• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
"Söz uçar yazı kalır" durumunu ters yüz edenler: Dengbêjler
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Toplum bilimini, filozofluğu, sözlü edebiyatı, siyasi ve tarihi misyonu barındıran Dengbêjlik, tarih boyunca kültürlerini sözle icra etmek zorunda kalan Kürdler için en önemli anlatı aracı oldu.

Bu geleneği sürdüren Dengbêjler de "Söz uçar yazı kalır" durumunu adeta ters yüz ederek köklü temelleri olan binlerce yıllık Kürd edebiyatını, günümüze kadar ulaşmasını sağladılar.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi olan ve Türkiye'de Doktor Dengbêj mahlas ismi ile tanınan Mehmet Metin Barlık, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Kültür Kongre Merkezi avlusunda İLKHA muhabirine Dengbêjlik tarihini ve önemini anlattı.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Branşından eğitim veren Barlık, Dengbêjlik alanında stranlar yazıp söylüyor ve aynı zamanda bu alanda önemli çalışmalar yürütüyor. Kaleme aldığı 'Anadolu'nun Sözlü Kültür Hafızları Aşıklar ve Dengbêjler' isimli kitabı ise yayın hayatına geçmek için gün sayıyor.

 

Doktor Dengêj Barlık, farklı sebepler nedeni ile Kürdlerde yazı dilinin gelişmemiş olmasının Kürd halkının tarihi nedeni ile olumsuzluklar oluşturduğu ama bu eksikliğin yerini Dengbêjliğin doldurduğunun altını çizdi.

Sözlerine, "Dengbêjlik kültürün Kürd Edebiyatı tarihi açısından önemi çok büyüktür." ifadeleri ile başlayan Barlık, Dengbêjlik kültürü hakkında şunları söyledi:

Sosyal, tarihi, politik, ekonomik nedenler ve Kürd topluluklarının, toplumlarının, milletinin kendisinde, sosyal yapısında bulunan farklı özelliklerden dolayı yazı dili Kürd kültüründe diğer kültürlerle eş zamanlı gelişmemiş. Yani 1860'lara kadar gidersek ilk Kürd dengbêji olarak bildiğimiz Evdalê Zeynıkê'nin Sürmeli Mehmed Paşa'nın Divanının dengbêji oluşundan bugüne gelirsek o dönem ve ondan önceki dönemlerde de bu kültür vardı. Sözlü kültür hem Kürd tarihini, kültürünü, folklorunu, yaşam biçimini adet, gelenek ve göreneklerini de taşıyan, dilini de taşıyan bir özelliğe haiz olduğu için Dengbêjlik kültürü çok çok önemlidir. Son birkaç yıldır yapılan çalışmaları takip ediyorum, bunlar koca bir deryada bir katre dahi değildir. Bizim de çalışmalarımız söz konusu ama o kadar bakir o kadar çalışılası güzel bir alan ki; gençlere, yeni akademisyenlere bu işi sevenlere öneriyorum, çalışılması gerekir. Yalnızca Kürd kültürü, Dengbêjlik sözlü kültürü veya yazılı kültürü değil Anadolu'daki diğer kültürlerinde çalışılması çok büyük bir zenginlik olur kanısındayım.

Dengbêj kimdir?

Dengbêjliğin tanımını yapan Doktor Dengbêj Metin, "Dengbêj aynı zamanda tarih bilendir, usul-adap bilendir, dini bilgilere sahip olandır, felsefi bilgilere sahip olandır, kültürü bilendir. Bütün davranışları ile örnek bir insandır. Sıradan biri değildir. Bir kişi hemen bir iki tane kılam söylemeye başladığı andan itibaren Dengbêj olarak tanımlanamaz. Dengbêj olmasına, elinde yetiştiği ustası ve halk karar verir. Günümüzde şöyle bir yanlışlık var, bir insan bir tane dengbêj parça okuyor ve hemen o insan dengbêj felankes oluyor, bu yanlış bir tutumdur, yanlış bir davranıştır. Çünkü çok büyük emek isteyen bir iştir. Dengbêji dinleten bir sesinin olması gerekiyor." dedi.

"Kürd dengbêjliği'nde dört tane önemli ağız, bölge farklılığı görüyoruz"

Dengbêjliğin kendi içinde yöresel değişiklikler gösterdiğini kaydeden Barlık, "Kürd Denbêjliğinde de o bölgesel farklılıkları düşündüğümüz zaman hem coğrafi hem şivesel hem komşu kültürlerle olan iletişim günlük yaşamdaki coğrafi ve iklimsel koşulların bu yaşam kültürüne kattığı bazı önemli nedenlerden dolayı değişiklikler olmuş. Bu tabi çok doğal bir değişikliktir. Kürd Dengbêjliğinde dört tane önemli ağız, bölge farklılığı görüyoruz. Bunlardan birincisi Serhad Bölgesi'dir. Anadolu'nun Erzurum, Ağrı, Iğdır, Malazgirt, Van bu bölgelerdeki dengbêjlik kültürünün adına Serhad Yöresi, Serhad Dengbêjliği diyebiliriz. Serhad Dengbêjliğinin en büyük özelliği müzik eşliğinin olmaması. Dengbêjlerin usta çırak ilişkisinden, öğretisinden sonra çırakların ustalarından aldıkları icazetle, meclislere, icazetlere katılmaları ve bu divanlardaki sunumların, performanslarını, salt ses güçleri ile makam, usul bilgisi ile ve hafızasındaki arşiv Dengbêjliği de bilerek ve daha sonraki aşamada da kendinden Dengbêjliğe bir şey katarak yaptıkları Dengbêliğin adı Serhad Dengbêliği'dir." şeklinde konuştu.

Serhad Denbêjliğinde Rüya Dengbêjliği…

Konuşmasına Serhad Dengbêjliğinin tanımıyla devam eden Barlık, şunları söyledi:

Büyük divanları olur, müzik eşliği olmaz, Dengbêje herhangi bir yardımcı enstrüman olmaz, saz olmaz ve ses gücü ile divanlarda bulunur, divanların bir büyüğü olur ev sahibi yada rîspî dediğimiz bir büyüğümüz olabilir. Herkes toplandıktan sonra bu toplantıda konuklar olabilir. Toplantılar sadece Dengbêjlerin toplanacağı toplantı da değildir, bazı istişarelerin yapıldığı, konuların tartışıldığı, komşuların sıkıntılarının giderildiği ve o bölge içerisinde yaşayan insanların sıkıntılarının da tartışıldığı ve çözüm bulunduğu yer divandır. Aynı zamanda o günün Dengbêjliği Serhad Bölgesi Dengbêliği, aynı zamanda divanın Dengbêji, kendisinin ait olduğu divan sahibinin de kim olduğunu, ne olduğunu, soyunu, kahramanlık ve başarılarını veya başarısızlıklarını eğer gerekiyorsa konuklara anlatan bir kişidir. Serhad Denbêjliğinde 'Rüya Dengbêjliği' dediğimiz âşıklık kültüründe de olan rüya ile belli bir seviyeye olma, icazet alma ve Dengbêliğe başlama motifi var. Bu da Serhad Bölgesindeki örneklerinden bir tanesi Êvdale Zeynıkê'dir.

Dengbêjlikte Botan Bölgesi hakkında konuşan Barlık, "Botan Bölgesi komşu olduğu kültürlerin etkisinden dolayı enstrüman eşliği kabul eden ve enstrüman eşliği sabitleşen Dengbêjlik tarzına sahiptir. Cizre, Hakkari, Yüksekova ve sınırın altındaki bölgelerde bu enstrüman eşliğini görürüz. Bu arada Arap kültürünün etkisini de görüyoruz Botan'da. Bir enstrüman eşliğinin olduğu bölgede Revan, Erivan tarzı dediğimiz Serhad Bölgesi ve Botan Bölgesi ile karşılaştırıldığında daha net, daha özet, daha kısa ve kesinlikle müzik eşliğini kabul eden ve onunla sunulan bir Dengbêjlik var." diye konuştu.

"Dengbêj eğer ben Dengbêjim diyorsa kendisinin de yapmış olduğu parçaları olması gerekir"

"Dengbêj" ile "Stranbêj"in birbirinden farklı olduğuna dikkat çeken Barlık, "Bahsettiğimiz aşamalardan geçip usta-çırak ilişkisiyle belli bir ustadan bir öğreti elde eden kişi, aldığı icazetle halka hitap edip ustasının onayını almışsa bu artık bir Dengbêjdir. Eskileri tekrarlamak önceki klasik Dengbêjlerin sözlerini, kılamlarını söylemek yetmez. Bir Dengbêj eğer ben Dengbêjim diyorsa kendisinin de yapmış olduğu parçaları olması gerekir. Diğer kültürler olmasın mı, elbette ki olsun. Herkes yerinden kalkıp bir günde Dengbêj olamaz, önce bir stranbêj olur. " diye konuştu.

Barlık, "Diliyorum ki bu halkın içinden nice Şakıro'lar çıksın, nice Reso'lar çıksın. Evet bunu kabul ediyoruz, Şakıro'nun kendine özgü bir sesi var doğru. Onun sesinin yerini kimse dolduramaz, onun sesini kimse taklit edemez, onun tadını kimse veremez. Dengbêj Reso’nun kendine özgü bir sesi var, onun yerini dolduramaz ama o düzeyde sevilecek o düzeyde dinlenecek insanlar çıkabilir, çıksın diliyoruz." diye ekledi.

Kadın ustanın elinde yetişen bir Dengbej: Kawis Axa

Denbêjlik ağzı olarak İran bölgesinin de öne çıktığını belirten Barlık, bu bölgede öncülüğü Kawis Axa'nın yürüttüğünü vurguladı.

Kawis Axa'nın, "Gulê" ismindeki bir kadının elinde yetiştiğini hatırlatan Barlık, onun apayrı bir tarza sahip olduğunu ve rastlantı sonucu katıldığı radyo programından sonra adını herkese duyurduğunu kaydetti.

Tarihi bir belge niteliği taşıyorlar mı?

Dengbejlerin, bir kültürü yarınlara taşıyan önemli şahsiyetler olduğuna işaret eden Barlık, kılamların tarihi bir belge niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda şunları söyledi:

Eski klasik Dengbêj parçalarının içinde bu gün kaybolmuş kelimeler var. Döneminin kültürünü yansıtıyor. Tarihi olarak değerlendirebiliriz. Geçmişteki düğünler, nişanlar, ölümler, yaslar, bir yiğit için at ne anlamdaydı, kılıcı, ok yayı ne anlamdaydı bütün bunları kılamlarda görüyoruz. Ve bazı motiflerin de geçmişte kaldığını görüyoruz. Birçok belge tabi ki tarihi belge olarak kullanılabilir.

Tarihçiler, belli bir mîr, ağa için söyleyen birini doğal olarak o zümreye anlatan, o zümreyi öven şeyleri parçalara kattığını, bunun da tarafsızlığa gölge düşürdüğünü söylüyorlar. Bu nedenle tarihi bir belge niteliğinde olamayacağını söylüyorlar.

Gönül isterdi ki Dengbêjler, olayları tarafsız bir şekilde anlatsın ancak bu kültürde daima bu insanları (dengbêjleri) destekleyen, koruyan kollayan, ekonomik konuda destekleyen bir aile olmuştur ve doğal olarak da bu ailenin etkisinde kalmışlardır. Evet, içinde tarih vardır, kültür vardır, dil vardır, birçok motif vardır, bugün kaybolan değerler vardır, bulabiliriz ama tarih olarak değerlendirilebilir mi? Onu tarihçilere bırakırız.

Barlık, Dengbêjlik kültürünün yeniden eski kıvamına gelmesini mümkün görmediğini ancak belli yerlerde bu kültürün yaşatılabileceğini ifade etti.

Dengbêjlik kültürünün yaşatılması için üniversitelerin konservatuvar ve müzik bölümlerinde bu konuyla ilgili eğitimlerin verilmesini çok istediğini söyleyen Doktor Dengbêj Metin, genç kuşaktan da bu konuda beklentilerinin olduğunu ifade etti. Doktor Denbêj Metin ayrıca günümüzdeki Dengbêjlerin de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından benimsenmesi ve her konuda desteklenmesini umduğunu da sözlerine ekledi.

Doktor Dengbêj Metin, İLKHA mikrofonlarına özel, sıtran seslendirmeyi de ihmal etmedi.

Doktor Dengbêj Metin'in, röportajında bahsettiği önemli Dengbêjlerin kısa biyografisi ise şöyle:

Evdalê Zeynıkê

Kürd halkının hayatında önemli bir yeri var. Kürd kültürünün en eski sözlü edebiyatı olan Dengbêjlik sanatının ilk ve en önemli kurucusu Evdale Zeynıke'dir. O, Kürdler arasında efsaneleşmiş ve diğer Dengbêjlerin örnek aldığı tek isimdir. Evdal, 1800 yıllarında Ağrı'nın Tutak ilçesinin Cemalverdi köyünde dünyaya gelmiş ve 110 yıl yaşamış. Dönemin önemli beylerinden biri olan Sürmeli Memed Paşa'nın Dengbêjliğini yapmış. Toplumun bütün gerçeklerini kılamlaştırmış. Aşk, ölüm, özlem, barış, siyaset gibi her konuda kılam üretmiş. O yüzden toplum onu kendinden biri olarak görmüş ve çok benimsemiş. Halen de düğünlerde, ölümlerde ve diğer toplumsal olaylarda onun kılamları söylenir.

Şakıro

Kürdler arasında güzel sesinden dolayı ‘Kewê Ribat’ (Rabat Kekliği) ve ‘Şahê Dengbêjan (Dengbejlerin şahı)’ olarak anılan Şakiro (Şakir Deniz), kendisi gibi usta bir Dengbêj olan ‘Resoyê Gopala’nın öğrencilerindendir. ‘Şakirê Mezin’ ya da ‘Şakirê Bedih’ adıyla da tanınır. Aslen Ağrı (Karaköse)'nın Navik köyündendir.

1959 yılında ailesi topluca Adana'ya sürgün olarak gönderildiğinde genç bir delikanlıdır. 1959-1966 yılları arasında toplam 7 yıllık sürgün hayatından sonra 1966 yılında Muş'a dönen aile, 2 sene sonra yani 1968 yılında Erzurum Karayazı'ya yerleşir. Günlerce durmaksızın kılam söylemesiyle nam salan en büyük Kürd Dengbêjlerinden birisidir.

Ondaki ‘xulxulandin-hawînî’ (gırtlak yapma) çok az Dengbêjde görünen özelliklerinden en önemlilerindendi. Sadece Ortadoğu'da değil, Kürdlerin bulunduğu her parzemin ve alanda tanınan bir-iki dengbêjden birisidir.

Dengbêj Reso

Reso (Resoye Gopalan), Ferzê'nin şagirti (öğrencisi), Evdalê Zeynikê geleneğinden bir Dengbêj.

Reso, 1890 yılında Karaçoban'nın Gopalan (Türkçe: Kopal) köyünde dünyaya gelmiştir. Ailesi Erivan muhacirlerindendir. Reso, okul yüzü görmemiştir. Genç yaşta Gopalan ve çevre köylerde çobanlık yaparak ailesinin geçimini sağlamıştır. Bu bölgede yaşayan Dengbêj Sîno'dan Dengbêjlik dersi almış, Kilam söylemeyi öğrenmiştir. Reso gençliğinde hep köyden köye göç etmiştir. Gopalan'dan Bulanık'ın Xêrgis köyüne yerleşmiştir. Bu esna Serhat bölgesinin divan sahibi Dengbêjlerden Malazgirtli Ferzê'den çok etkilenir, onun ve Evdalê Zeynikê'nin kılamlarını seslendirmeye başlar. Reso, 1930'lu yıllarda patlak veren Ağrı İsyanına katılır ve isyan bastırıldıktan sonra bir süre için Suriye'ye kaçmak zorunda kalır. Döndükten sonra artık Kürdler arasında sayılan ve sevilen biridir.

Kawis Axa

Bağdat Radyosunda parlayan ve ünü bütün Kürdistan'a yayılan bir sanatçıdır Kawis Axa. 1889 yılında İran'ın Zozané Çarçela Bertiya dedikleri bir yerde dünyaya gelen ve daha 10 yaşında iken babasını kaybeden Kawis Axa, 13 yaşına kadar annesiyle beraber yaşamıştır. Gerçek ismi İdris Kakewis olan Kawis Axa, annesinin vefatının ardından annesinin arkadaşı olan Dengbêj Fatma'nın yanına yerleşir. Dengbêj Fatma onu hem korumuş ve hem de bütün kılamlarını kendisine öğretmiştir. Annesini kaybettikten sonra konuşma yeteneğini kaybeden daha sonra yıllarda da kekeme olarak konuşan Kawis Axa, kekeme olmasına rağmen güzel sesi ile kılamları akıcı şekilde okurmuş. (İLKHA)













Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir