Falan Ölmüş Diyorlar! Vah Vah Vah!
Hangimizin daha güzel davranışlarda bulunacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratan yüce Rabbimize hamd, dünyayı terk edip Refik-i Alaya yükselişiyle bize en büyük hakikati gösteren Hz. Muhammede, aline, ashabına ve takipçileri olan müminlere salat ve selam olsun
Dünyada yüzde yüz gerçekleşmesi kesin olan, meydana gelmemesinin ihtimali sıfır bile olamayan şey nedir? diye sorulan bir soruya, istisnasız herkesin cevabı aynı olur: Ölüm. Hiçbir şey kesin değildir bu dünyada onun gibi. Olamaz da. Ne ağza kadar götürülmüş bir kaşık yemeğin yenmesi, ne elde tutulmuş bir elbisenin giyilmesi, ne bırakılmış bir yastığa kafanın konulması, ne elde tutulup satıcıya uzatılmış bir paranın harcanması, ne eldeki bir kalemle hazırlanmış bir kâğıda yazı yazılması, ne uzatılmış bir şeyin alınması, ne, ne, ne, ne bu, ne şu. Hiç birinin gerçekleşmesi yüzde yüz kesin değildir. Her birine bir engel çıkabilir, zayıf bir ihtimal da olsa gerçekleşmeyebilir.
Öte yandan nefsin hoşlanmadığı; söz konusu olduğunda hep başkasının akla geldiği; kişinin hep kendinden uzak gördüğü; yaklaştıkça daha fazla kaçmak istediği; hayatı zir-u zeber ettiği için düşünmekten bile korktuğu; yaptıklarını, yapacaklarını, emellerini ve planlarını alt üst edeceği için aklından geçirmek istemediği o ölüm var ya! İşte onun gerçekleşmeme ihtimali hiç yoktur. Bu kesinliğinden dolayıdır ki yüce Rabbimiz buyuruyor:
“Her canlı ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut 57)
Bizler bir gün evimizdeyken, işyerimizdeyken, yolda yürürken, koğuşumuzdayken veya bir yerde otururken ansızın bir haber duyarız. Bir tanıdığın ağzından, bir telefon konuşmasından veya birkaç satırdan Azrail (as)’ın birilerine uğradığını öğreniriz. İçimizdeki üzüntünün dışa vurumu olarak gayr-ı ihtiyarı olarak “Vah! Vah! Vah!” deriz ya da dilimizi dişlerimizden geri çekip sessizce “nıç, nıç, nıç” diyerek hayıflanmamızı belirtiriz. Ölen kişinin bir tanıdığımız, yakınımız, arkadaşımız, arkadaşımızın yakını vb. olmasından dolayı üzülmemiz ve bunu belirtmemiz gayet normal bir durumdur. Artık yapacak bir şeyin olmadığını anlarız. Elimizden gelse cenazesine katılır, taziyesine gider, okunacak hatime iştirak eder, ruhuna Fatiha okur ve bağışlanması için dua ederiz. Başka da yapacağımız bir şey yoktur. Artık merhum / merhume amelleriyle baş başa kalır.
Zindan sakinleri olarak bizler de arada bir, bu tür haberlerle uyanıyoruz. Bakarsınız telefon açmaktan döner bir arkadaş, morali bozuk bir şekilde koğuşa girer. Ne olduğu sorulduğunda falan arkadaşın babası vefat etmiş, falanın annesi veya falanın filanın yakını ölmüş diye üzüntüsünü ifade eder. Gazete sayfalarındaki bir taziye mesajı, gelen bir mektuptaki bir iki satır veya ziyaretimize gelmiş bir yakınımızdan da öğreniyoruz bu tür haberleri. Biz de elimizden geldiği ve imkânlarımızın elverdiği oranda görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Bu durumlar normal süreçte böyle sürer gider.
Başta da belirttiğimiz gibi dünyada ölümden daha kesin bir şey yoktur. Yüce Allah “Her can ölümü tadacaktır.” buyururken hiçbir canı istisna etmemiştir. Öyleyse bu gerçeklik ve kesinliğin bize ne kadar fayda sağladığına bakmalıyız. Öncelikle Rabbim geçinden versin, verdiğinde de en güzel ve en hayırlı şekilde versin. Hep falanın filanı ölecek değil. Bir gün bu falan biz olabiliriz. Hatta filan dahi olabiliriz. Ne kadar kendimizden uzak görsek de biz de “her can” ifadesindeki canlardan biriyiz. Bir gün birileri bizim için de “Vah, Vah!” diyecek; sessizce “nıç, nıç, nıç” diyecek. Hoşumuza gitmese de hakikat budur. Hangi binanın kaçıncı katında olsak da yol gitmez kervan geçmez bir adada yaşasak da pamuklar içinde, hekimlerin oluşturduğu bir çemberin arasında yatsak da dört duvar arasında olup etrafımızda nöbet tutulsa da ve aklımıza gelebilecek en korunaklı yerlerde barınsak da fark etmez. Çocuk, genç, yaşlı; kadın, erkek; zengin, fakir; salih, talih ne olursak olalım hakikat değişmez. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Her nerede olursanız olun ölüm size ulaşır, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız.” (Nisa 78)
Öyleyse yapılacak tek şey var: Ölüme ve sonrasına hazırlıklı olmak.
Yüce Rabbimiz, duyduğumuz tüm ölüm haberlerini bize ibret vesilesi kılsın. Ölümsüzlük yurdunda hepimizi, sevdikleri ve yakınlarıyla birlikte Firdevs cennetlerinde iskân ettirsin.
Rabbim tüm ölmüşlerimize merhametiyle muamele etsin, geride kalanlara sabır ihsan etsin. (Âmin)
İdris Şimşek
E Tipi Ceza İnfaz Kurumu D-3
Sivas