• DOLAR 34.294
  • EURO 37.518
  • ALTIN 3024.285
  • ...
Çin zulmünün tarifi yok  NAMAZA 17 YIL HAPİS!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Komünist Çin rejiminin Uygurlu Müslümanlara uyguladığı işkence ve baskılar, son yıllarda dünya gündemine yerleşmiş durumda. Halihazırda milyonlarca Müslümanı kamplarda esir tutan Çin rejimi, hem yaptığı işkenceleri hem de uluslararası toplumun insani taleplerini reddediyor. Komünist rejimin baskıcı uygulamalarına maruz kalan Uygur Müslümanlarının anlattıkları, korkunç tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi.

Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan akrabaları arasında 40 kişiden haber alamayan Uygurlu ilahiyatçı Habibullah Küseni ve 4 yıldan uzun süredir annesi, kardeşleri ve yeğenleriyle görüşemediğini belirten Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Abdürreşit Celil Karluk, yaşadıklarını Anadolu Ajansı’na anlattı.

Küseni, Yemen'de ilahiyat eğitimi aldıktan sonra 2001'de döndüğü Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 8 yılda 7 kere hapse atıldığını belirterek, "Hiçbir suç isnat etmeden sadece ilahiyatçı olduğum için dövdüler, 'Sen teröristsin.' dediler. 2009'da Uygur Türkü bir polis ülkeyi terk etmezsem Çinlilerin beni yok edeceğini söyleyince Suriye'ye geldim. Çocuklarım orada Arapça eğitim aldıktan sonra 2012'de Türkiye'ye geldik." diye konuştu.

YILLARDIR AKRABALARINDAN HABER ALAMIYOR

Aralarında 3 kız, bir erkek kardeşi ile enişteleri, yeğenleri ve kuzenlerinin bulunduğu 40 yakınının akıbetini 4 yıldır bilmediğini dile getiren Küseni, şöyle devam etti: "Annem iki ay önce evde ağlayarak bir şey yazıyordu. Ne yazdığını sordum, annemin daha önce bir şey yazdığını görmemiştim. (İsimleri tek tek yazarak) 'Ailemizden 40 kişi toplama kampında.' dedi. Benim annem her gece namaz kılıyor, her gece ağlıyor. Annemin kızları ve oğlu ile 4 senedir iletişimi kesildi. Hayattalar mı, öldüler mi bilmiyorum."

NAMAZA 17 YIL HAPİS

Sadece erkek kardeşi ve bir eniştesinin durumuna ilişkin dolaylı yollardan bilgi aldığını söyleyen Küseni, "Küçük kardeşim sadece lokantasında namaz kıldığı için 17 sene hapis cezasına çarptırıldı. İlk önce 7 sene ceza aldı, sonra da benim kardeşim olduğu için 10 yıl daha eklediler." ifadelerini kullandı.

Küseni, 12 yıl hapis cezası alan eniştesine ise ne suç isnat edildiğini bilmediklerini kaydetti.

ÇİN’İN BAHANESİ BELLİ: TERÖRİZM!

Kardeşlerinin akıbetini öğrenmek için Çin'in Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğuna başvuruda bulunduğunu belirten Küseni, yakınlarının ceza alması ve kamplarda tutulmasının sebebi olarak "terörizm" suçlamasını gösteriyor. Küseni, "Çinliler bizi terörist diye suçluyor. Hiçbiriyle ilgili bize cevap vermiyor. Biz toplama kamplarında olduğunu biliyoruz ama nerededir onu bilmiyoruz. Kesin bilgimiz yok." dedi.

HACCA GİTMEK İÇİN ÇİN'DEN AYRILDI, EVİNE BASKIN YAPILDI

Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Abdürreşit Celil Karluk da 4 yıldan uzun süredir annesi, kardeşleri ve yeğenleriyle görüşemediğini anlattı.

Kaşgar doğumlu Karluk, babasının "Kardeşini hacca götür." vasiyetini yerine getirmek için kardeşi Abdülcabbar Celil'i 2014'te önce Türkiye'ye getirdiğini söyledi.

HACCA GİDEN KARDEŞİ İŞKENCELER SONUCU FELÇ OLDU

Kardeşini hacca göndermek üzereyken polislerin ailesine baskın yaptığını ve dönmesi emredildiğini, bu yüzden Çin'den ayrıldıktan 11 gün sonra döndüğünü belirten Karluk, “Temmuz 2014'ten beri bu kardeşimden haber alamıyordum ama 2017'de kardeşimin kamplara alındığı ve tıbbi deney ve işkencelerle tamamen felç edildiği bilgisini aldım. Diğer kardeşlerimin de 2017 sonrası toplama kamplarına alındıkları duyumu geldi." diye konuştu.

Bu duyumların doğruluğunu 2 yıl boyunca sorguladığını ve Çin'de eğitim verdiği öğrencileri ve meslektaşlarından yardım aldığını ifade eden Karluk, "Bütün kanalları denememe rağmen haber alamadım ancak Kasım 2019'da net bilgiler geldi." dedi.

"BİR DAHA ARAMA OĞLUM"

Karluk, biri gördüğü işkenceler nedeniyle felç olduğu düşünülen 3 kardeşi, annesi, 20'ye yakın yeğeni ve eşinin ailesine ulaşamadığını söyledi. Bunların sebebi olarak da kendisinin Türkiye'de olmasını gösteren Karluk, 4 yıldır görmediği annesiyle yaptığı son telefon görüşmesine ilişkin de şunları kaydetti:

"Annemin sesini en son 2017'nin nevruzunda duydum. Aradım, 'Oğlum şu lanet telefonu kapat evdeler, bir daha arama.' dedi. Ondan sonra ne ben sesini duyabiliyorum ne onlardan bir ses seda var. Kardeşlerimle de iletişimim kesildi. Felç olan kardeşimin Kaşgar'da evde olduğunu, bakıma ve tedaviye muhtaç olduğunu öğrendim ama kimin baktığını bilmiyorum. Çocuklarının nerede olduğunu bilmiyorum.”

“GECELERİ GÖZÜME UYKU GİRMİYOR”

Uluslararası basına yansıyan sistematik tecavüz, işkenceler, organ hırsızlığı ve öldürmeler gibi bilgilerden çok rahatsız olduğunu kaydeden Karluk, “Ben bunlara maruz kalmalarından çok endişe ediyorum. Benim kız yeğenlerim var, yengelerim var. Bunları düşündükçe gece gözüme uyku girmiyor.” Dedi.

“ÇİN’DE BİR İNSANIN TERÖRİST OLMASI İÇİN ‘BEN MÜSLÜMANIM’ DEMESİ YETERLİ”

Karluk'un Çin temsilciliklerine yaptığı başvurular sonucunda, kardeşinin beyin kanaması geçirerek felç olduğu, annesinin ise alzaymır nedeniyle konuşamadığı cevabını aldığını kaydetti.

Diğer kardeşlerinin ise "Teröre teşebbüs" suçuyla hapse girdiği bilgisini edinen Karluk, "Çin'de bir insanın terörist olması için 'Selamünaleyküm' demesi yeterli, 'Ben Müslümanım' demesi yeterli, sakal bırakmak bile terörist olmanız için yeterli." dedi.

ÇİN'İN UYGURLU MÜSLÜMANLARA YÖNELİK ZULMÜ

Komünist Çin rejiminin Uygurlu Müslümanların kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller son yıllarda uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor. Pekin'in " eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise "yeniden eğitim kampları" diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygurlu Müslüman zorla tutuluyor.

Çin rejimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin tutulduğuna, ne tür baskı ve işkencelere maruz kaldıklarına ilişkin bilgi vermiyor.

ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN KAMPLARA GİRMESİ YASAK

Başta BM olmak üzere uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması talebinde bulunurken, Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.

Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir