Kendisini davasına adayan şehid: Molla Arif Keser
2002 yılında Adana’da evine yapılan baskın sonucu ailesinin gözlerinin önünde 36 kurşunla katledilen Molla Arif Keser, şahadetinin 19'uncu yılında Muş’un Çengilli köyündeki kabri başında sevenleri tarafından yad edildi.
Evine polis tarafından yapılan baskınla katledilen Molla Arif Keser'i anlatan ailesi ve arkadaşları, şehidin ahlakına ve İslami mücadele için yaptığı fedakarlığa vurgu yaptılar.
1965 yılında Muş'un merkeze bağlı Çengilli (Dêr) köyünde dünyaya gelen Arif Keser, küçük yaşlarda çobanlık yaparken, ilme olan merakı ve güzel ahlakıyla biliniyordu.
Çevresindekilere örnek olan Arif Keser, küçük yaşlarında başladığı medrese ilmini tamamlamasının ardından birçok insanın bilinçlenmesine vesile oldu.
Toplumda İslami bir bilincin oluşması ve ahlaklı bir neslin yetişmesi için yaptığı çalışmayı hazmedemeyenlerin hedefi haline gelen Arif Keser, hicret başta olmak üzere birçok zorluğa katlanarak İslami çalışmalarını sürdürdü.
Güzel ahlakı, mütevaziliği ve sadakatiyle insanlara örnek olan Keser, İslami davayla tanışmasının ardından toplumun bilinçlenmesi için mücadelenin içine girdi.
Şehid ile medresede birlikte okuduklarını belirten arkadaşlarından Celalettin Yöndem, Arif Keser'in örnek alınması gereken bir hayat yaşadığını söyledi.
"İlme önem veren ahlaklı biriydi"
Arif Keser'in küçük yaşlarından itibaren ilme meraklı olduğunu dile getiren Celalettin Yöndem "Henüz çocuk yaşında çobanlık yaparken, hep ilime meraklıydı. Yaylada hayvanlarını bırakarak köy camisine okumaya geliyordu. Güzel bir ahlakı vardı. Mütevazi, yumuşak huylu, alçakgönüllü ve kibirsiz biriydi. Allah'ın verdiği nimetlere sürekli şükrederdi. İnsanlarla geçinmesini bilirdi. Çok takvalıydı. Beraber kaldığımız süre içinde geceleri kalktığımda yatağında olmadığını, gece namazı için camiye gittiğine şahidim. Anne ve babasına çok hürmet ederdi, çok hayali bir insandı." dedi.
"İslami davayla şehidin vesilesiyle tanıştık"
Farklı medreselerde birlikte ilim tahsil ettiklerini, hicret hayatında birçok insanda İslami bilincin oluşmasında etkili olduğunu belirten Celalettin Yöndem, şehidin vesilesiyle İslami davayla tanıştığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Şehid Arif, Gaziantep'te İslami davayla tanıştı. Bizlere de mektup göndererek davayla birlikte hareket etmemizi istedi. İslami davanın hakim olması için çok mücadele etti. Allah'ın davasını omuzladı ve gayretle çalıştı. İslam davası için şehid edildi. Gece evine baskın yaparak şehid ettiler. Allah bu mücadelenin ardından kendisine şehadetti nasip etti."
Şehid Arif Keser'in Kur'an-i bir ahlaka sahip olduğunu belirten arkadaşlarından Hasan Özçelik ise "Peygamberi kendisine örnek almış, akrabalarına, çevresine, ailesine, toplumuna karşı güzel ahlaklı biriydi." dedi.
"Şehadet haberi toplumu hüzne gark etti"
Arif Keser'in şehadet haberinin toplumu hüzne gark ettiğini dile getiren arkadaşlarından Tayyip Yöndem "Onun ahlakı ve mücadelesi çok hoşuma gidiyordu. İlmiyle amel eden bir alimdi. Gençlere, çocuklara, yaşlılara hep İslami anlatırdı. Sürekli bize nasihatlerde bulunurdu. Allah'ın yolunu takip etmemizi isterdi. Onu şehadeti, memleketimizi aydınlatan bir lambanın sönmesi gibi etki yaptı." diye konuştu.
"Babamın doğruluk ve sadakatini örnek aldık"
Babası şehid edildiğinde henüz 4 yaşında olduğunu, hep babasını görme hayaliyle yaşadığını belirten Zehra Keser, babasının İslami çalışmasını ve ahlakını kendilerine örnek aldıklarını söyledi.
Babasının güzel bir ahlaka sahip olduğunu dile getiren Zehra Keser "Babam şehid olurken henüz dört yaşındaydım. Onu annemin, halalarımın, onu tanıyan arkadaşlarının anlatımlarıyla tanıdım. Babam küçüklüğünden beri meraklıydı ilim öğrenmeye. 7 yaşındayken çobanlığa başlıyor ve o zaman ilim okuyordu. Onun en hassas noktası doğruluk ve sadakatti. Asla yalan söylemez, bizleri de o şekil alıştırmış. Babam, başına bir şey geldiğinde bizlerin İslami bir ahlakla, Kur'an yolunda yetiştirilmemiz için anneme sürekli tavsiyelerde bulunmuş." diye konuştu.
"Babasız büyümenin hep burukluğunu yaşadık"
Annesinin de şuurlu bir insan olması nedeniyle babasının tavsiyeleriyle yetiştirildiklerini belirten Keser "Babam hayattayken de annemin çok hizmetleri oldu Kur'an yolunda. Elhamdülillah babamın şehadetinden sonra da bizleri yetiştirmeye çalıştı. Hepimizi okuttu. Medreseye gittik. Ablam hafız oldu, biz 3 kişide Arapça ilimlerini tamamladık." dedi.
Babasız büyümenin kendisini çok etkilediğini dile getiren Keser, şöyle konuştu:
"Arkadaşlarım babalarına koştuklarında, babaları onlarla ilgilendiklerinde insan hüzünleniyor. Büyüdükten sonra da insan unutamıyor. Biz bunu çok yaşadık. Arkadaşlarımız babalarıyla ilgilendiklerinde gerçekten özenti oluyor. Babamız hayatta olsaydı o da şimdi bizimle ilgilenirdi derdik. Hep bunu düşünürdük ve hâlâ da düşünüyoruz. Babamın yumuşak huylu olması, ilme önem vermesi, okuduğu ilmi başkasına aktarması yönünü örnek alıyoruz. Yumuşak huylu olmasına rağmen çok disiplinli biriydi. Doğru olmayan söze tahammülü yoktu. Bu bizi etkileyen yönüdür. Babamın, kanıyla Allah'ın huzuruna gitmesinden gurur duyuyoruz. Allah babamızı aldı ama annemiz şuurluydu elhamdülillah."
Son olarak Keser, babasının şehadetinden sonra dava arkadaşlarının, amcalarının kendilerine yardımcı olduklarını ve şefkatle baktıklarını belirtti. (İLKHA)