Dolar 7 TL'nin altını gördü, FİYATLAR NEDEN DÜŞMÜYOR?
Ticaret Bakanlığı’nın piyasa denetimleri, Gıda Komitesi'nin çalışmaları, Rekabet Kurulu hatta MASAK’ın çalışmaları netice vermiyor. Dolar 7 liranın altına da düştü ama fiyatlar artıyor, vatandaş bir dar boğaza itiliyor… Bu fahiş fiyat artışları Türkiye ekonomisi için bir deprem gibiydi; vurdu vatandaşın bütçesini tarumar edip yıkıp geçti. Artık geri dönüşü yok. Ama…
DOĞRUHABER / Hasan Işık
Yurt içi piyasalarda haftanın gündemi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz kararı olacak. TCMB faiz kararını 18 Şubat Perşembe günü açıklayacak. Neden önce Merkez Bankası’nın faiz kararı vereceği PPK toplantısını zikrettik? Çünkü dolar altı ay sonra ilk defa 7 TL’nin altını gördü ve 7 lira altındaki seyrini de sürdürüyor.
İşin ilginç yanı ise dün hemen hemen tüm haberlerde dolardaki bu düşüşün Merkez Bankası’nın sıkı para politikası ve başkanı Naci Ağbal’ın faiz konusundaki şahin çıkışları olduğunu belirttiler. Yani Ağbal faizleri %17 gibi yüksek bir rakama çıkardığı için dolar da düşmüşmüş…
Biz dolardaki bu düşüşün faizlerin artması sonucu olduğuna inanmıyoruz. Çünkü dolar sadece Türkiye’de düşmedi. Küresel piyasalarda da doların gerilediği görüldü. Yeni haftanın başında gelişen ülke kurlarının hemen hemen tamamı dolara karşı pozitif performans sergiledi.
PEKİ NİÇİN FİYATLAR DA DÜŞMÜYOR?
Doların düşüşünde faizlerin artırılmasının etkili olmadığını özellikle vurgulamamızın nedeni Perşembe günü verilecek faiz kararını etkileyeceği içindir. Toplantı öncesi piyasaya yön vermeye çalışan ekonomistlerin “faizleri artırmak iyi oldu, dolar düştü” şeklinde bir mesajı güçlü bir şekilde vermeye çalıştıklarını görüyoruz.
Bu aslında ülkesine, ülke insanına hizmet etmeye çalışanların yapmaması gereken yıkıcı bir imaj çalışması. Faizlerin artması ile yatırım ortamının bozulacağını, dolayısıyla kısa vadede iyileşme gibi görünen göstergelerin uzun vadede ülke ekonomisine büyük darbeler indireceğini bu güruh bilmiyor mu? Biz daha önce faiz ile enflasyon arasındaki matematiksel doğru orantıyı rakamlarla bu sayfalardan sunmuştuk. Ve net bir şekilde faizlerin artması ile enflasyonunda arttığını rakamlarla ifade etmiştik. Peki, enflasyon artınca ne oluyor, fiyat istikrarı bozuluyor, bu bozulma tüm ürünlerin fiyatlarına yansıyor ve “pahalılık” denilen müzmin hastalık vatandaşı vuruyor. Bakınız dolar düştü, hem de hiç olmadığı kadar, peki niçin fiyatlar da düşmüyor?
DOLAR DÜŞÜNCE YÜKSELEN FİYATLARIN DÜŞMESİ GEREKMEZ Mİ?
Şu bir gerçek pandemi nedeniyle dünyadaki gıda emtia fiyatlarının yukarı çıktı. Mesela uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmelerle dünyada ayçiçeği tohumu fiyatları bir senede 375 dolardan 730 dolara yükseldi, yüzde 95 dolar bazında artış oldu. Tamam, ama dolar düşünce de yükselen fiyatların düşmesi gerekmez mi?
Merkez Bakası Başkanı Sayın Ağbal geçtiğimiz hafta, ekonominin önemli aktörlerini (TESK, TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD) tek tek ziyaret etti. Özellikle TESK’i ziyaretinden umutlanmış piyasanın halini ilk ağızdan öğrenmesini olumlu bir adım olarak görmüştük. Ama son günlerde Ağbal’ın faizleri artırmasının yerinde bir adım olduğu rüzgarının estirilmeye çalışılması bu umutlarımızı da sarstı.
KRİZ DALGALARINA HAZIRLIKLI BİR EKONOMİK YAPILANMA GEREKLİ
Daha önce de ifade etmiştik başta Ticaret Bakanlığı’nın piyasa denetimleri, Gıda Komitesi'nin çalışmaları, Rekabet Kurulu hatta MASAK’ın çalışmaları netice vermiyor. Fiyatlar artıyor, vatandaş bir dar boğaza itiliyor… Bu fahiş fiyat artışları Türkiye ekonomisi için bir deprem gibiydi; vurdu vatandaşın bütçesini tarumar edip yıkıp geçti. Artık geri dönüşü yok. Ama hiç olmazsa bu tip spekülatif dalgalarla sarsılmamak adına kalıcı önlemler alınmalı.
Piyasadaki fiyat artışlarını erken bildiren ve önlem aldıran yani bir sisteme geçiş yapılmalı. Biliyorsunuz iki gün önce Japonya’da 7.1 şiddetinde bir deprem oldu ama ülkede herhangi bir can kaybı olmadı. Bizde benzer şiddette bir deprem biliyorsunuz 17 ağustos 1999’da oldu binlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce bina yıkıldı. Yani depremlere hazırlıklı binalar gibi kriz dalgalarına da hazırlıklı bir ekonomik yapılanma gerekli.
NE OLDU SERA A.Ş.’YE!
Yeri gelmişken şunu ifade etmek istiyoruz 2 yıl önce eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, SERA A.Ş.’nin kurulacağını açıklamış ve ilk etapta 2 bin, orta vadede 5 bin hektar alana ulaşma hedefi koymuştu. Ne oldu bu projeye? Hani “Tarladan çatala” sloganıyla hayata geçecek adımlarla gıda fiyatlarında yıllardır devam eden spekülasyonlar sona erecekti. Hazine arazilerine seralar kurulacak, teşviklerle çoğu 1970 ve 1980’li yıllardan kalma seraların ilk etapta yüzde 25’i yenilenecek, bunun için 2 yıl geri ödemesiz 7 yıllık kredi verilecekti? Hani fiyatları yükselten haller bypass edilecekti? Hazine ve Maliye Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın ortak çalışmalarıyla şekillenen adımla hem gıdanın ucuzlaması hem de serasını kapatan çiftçinin üretime dönmesi hedeflenmişti.
Merak ediyoruz ne oldu SERA A.Ş.’ye! Türkiye’nin geniş tarım arazileri var, hazır kıta bekleyen işsizler ordusu var, (özellikle Doğu ve Güneydoğuda) ama vatandaş domatesi yağı pahalı alıyor niye? Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi, un var, şeker var peki vatandaş niye helva yiyemiyor?