Malatya’da Yaşlılara Saygı Haftası Uluslararası Çalıştay’ı yapıldı
Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) bünyesinde gerçekleştirilen Uluslararası Covid-19 Sonrası Yaşlılık ve Yaşlanma Süreçlerini Toplumsal ve Bireysel Değerlendirmesi Çalıştay’ına birçok ülkeden akademisyen, iş adamı ve öğrenci katıldı.
Programda konuşan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, örnek davranışları ile kendilerine yol gösteren büyüklerin yanında olmanın görevlerinin olduğunu kaydetti.
Karabulut, “Geçmişi bugüne taşıyan, bizlere örnek davranışları ile yol gösteren, yaşamlarının büyük bölümünde çalışarak, topluma ve insanlığa yararlı hizmetlerde bulunan yaşlılarımızın, yanlarında destekçileri olmak bizim görevimizdir. Mevlâna Celalettin-i Rumi’nin ‘hamdım, piştim, yandım’ sözünden de anladığımız gibi bugünlere kavuşmamızda sınırsız katkıları olan yaşlılarımıza her türlü desteği vermeli, duygu, düşünce ve deneyimleriyle toplumumuzun vazgeçilmez değerleri olduklarını anımsatarak onlara hak ettikleri ilgiyi ve saygıyı göstermeliyiz.” dedi.
TÜİK 2019 verilerine göre, yaşlı nüfus artışına değinen Karabulut, Malatya’da yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranın yüzde10,2 olduğunu, Türkiye ortalamasının yüzde 9,1 olduğu düşünüldüğünde Malatya’daki yüzde 10,2’lik yaşlı nüfus oranı Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti.
“Ülkemizde 10 kişiden birisi yaşlı ve bu yaşlanma hızla ilerliyor.”
Programda açılış konuşması yapan Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Orhan Koç, “18-24 Mart Yaşlılar haftası münasebetiyle yapılan bu etkinlikleri önemsiyoruz. Birçok üniversitemiz, birçok sivil toplum kuruluşu etkinlikler yapmakta. Bugün Pandemi öncesi, pandemi dönemi ve pandemi sonrası yaşlılıkla ilgili, yaşlanan toplum gerçeği ile ilgili yapacaklarımızı çalıştay da ele almış olacağız. Ülkeler yaşlanıyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 10 kişiden birisi yaşlı ve bu yaşlanma hızla ilerliyor. Fransa’nın ve birçok batı ülkesinin 120 yılda eriştiği yaşlanma sürecine, ülkemiz hızlı yaşlanma ile 30 yılda erişebilir. Bu da bizim bütün paydaşlarımızla çok daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini gösterir. Yerel yönetimler, merkezi hükümetler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları gibi kısaca toplumun bütün kesimlerinin toplumun hızlı yaşlanması ile ilgili yapacaklarını bir strateji içerisinde ele alması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Covıd-19 pandemisi salgını sonrasında yaşlıların desteklenmesi için gelecekte karşılaşılabilecek riskler konusunda konuşma yapan Prof. Dr. Bernd Seerberger şunları söyledi:
“2020 Hemşire Bakımı Raporu’na göre yaşlılar pandeminin en kırılgan ve en zarar gören gruplarından birisidir. Pandemi boyunca sevdiklerinin kaybı, yalnızlık, travma sonrası stres bozukluğu, günlük yaşam aktiviteleri ile ilgili ihtiyaçlarının karşılanması gibi konularda önemli sorunlar yaşayan yaşlılarımızın konumu önemli bir müdahale alanı olarak karşımıza çıktı. Özellikle hemşire sayısının eksikliği, hemşirelerin çoğunun verdiği emek ve iş yükleri ile çalışma şartlarının uymaması, istifa oranları gibi zorluklar bu süreci çok daha zor hale getirdi. Bu açıdan sağlık çalışanlarına yönelik düzenleme ve uygulamaların yapılması ve bakıma gerontolojik odağın entegre edilmesi gerekmektedir.”
Pandemi Koşullarında Yaşlıların Toplumsal Dayanışması konusuna değinen Prof. Dr. Muammer Tuna ise “Pandemi sonucunda oluşan sokağa çıkma kısıtlaması, yaşlıların sosyal ve psikolojik yaşamları üzerinde derin izler bırakma riski taşımaktadır. Sokağa çıkma kısıtlamasından dolayı yaşlılar adeta bir yalnızlık, terk edilmişlik, kapatılmışlık duygusu içine girmişlerdir. Bu noktada yaşlıların sosyal ve psikolojik olarak desteklenmesi ve bir dayanışmanın ortaya konması gereği ortaya çıkmıştır.” dedi. (İLKHA)