Bu Sorun hepimizin… MİLYONLARCA BAĞIMLI KURTARILMAYI BEKLİYOR
Türkiye’de milyonlarca uyuşturucu, alkol, kumar ve madde bağımlısı kişi yaşam mücadelesi veriyor. Kimisi intihara sürükleniyor. Aileler dağılıyor. Çocuklar babasız, anneler-babalar evlatsız kalıyor. 7’den 70’e toplumun tamamını etkileyen bağımlılıklarla toplumsal mücadele gerekiyor. Konuyla ilgili gazetemize açıklama yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli üyesi Osman Atalay, Türkiye’de 10 milyon kişinin bağımlı olduğunu açıkladı. Atalay, toplumu yıkıma götüren bu bağımlılıklarla 82 milyon vatandaşın elbirliğiyle mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi.
DOĞRUHABER / Mehmet Tahir Özsoy
Türkiye’de 82 milyon vatandaşı ilgilendiren bağımlılık meselesi can yakmaya devam ediyor. Milyonlarca uyuşturucu, alkol kumar ve madde bağımlısı kişi yaşam mücadelesi veriyor. Kimisi intihara sürükleniyor. Aileler dağılıyor. Çocuklar babasız, anneler-babalar evlatsız kalıyor. 7’den 70’e toplumun tamamını etkileyen bağımlılıklarla toplumsal mücadele şart. İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli üyesi Osman Atalay, konuyla ilgili gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Yaptıkları saha araştırmalarında Türkiye’de 10 milyon kişinin bağımlı olduğunu tespit ettiklerini belirten Atalay, toplumu yıkıma götüren bu bağımlılıklarla 82 milyon vatandaşın elbirliğiyle mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi.
“MAALESEF BAĞIMLILIKLARLA İLGİLİ BİR ÇALIŞMA VE PROJE YOK”
Türkiye’de madde bağımlılığıyla ilgili yeterli bir çalışma ve verinin bulunmadığını belirten Atalay, “Türkiye’de madde ve davranış bağımlılığının bir an önce bir fotoğrafını ortaya koymamız gerekiyor. Yani aslında bir emarını çekmemiz gerekiyor. Öyle diyelim. 2012 yılında Yeşilay’ın başkan danışmanlığının açıklaması vardı; ‘Türkiye’de 4 milyon alkol bağımlısı var’ diye. Ama daha sonra gerçekten bir de; Türkiye’de şu an ne kadar alkol, ne kadar uyuşturucu bağımlısı, sakinleştirici hap kullanan insan sayısı, sanal kumar bağımlısı olduğu ve ne kadar da aslında teknoloji bağımlısı olduğuyla ilgili elimizde bir veri yok. Ama bu ülkede her yıl, ‘bugün bir seçim olsa seçmenler hangi partiye oy verir’ diye çok sağlıklı binlerce anket yapıyorlar. Maalesef siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, bir takım cemaatlerin bu bağımlılıklarla ilgili sağlıklı bir çalışması, bir projesi yok.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE 10 MİLYON MADDE BAĞIMLISI VAR”
“Bağımlılıklarla mücadelede Türkiye’nin mücadele politikası yetersizdir.” diyen Atalay, “Bağımlılıklarla mücadele eden özellikle çocukların tedavisinde, kamu ve özel hastanelerdeki personel ve mücadele yöntemleri konusunda da ciddi sıkıntılarımız var. Bağımlılıklarla mücadelede; Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sivil toplum, üniversiteler ve medya arasında sağlıklı bir koordinasyon ve işbirliği yok. Bağımlılıklarla mücadelede her 3 senede bir seferberlik ilan ediyoruz. Fakat sadece seferberlik ilan ediyoruz. Bizim, ülkemizin ciddi bir bağımlılıkla mücadele politikasına ihtiyacımız var. Evet, Türkiye’de bana göre gerçekten de 10 milyon madde bağımlısı var. Alkol ve uyuşturucu hap kullanan insan sayısı benim saha araştırmalarıma göre böyledir.”
“BİZ HEP KURBANLARI KONUŞUYORUZ, KATİLLERİ KONUŞAN YOK”
Mevcut yöntemlerle bağımlılıklarla mücadelede başarı şansının olmadığını vurgulayan Atalay, “Burada mesele ne kadar ciddi olduğunu, sadece zaman zaman tanınmış insanların bağımlı kurbanı olması ile yılda birkaç defa medyanın gündemine geliyor. İşte en son bir parti üyesi gencin uyuşturucu kullanan görüntüsü. Ne zaman uyuşturucu ve madde bağımlılıkları gündeme gelse maalesef biz hep kurbanların hikâyelerini dinliyoruz, katili tartışmıyoruz. Türkiye’de çok ciddi bir madde bağımlılığı; kumar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı kurbanları var. Ama biz hep kurbanları konuşuyoruz. Peki, katiller kim? Katilleri konuşmuyoruz. Bizim mevcut bugünkü şartlarda uyuşturucuyla mücadele politikamızla, mevcut vakıf, derneklerle, bu yöntemle maalesef biz Türkiye’de alkol, uyuşturucu, kumar ve teknoloji bağımlılığı ile mücadelede başarılı olmayız. Üniversiteler bu işin içerisinde yok, sanat camiası bu işin içerisinde yok, belediyeler yok, sivil toplum örgütleri bağımlılıkla mücadelenin hiçbir yerinde yok. Sürekli çalıştaylar yaparak ya da seferberlik ilan ederek ayda bir defa illerde resmi kurumlar toplantı yaparak bağımlılıkla mücadele edemezsiniz, edemeyiz.” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’DE BAĞIMLILIKLAR KONUSUNDA TÜM İLLER RİSKLİ”
Bağımlılıklar konusunda büyük bir problemin olduğunu, herkesin bu sorunu konuştuğunu ancak kimsenin bu taşın altına elini koymak istemediğinin altını çizen Atalay, son olarak şunları kaydetti: “Türkiye’nin 81 ilinde AMATEM açmakla bağımlılığı çözemeyiz, bağımlıları tedavi edemeyiz. YEDAM açmakla 81 ilde bağımlıları tedavi edemeyiz. Bu eksiktir, yetersizdir. Bunun yanında gençlere yönelik sosyal rehabilitasyon, kültür, sanat vb. politikamız yok. Türkiye’de 14-24 yaş arası 13 milyon gencimiz var. Riskli iller değil tüm iller riskli. Türkiye’nin illerinde/şehirlerinde dezavantajlı mahalleler ve dezavantajlı çocuklar üzerinde bir proje yapmadıktan sonra -orta ve uzun vadeli- biz bu meselelerle baş edemeyiz. Çünkü uyuşturucu sektörü, dünyanın en zeki, en profesyonel araç gereçlerle çalışan bir sektörüdür. 2016 yılında dünyadaki uyuşturucu gelirinin cirosu 1,2 trilyon dolardır. Seferberlik ilanlarıyla bu işi çözemeyiz maalesef. Burada herkes taşın altına elini koyacak. Ortada taş var, problem var ama hiç kimse bu taşın altına elini koymak istemiyor, herkes taşı konuşuyor. Taşın altına nasıl elimizi koyacağız, o taşı nasıl oynatacağız? Maalesef, iyi değiliz, üzücü olan bu. Öncelikle bunu konuşmak lazım. Önleyici, tedavi edici ve tedavi sonrasındaki program, projeler ve politikaların yeniden yazılıma ihtiyacı var. Türkiye’nin bağımlılıkla ilgili mücadele politikasının önleyici, tedavi edici, engelleyici, tedavi sonrasında yeni bir yazılıma, yeni bir politik, yeni bir uygulamaya ihtiyacı var. Mevcut yapıyla, mevcut anlayışla, ne AMATEM ve Yeşilay’da ne STK’ların, ne Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın mücadelesi ile bu sorunu çözemeyiz. Bütün kurumlar bir tek teşkilat, tek çatı altında toplanmalıdır. Türkiye’de acil bir şekilde Bağımlılıklarla Mücadele Teşkilatı’nın kurulması gerekiyor, Sağlık Bakanlığına bağlı olarak.”
Uyuşturucu kullanım yaşı yaşlı nüfusa doğru evrildi
2020 yılında salgınla beraber evlere kapanan, sosyal ortamlardan izole edilen ve neredeyse bulaş sebebi olarak gösterilen yaşlı nüfus; alkol, sigara ve uyuşturucu kullanımına daha fazla tevessül ettiği rakamlara yansıdı.
Yeşil Yıldız Bağımlılıklarla Mücadele Derneği Genel Başkanı Yahya Öger, Birleşmiş Milletler'in hazırladığı rapora göre salgın sürecinin 65 yaş üzeri kişilerin antidepresan, alkol ve uyuşturucu madde kullandıklarına işaret ettiğini söyledi. Birleşmiş Milletler'in 2020 yılı uyuşturucu raporunun Covid-19 salgınının bir başka acı yüzünü ortaya koyduğunu dile getiren Öger, rapora göre Covid-19 sürecinde 65 yaş üzeri kişilerde antidepresan, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı arttığına dikkati çekti. Öger, "Ülkemizde salgın sürecinde genç nüfusla ilgili gerçekleştirilen çalışmalar maalesef yaşlı nüfus için yapılmadı. Yaşlılarımız eve hapsedildi, hatta ilk başlarda Kovid-19 bulaş sebebi olarak gösterildiler. Yalnızlaşan, ötekileştirilen yaşlı nüfus daha fazla antidepresan, alkol, tütün ve madde kullanımına başvurdu." dedi.
"ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE HER KESİME HİTAP EDECEK ÇALIŞMALAR YAPILMALI"
Tedavi olmak için başvuranlarda yaşın büyüdüğünü görebildiklerini söyleyen Öger, "Bir taraftan ekonomik sebepler diğer taraftan salgının getirmiş olduğu ölüm korkusu ve kaygı, depresyon oluşturdu. İnternetin yaygın kullanımı dünyayı bir buhrana sürükledi. İnsanlar temel ihtiyaçlarını internet ortamında karşıladığı gibi maalesef suç sayılan veya sağlığa zararlı olan ilaç, alkol, madde satışını da internet üzerinden gerçekleştirdi." ifadelerini kullandı. 2018-2023 Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın revize edilmesi gerektiğine vurgu yapan Öger, "Çok hızlı bir şekilde nüfusun her kesime hitap edecek ve özellikle 55 yaş üstü nüfusla ilgili alan çalışmaları yapılmalıdır. Uyuşturucu, alkol ve tütün kullanımının sebep-sonuç ilişkisi ele alınmalı, sebepleri ortadan kaldıracak çalışmalar hayata geçirilmelidir. Vefa grupları gibi gruplar oluşturulmalı, yaşlıların bulunduğu evler ziyaret edilmelidir." şeklinde konuştu. (İLKHA)