• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Eğitim Bir Sen Adıyaman Şube Başkanı Deniz: "Kamu görevlilerinin alım gücü düştü"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

​Memur Sen İl Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz, Memur Sen’in Ankara’da düzenlenen başkanlar kurulu toplantısı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Eğitim Bir Sen Şube Başkanlarıyla eğitim gündemine ilişkin istişarelerin yapıldığı ve sendikal çalışmalarda görüşlerin paylaşıldığı toplantıya dair açıklamalarda bulunan Ali Deniz "Eğitim ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümüne ilişkin öneriler değerlendirildi; hak, emek ve özgürlük mücadelesinin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulandı ve süreçle ilgili önemli kararlar alındı.” dedi.

Anayasa değişikliği konusunu değerlendiren Deniz “Yeni anayasada 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu yeniden ele alınmalı; standartlar yükseltilmeli, ILO normlarına uyarlanmalı ve evrensel sendikal hakları içerecek şekilde düzenlenmelidir.” ifadelerini kullandı.

Boğaziçi eylemleri hakkında konuşan Deniz "Hukuka ve kanuna uygun rutin bir rektör atamasının, rektörün siyasi tercihi bahane edilerek tartışma konusu yapılmasının asıl amacının, kampüsler üzerinden darbeye zemin hazırlama çabası olduğunun farkındayız. Görüntüsü yerli, zihniyeti yabancı, kaostan beslenen güruhun milletimizin iradesine ket vurma teşebbüsüne her zaman karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

"Kamu görevlilerinin alım gücünün düştüğü net bir şekilde görülmektedir"

Zamlar hakkında konuşan Deniz "Ekonominin makro ve mikro düzey rakamları, enflasyon ve faiz oranları dikkate alındığında, kamu görevlilerinin alım gücünün düştüğü net bir şekilde görülmektedir. Kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyette seyyanen zam yapılmalıdır. Salgınla mücadele çerçevesinde yüz yüze eğitime ara verilmesi, öğrencilerde öğrenme güçlüklerine, öğrenme kayıplarına ve okul terklerine sebep olmaktadır. Bu olumsuzlukların daha da artmaması için ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesi konusunda kararlı bir irade ortaya konulmalıdır. Ayrıca, öğrenme kayıplarının telafisi için gerekli planlama şimdiden yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

"Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalıdır"

Sözleşmeli öğretmenlik hakkında da değerlendirmelerde bulunan Deniz "Kamu hizmetinin devlet memurları eliyle yürütülmesinin asıl olduğu gerçeğinden hareketle, bazı kısıtlamalar içeren sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalıdır. Öğretmen açığı, sözleşmeli-ücretli öğretmenlik gibi farklı istihdam türleriyle değil, kadrolu istihdam esas alınarak giderilmelidir. Öğretmenlerin beklenti ve taleplerini karşılayacak, görev, yetki, hak ve sorumluluklarını günümüz gerçeklerine göre belirleyecek, meslekî gelişim ve kariyer basamaklarını düzenleyecek, mali haklarını geliştirecek Öğretmenlik Meslek Kanunu artık çıkarılmalıdır. 3600 ek gösterge 2023 eğitim vizyonunda yer almasına, Cumhurbaşkanlığı eylem planlarına da dâhil edilmesine rağmen bu konuda beklentiler karşılanmamış, hiçbir somut adım atılmamıştır. 3600 ek gösterge, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir." dedi.

Eğitimcilerin sorunları hakkında Deniz, "Eğitimcilerin yer değişikliği konusundaki talep ve beklentileri, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Süreci, Tespitler ve Bir Model Önerisi raporumuzdaki gerçekler ve öneriler baz alınarak, adalet ilkesi çerçevesinde karşılanmalıdır. Eğitim alanında milletimizin beklentileri doğrultusunda bir reformun yapılamadığı, istikrarı sağlayacak adımların atılamadığı, istenilen başarının bir türlü yakalanamadığı herkesin ifade ettiği bir gerçektir. Manevi değerlerimize daha duyarlı, köklerimizle barışık, bilgiyi erdemle yoğuracak, evrensel normları da kapsayacak bir eğitim reformu için çalışmalar yapılmalıdır. Eğitim kurumlarına yönetici atama yönetmeliğinin beklentileri karşılamadığı, bazı müktesep hakları tartışmaya açtığı görülmektedir. Lisansüstü eğitimin göz ardı edilmesi, salt bir sertifika programıyla eğitim kurumu yönetiminin niteliğinin artacağının varsayılması, görevlendirmelerde edinilen bilgi birikimine ve mevcut yöneticilerin görev başında edindikleri kurumsal tecrübeye kulak tıkanması, kurum içi çalışma barışını bozacak, eşit, adil ve objektif bir biçimde adayların erişimine açık olmayan faaliyetlerin puanlamaya tabi tutulması, yönetici görevlendirme yönetmeliğinin sürdürülebilirliğinin olmadığını ortaya koymaktadır." dedi.

"Bilimsel bilgi üreten akademisyenlerin mali ve özlük hakları güçlendirilmeli"

Üniversitelerin özgür düşünceye sahip insanlar yetiştirmeleri ve bilimsel çalışmalara ağırlık vermesi gerektiğini dile getiren Deniz "Üniversitelerin özgür düşünceye sahip fertler yetiştiren, bilimsel bilgi üretimi yapan, akademik özgürlüğü, iş ve çalışma güvencesini esas alan kurumlar olma özelliği dikkate alınarak, katılımcı bir yükseköğretim kanunu çıkarılmalıdır. Üniversitelerde nitelikli bir öğretimin gerçekleşebilmesinin akademisyen ile öğrencinin fiziksel, sosyal ve bilişsel katılımıyla mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle, yüz yüze öğretime geçilmelidir. Bilimsel bilgi üreten akademisyenlerin mali ve özlük hakları güçlendirilmeli, daha fazla üretim ve araştırma yapmalarını sağlayacak şekilde çalışma şartları iyileştirilmelidir. Üniversite idari personeline de geliştirme ödeneği, döner sermaye katkı payı verilmeli; idari personelin üniversite karar organlarında tecrübesini paylaşacak, fikir ve görüşlerini ifade etmelerini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır. Üniversitelerde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları merkezî bir sistemle periyodik olarak yapılmalıdır. İdari personelin atama ve yer değiştirme süreçleri muvafakat engelinden kurtarılarak, belli bir takvim doğrultusunda merkezî olarak gerçekleştirilmesi talebimiz karşılanmalıdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir