekte, BM Soykırım Sözleşmesi’nde bulunan beş maddenin tamamını ve dahi Roma Statüsü’nde düzenlenen 'Soykırım Suçu ve İnsanlığa Karşı Suçlar'ın tamamını ihlal etmektedir.
"Dünyanın Doğu Türkistan için söyleyecek sözü olmalıdır"
Dünyanın, Doğu Türkistan'da yaşanan zulme ve insanlık ayıbına karşı ses çıkarmaya davet eden Arvas, "Bu insanlarla aynı gökyüzünün paylaşmak ve onların acı ve ıstıraplarına, yürek yangınlarına, kalp kırıklıklarına uzaktan da olsa şahitlik etmek, bizleri yaşadığımız çağın adaletten uzak düzeninde insanlığımızdan utandırıyor. Dünyanın insanlık adına Doğu Türkistan için söyleyecek bir sözü olmalıdır." şeklinde konuştu.
Arvas, Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi çatısı altında bulunan 44 Sivil Toplum Kuruluşu olarak derhal ve kati olarak yerine getirilmesini istedikleri talepleri şöyle sıraladı:
Doğu Türkistan’daki toplama kampları kayıtsız şartsız bir an evvel kapatılmalı, bölgede uygulanan tüm hak ihlallerine derhal son verilmelidir.BM, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalıdır.
İslam İşbirliği Teşkilatı ya İslam ülkelerini bu zulme karşı mobilize etmeli ya da kendini lağvetmelidir. Zira İİT’nin mevcut tutumu Çin’i daha da cesaretlendirmektedir.
Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalıdır.
Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar tüm dünya halkları Çin mallarını boykot etmelidir.
Basın açıklaması, yapılan duanın ardından sona erdi. (İLKHA)