Türkiye Aile Meclisi: Fulbright Anlaşması ile eğitim mankurtlaştırıldı
Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında 27 Aralık 1949 yılında imzalanan ve 13 Mart 1950 yılında kabul edilen Fulbright Anlaşması’nın iptal edilmesini isteyen Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, eğitimin sömürüden kurtarılması gerektiğini söyledi.
Fulbright Anlaşması’nın yıl dönümünde yazılı açıklamalarda bulunarak, eğitimin sömürüden kurtarılmasını ve özgün eğitim sisteminin tesis edilmesi gerektiğini açıklayan Çevik, "Eğitim, medya, moda, kültür ve sanat eliyle yapılan sömürüler engellenmelidir.” dedi.
Çevik, Türkiye ile ABD ülkeleri arasında imzalanan ve öğrencilerin eğitim masraflarının karşılanması olarak masum gösterilen Fulbright Anlaşmas’ının, göründüğü kadar masum olmadığını dile getirdi.
“Adalet maskesiyle sömürü gizlenmektedir”
Anlaşmanın eğitim sistemine zarar veren maddelerinin bulunduğunu aktaran Çevik, anlaşma maddelerine bakıldığında da sömürünün açık bir şekilde yapıldığını ifade etti.
Çevik, “Bursla tahsili desteklenecek olan öğrencileri anlaşmanın 5'inci maddesine göre komisyon belirler. Komisyon, dördü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve dördü Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olmak üzere 8 azadan müteşekkil bulunacaktır. Adalet maskesiyle sömürü gizlenmektedir. Ancak anlaşmanın en önemli noktası devam eden cümle şu şekildedir: ‘Bunlara ilâveten Amerika'nın Türkiye'deki diplomatik heyetinin başı Büyükelçi 'Misyon Şefi' adıyla komisyonun fahrî başkanı olacaktır.’ Reyler eşit çıktığında başkanın dediği olur. 7'inci maddede ABD Dışişleri bakanlığının tayin edeceği şekilde her yıl rapor tanzimini düzenlemiştir. 10'nuncu maddede ise ‘Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı, tensip ettiği takdirde, komisyonun her husustaki kararlarını gözden geçirebilir.’ hükmü getirilmiştir." ifadelerine yer verildi.
“Anlaşma maddeleri casusluk ve sömürü içermektedir”
Anlaşmada geçen maddeleri ile komisyonun yabancı ülkenin hizmetine sunulduğu ve bu sayede her türlü bilgi ve donanıma sahip olabildiklerini ifade eden Çevik, anlaşmayı işgal ve casusluk olarak değerlendirdi.
Çevik, “Komisyonun 4 üyesinin ve komisyonun fahri başkanının yabancı olmasını aynı zaman da kendi ülkelerine her yıl rapor vermeleri casusluk değil mi? Yabancı ülke dışişleri bakanının komisyonun her husustaki kararını gözden geçirme yetkisi sömürü değil midir? Fulbright Anlaşmasının sadece burslu öğrenci değişimi ile ilgili olmadığı, milli olmayan eğitimin tüm sahalarını kapsadığı hususunu dikkate sunalım. Bu anlaşmayla, Millî Eğitim Bakanlığı’nda bugün çalışmalarını etkin bir biçimde sürdüren, personel politikalarından ders programlarına, pek çok konuda stratejik kararlar önerebilen 'Milli Eğitimi Geliştirme' adlı bir komisyon vardır. 1994 yılında 60 personeli olan bu komisyonda çalışanların üçte ikisi Amerikalıdır.” dedi.
Fulbright Anlaşmasıyla eğitim, kültür, medeniyet ve ahlak dengelerinin bozulduğunu aktaran Çevik, anlaşmanın şartlarının ve uygulamalarının aleyhimize olduğunu belirtti.
Çevik, "Komisyonun, Türk ve Amerikan halkları arasında eğitim ve kültürel değişim yoluyla ortak bir anlayış geliştirmek için kurulduğu iddia edilir. Komisyonun bütçesi 1949 yılındaki kuruluşu itibariyle, Türk ve Amerikan Hükümetleri tarafından ortaklaşa oluşturulmaktadır. Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu, kurulduğundan bu yana yaklaşık 6 bin 500 Türk ve Amerikalı öğrenci ile akademisyene burs olanağı sağlamıştır. Fulbright mezunu Türk öğrenci ve öğretim üyeleri, ABD’deki çalışmalarını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönerek cumhurbaşkanı, başbakan, bakan ve iş adamı maskesiyle Amerika için faydalı çalışmalar yapmaktadırlar. Türkiye’ye gelen Amerikalı akademisyenlerde, çeşitli dallarda gerçekleştirdikleri araştırmalar ve aldıkları eğitim ile alanlarına önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Programlarını tamamlayıp ülkelerine dönen Fulbrightlılar, görev aldıkları önemli pozisyonlarda, Türkiye ile bağlarını sürdürerek, Fulbright’ın amacını uygulamış ve gerçekleştirmiş olmaktadırlar." ifadelerini kullandı.
Çevik açıklamasında son olarak şu ifadelere yer verdi: "Geleceğimizi inşa ve bağımsızlığımız için elbirliği ile istiklal marşı yılı vesilesiyle bağımsızlık mücadelesi vermeliyiz. ABD’nin bizimle açıkça savaştığı bu günkü şartlarda yapacağımız en önemli bağımsızlık adımlarından biri de bu anlaşmayı onaylayan kanunun yürürlükten kaldırılması ve anlaşmanın feshedilmesi gerekir.” (İLKHA)