Can güvenliklerinden endişe duyan aileden yetkililere çağrı
Diyarbakır'ın Lice ilçe kırsalında uğradıkları silahlı saldırının ardından kolluk kuvvetlerinin gerekli adımları atmadığını belirten Tek ailesi ve ailenin avukatı, olası bir can kaybına karşı yetkililere çağrıda bulundu.
Lice ilçesinin Dallıca köyüne bağlı Alataş mezrasında bir grup uzun namlulu silahlarla Tek ailesinin kaldığı eve ateş açtı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmazken şu ana kadar da saldırın taraftan herhangi birinin gözaltına alınmadığı öğrenildi.
İl merkezinde ikamet eden Şerif Tek, İLKHA'ya yaptığı açıklamada saldırıya uğrayan tarafın ağabeyi ve yengesi olduğunu belirterek, saldırganların yıllardır ailelerine karşı bir husumetinin olduğunu, daha önce de defalarca saldırıya maruz kaldıklarını söyledi.
Kendilerine duyulan husumetin geçmişine değinen Tek, "1990'lı yıllarda birçok köyde olduğu gibi bizim köyümüzde de göçler yaşandı. Köy Lice ilçesinin beglerine ait olduğu için köy satılığa çıkınca bir kısmı hisse alıp köye yerleştiler. Husumetli aile içinde değildi. Benim ağabeyim, hisse alanlardan köy sakinlerindendir. Bunlar daha sonra köye geri dönmek isteyince arazileri olmadığı için köylüler izin vermediler. Fakat buna rağmen ağabeyim bunları akrabamız olmaları ve mağdur olmamaları için kendi hissesi üzerinden bunları köye yerleştirdi." dedi.
"Bahar geliyor, mezarınızı hazırlayın sizi öldüreceğiz!"
Zamanla karşı tarafla ve ağabeyi arasında gerginliklerin yaşanmaya başlandığını söyleyen Tek, "Akrabalar arasında yaşanan ufak hadiseleri büyütmemek adına görmezden geldik. Bir sonraki hadisede ağabeyim İzzet Tek'i, komşu köyden gelirken silahlı pusuya düşürülüp yaraladılar. Tüm bu olanları olayların büyümemesi için yargıya taşımadık. 2018 yılının başlarında yeğenim Mehmet Tek'e 4 kişi saldırıp kafasını taşla ezmeye kalkıştılar. Ağır yaralanan yeğenimi hastaneye kaldırdık ve ardından karakol ile savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Fakat herhangi bir gelişme olmadı. Yeğenime telefon ile 'bahar geliyor, mezarınızı hazırlayın sizi öldüreceğiz!' gibi tehdit mesajları göndermişler. Mesajı gönderenlere atılan bu mesajları delil olarak gösterip savcılığa suç duyurusunda bulunacağını söyleyince bunlarda 'savcı bile sizi kurtaramaz…' falan' demişler. Biz bu mesajları avukat aracılığıyla uzun bir süre önce savcılığa suç duyurusunda bulunmuş olmamıza rağmen geçen sürede herhangi bir tahkikat yapılmadı." ifadelerini kullandı.
Geçmişte kendilerini yönelik saldırı ve tehditlerin üstünün bir şekilde örtüldüğünü savunan Tek, son olarak 28 Şubat'ta bir saldırıya daha maruz kaldıklarını anlattı.
Tek, "28 Şubat saat 17.30 civarlarında M.D ve C.D, uzun namlulu silahlarla ateş ederek evi çapraza alıyorlar. Evde bulunan ağabeyim, eşi ve çocuklarını Allah korudu. Görüntülerde de vardır, kapının çevresinde kurşun izleri vardır." diye konuştu.
"Böyle giderse bu olaylar büyük katliamların veya cinayetlerin yaşanmasına sebep olacak"
Son saldırıyı yargıya taşıdıklarını söyleyen Tek, "Olması gerekenler yargı eliyle olsun ki iş daha fazla büyümesin. Fakat o günden bu yana karakol gelip de ne tahkikat yaptı nede birinin ifadesini aldı. Böyle giderse bu olaylar önceden başka yerlerde yaşanmış olduğu gibi büyük katliamların veya cinayetlerin yaşanmasına sebep olacak ve masum insanlar da zarar görecek. Eğer bu vahim hadiseler meydana gelirse bizzat biz nasıl zarar görürsek yargı makamları da bu işte vebal altında kalır ve mesuldürler. O zaman biz gerekli tüm mercilere şikayetlerimizi yapacağız. Bunların yaşanmaması için gerekli tahkikatın bir an önce yapılmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
"Bu adamların sırtı bir yerlere mi dayanıyor?"
Tek, şöyle devam etti: "Savcılık makamı şu an kolluk kuvvetlerine işi havale ettiğini söylüyor. Fakat savcının direktifleriyle çalışan kolluk kuvvetlerinde de herhangi bir adım yok. Önceki olaylarda sergiledikleri tavır neyse bu son olaylarda da aynı tavrı sergiliyorlar.
Yeğenimin ifadesini alıp karşı tarafın ifadesini almamışlar. Hal böyle olunca bu adamların sırtını bir yerlere dayadığından dolayı kabadayılık yaptıkları aklımıza geliyor.
Köyde hisse sahibi olmamalarına rağmen ağabeyimin köyden çıkması gerektiğini aksi takdirde onu öldüreceklerini söylüyorlar. Yani dışarıdan gelen adam, mülk sahibini köyden kovuyor. Biz bu zulmün bir an evvel durdurulması için gerekli mercilere şikayetlerde bulunduk fakat herhangi bir tahkikat olmadı. Biz yetkililerin bu olaya el atmasını istiyoruz."
Ağabeyinin evine düzenlenen son silahlı saldırıda kolluk kuvvetlerini herhangi bir müdahalede bulunmadığını hatırlatan Tek, "Eğer bunun sonucunda bir cinayet ya da katliam olursa karşı tarafla birlikte bu işe müdahale yetkisi olup da görevini ihmal edip yapmayan cumhuriyet savcısı ve kolluk kuvvetleri de sorumludur. Bunlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Biz gerekenin hukuki çerçevede bir an önce yapılmasını istiyoruz." diye ekledi.
Avukat Mehmet Öner: Yapılan suç duyurularına ilişkin herhangi bir işlem yapılmadı
Aileni avukatı Mehmet Öner ise karşı tarafın, müvekkillerine sürekli tehdit, şantaj ve yaşamlarını tehdit edebilecek nitelikte saldırılarda bulunduklarını ifade etti.
Tüm bu nedenlerden dolayı müvekkillerinin, vahim olayların yaşanmaması için sürekli olarak adli mercilere başvurduklarını vurgulayan Öner, "En son 7 Ocak'ta benim aracılığımla can güvenliklerinin tehdit altında olduğuna dair suç duyurusunda bulunmuşlardır. Biz bu meselenin adli makamların devreye girmesiyle çözülmesini istiyoruz. Fakat aradan yaklaşık 2 ay geçmesine rağmen halen şüphelilerin ifadesi alınmamıştır. Aynı zamanda daha önceki aylarda da yapılan suç duyurularına ilişkin herhangi bir işlem yapılmamıştır." dedi.
Şu ana kadar sadece soruşturma numarası haricinde herhangi bir adımın atılmadığına dikkat çeken Öner, "En son yaptığımız suç duyurusunda şikâyette bulunan kişilerin şüphelilerin ifadesinin alınmasına yönelik müzakere gönderilmiş ama Jandarma bunun gereğini henüz yerine getirmemiştir." diye belirtti.
"Bu tür olayların sürüncemede bırakılması ciddi problemlere neden olabilir"
Öner, "Vuku bulan olaylar özellikle kırsal alanda köylülerin olayların sıcaklığıyla birbirine saldırıda bulunduğu ve can kayıpları ile ciddi yaralanmaların meydana geldiği olaylardır. Bu nedenle bu tür olayların meydana gelmemesi için ivedilikle tarafların bir araya getirilmesi ve varsa cezai müeyyidelerin uygulanıp en azından saldırıların önüne geçilmesi gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
28 Şubat'taki son saldırıyı hatırlatan Öner, "Bu saldırıda olaya taraf olanların değil taraf olmayan kadın ve çocukların da can güvenliklerinin tehlikede olduğu anlaşılmıştır. Bu tür olayların sürüncemede bırakılması ciddi problemlere neden olacağı için bir an önce görevlilerin daha büyük sorunların önüne geçmek için görevlerini yerine getirip halletmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Hem savcı hem de karakol açısından görevi ihmal var"
Bu olaylarda en büyük görevin Cumhuriyet Savcısına düştüğünü vurgulayan Öner, "Bir an önce ilgili kişilere emir ve talimat vererek soruşturmaya ilişkin evrakları, delilleri ve tanıkların ifadelerine başvurması gerekiyor. Gerek görürse kişiler hakkında iddianame tanzim edip bu kişileri mahkemeye çıkarması gerekiyor. Sonuçta karakol da savcının emir ve talimatlarıyla kolluk vazifesini yürütüyor. Bu nedenle savsaklanan dosya uzun bir süre işlevsiz olarak savcıda kaldı. Şimdi savcı devretti, onlarda işlevsiz kalmaya devam ediyor. Bunlar hem savcı hem de karakol açısından görevi ihmal etmektir, buda suçtur. Bu yüzden yarın bir gün istenmeyen üzücü olaylar meydana gelirse onların da başı ciddi şekilde derde girer." diye konuştu. (İLKHA)