• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
İçişleri Bakanı Soylu: "Doğayı tanımak ve depremlerle yaşamaya alışmak gerekiyor"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Beklenilen depremin her an olabileceğini belirten Soylu, 2020 yılının afetler yılı olduğunu, özellikle de deprem açısından üzücü olaylara sahne olduğunu söyledi.

Türkiye'nin 1999 yılını afet yönetiminde bir milat kabul ettiğini ancak 1900-2000 yılları arasında Türkiye'de 70 adet büyük ve yıkıcı deprem yaşandığını hatırlatan Soylu, "1939 Erzincan depremindeki can kaybı 33 bin kişi, 1943 Tosya Ladik depreminde can kaybı 4 bin kişi, 1976 Van Çaldıran depreminde can kaybı 3 bin 840 kişidir. Bunların haricinde 1914 Burdur, 1944 Bolu,1975 Lice, 1983 Erzurum, 1992 Erzincan depremleri gibi yıkıcı depremlerden birkaçıdır. Milattan önce 200 ile milattan sonra 1900 yılları arasında Türkiye ve çevresinde ciddi hasara sebebiyet vermiş 1175 depremlerden en fazla etkilenen ilin ise 214 sarsıntı ile İstanbul oldu." dedi.

 

"Kendi bildiğimizde ısrar edip doğayı tanımazsak bedel ödemek zorunda kalırız"

Doğayı ve dünyayı tanımak gerektiğini vurgulayan Soylu, "Dünya var olduğundan beri elbette ki hareketlilikler olacaktır. Doğa ile birlikte yaşamayı öğrenirsek; hareketlerini, kurallarını ve takvimini öğrenip onu kabul edersek güzel geçineceğiz. Kendi bildiğimizde devam edip umursamaz isek havayı suyu ve yer kabuğunu tanımazsak bu hareketleri hep birlikte afet haline getiriyoruz. Buna ait bir bedel ödemek zorunda kalıyoruz. Bugün yapmaya çalıştığımız toplantıda İstanbul ayağının planını verdiğimiz bu toplantıda hedefi tam olarak az önce anlattığımdır. Afet riskini tanımak zayıf ve güçlü yönlerimizi bilimsel olarak ortaya koymak ve bu risklere göre önlem alabilmek doğa olaylarını afete dönüştürmeden yaşamaktır." diye konuştu.

"Bilimsel değerler ve tahminler İstanbul ve çevresinde olacak depremin uzak olmadığını gösteriyor"

Depremlerin ve etkilerinin istatistiksel verilerini paylaşan Soylu, İstanbul ve çevresinde beklenen depremin uzak olmadığını dile getirdi.

Soylu, "2020 yılı afetler ve özelliklede deprem açısından üzücü olaylara sahne oldu. Aslına yeni şeyler yaşamadık. Birtakım döngülerin tekrarı ile karşılaştık. Türkiye 1999'u afet yönetiminde bir milat olarak kabul etti. Ancak 1900-2000 yılları arası ülkemizde 70 adet büyük ve yıkıcı deprem yaşanmıştı. 1939 Erzincan depremindeki can kaybı 33 bin kişi, 1943 Tosya Ladik depreminde can kaybı 4 bin kişi, 1976 Van Çaldıran depreminde can kaybı 3 bin 840 kişidir. Bunların haricinde 1914 Burdur, 1944 Bolu,1975 Lice, 1983 Erzurum, 1992 Erzincan depremleri de bu yıkıcı depremlerden sayacağımız bir kaçıdır. Bir istatistik bilgi daha paylaşayım. Milattan önce 200 ile milattan sonra 1900 yılları arasında Türkiye ve çevresinde ciddi bir hasara sebebiyet vermiş 1175 deprem vardır. Bu depremlerden en fazla etkilenen il ise 214 etkilenme sayısıyla İstanbul'dur. Burada İstanbul'un kıymetini anlatmak herhalde biraz önce anlatılanların tekrarına girmek olur bunun yerine biraz önce verdiğim depremsellik verilere göre şuna vurgu yapmak istiyorum. Yapılan tüm bilimsel tahlil, tahminler, değerlendirmeler ve eldeki veriler İstanbul veya civarında büyük ve yıkıcı depremin uzak olmadığını göstermektedir. Burada konuşurken de olabilir çıkarken de olabilir 1 yıl sonra da 5 yıl sonra da olabilir." şeklinde konuştu.

"AFAD'ın Türkiye'de 27 adet lojistik 55 adet de destek deposu var"

Kısa süreli yaşanan afetlerin etkisinin uzun süre devam ettiğini hatırlatan Soylu, "Elbette zamanı belli değil ama bu tip afetleri ve depremleri herkes bilmelidir ki önümüzde 50 veya 100 yıllık bir zamanı yoktur. Biz afet bölgesindeyiz ve bu acıları hep birlikte yaşıyoruz. Afetin yaşandığı zaman dilimi çok kısa fakat afetin oluşturmuş olduğu hasarı giderme zamanı oldukça fazla. 1999 tarihinden sonra deprem konusunda hem strateji hem de fiili sonuç adına ciddi adımlar atıldı. Her şeyden önce bugün afet meselesi; afet öncesi, afet anı müdahalesi ve afet sonrası iyileştirme olmak bize ne 3 aşamalı olarak baktığımızda söylemek isterim. Bu aşamaların her birine ait strateji planlamalarımız var. Dijital altyapılarını ve fiziki kapasitelerini üretiyoruz. Tüm bu politikalar AFAD çatısı altında yürütülüyor. Türkiye bugün afet müdahale kapasitesi anlamında batıdaki gelişmiş ülkeler seviyesindedir. Bu da gayet normaldir. Çünkü bizim afet riskimiz Avrupa'dan fazla olduğu için bu alanda daha hızlı ve stratejik davrandık. Bugün Avrupa'nın 2'inci büyük deprem ağı istasyonuna sahibiz. AFAD başkanlığımızın tüm Türkiye'de 27 adet lojistik 55 adet de destek deposu var. Bunları ülkenin etki alanına göre dağıtık. Kısa adı Türkiye Afet Planı (TAMP) Türk afet müdahale planı oluşturduk. 2020'deki bütün afetlerden başarıyla uyguladık." dedi.

"İstanbul'daki çalışmalarımız bizlere detayların önemli olduğunu öğretti"

Arama kurtarma ekipleri, havadan ve karadan alına yardımlar ile afetlerin etkisinin en aza indirgenmeye çalışıldığını dile getiren Soylu, "İstanbul'da deprem olacak öyle mi? Peki, iletişim nasıl sağlayacağız? Tüm bunlarla ilgili mobil operatörlerden tutun telsiz sistemimize kadar bir bir buçuk yıldan beri çok ciddi bir çalışma yapılıyor. En son Ağrı'da jandarma telsizi ile polis tesisini birbiriyle konuşturabilme, normal bir telefondan onlara ulaşabilme, her birisi ile konferans kurabilme ve her birinin birbiriyle konuşabilmesi gibi özellikleri bir araya topladık. Türkiye'nin karşı karşıya kalabileceği ulusal bir tehlikeye karşı çok güçlü bir kapasiteye sahiptir. İstanbul'daki çalışmalarımız bize şunu öğretti; Jandarma Arama Kurtarma timi (JAK) yaklaşık 3 buçuk 4 yıllık bir tim ama çok başarılı işler üretti. Diğer sivil toplum örgütleri ile birlikte anladım ki bizim bir polis arama kurtarma ekibine de ihtiyacımız var. Yaklaşık 1200 kişiden oluşan ve 3 bine kadar arttıra bileceğimiz Polis Arama Kurtarma timimiz oldu. Allah muhafaza büyük bir deprem oldu tek tek ambulans ile hasta taşıyacağımıza helikopterlere taşıyalım dedik. Yaklaşık 6-7 helikopter yaptık bu kapasiteyi arttırabiliriz. 8 ve 7 hasta taşıma kapasite imkanına sahip. Yani daha kısa zamanda daha çok hastayı hastaneye sevk edebilme imkânına ortaya koyabiliyoruz." dedi.

"Depremin fotoğrafını ne kadar erken çekersek o kadar hızlı müdahale ederiz"

Keşif uçaklarının afetlerde çok büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Soylu, son olarak şu ifadeleri kaydetti:

İstanbul'da bir jandarma insanlı keşif uçağı yaklaşık 5 tane keşif uçağımız var. Anında İstanbul'a gelecekler görüntü aktaracak. Deprem ile karşı karşıya kaldığımız anda fotoğrafı ne kadar çabuk çekersek o kadar çabuk koordine oluruz bir o kadar da hızlı bir şekilde müdahale ederiz. Bu esnada bizim İstanbul'da karşı karşıya kaldığımız şöyle bir problem daha var. Cep telefonları belli bir müddet çalışmayacak bu yüzden internet üzerinden iletişime geçmeyi alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor. 2021 yılını affet yılı olarak ilan ettik. Eğitimlerimiz ve eğitim videolarımız ile tüm illerde 51 milyon insana ulaşacağız.

Soylu, yaptığı konuşmanın ardından İRAP çalışmasını tamamlayan Adana, Afyonkarahisar, Rize, Samsun, Sivas ve Tekirdağ illerine çevrim içi bağlanarak, il valileri, il AFAD başkanları ve çalışmada yer alan akademisyenlerle konuştu ve çalışmalar hakkında bilgi aldı. (İLKHA)







Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir