• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İstanbul / AA / Murat Birinci / Analiz

Türkiye'de enflasyonla mücadele konusunda kararlı bir duruş benimseyen ekonomi yönetimi, son yıllarda tüketici fiyatları endeksindeki artışın sürükleyicisi konumundaki gıdadaki fiyat hareketlerini radarına alırken, uzmanlar lisanslı depoculuk sisteminin daha yaygın hale getirilmesi, mevcut seraların gözden geçirilmesi ve aracı zincirindeki kişi sayısının azaltılması gibi bütüncül bir yaklaşımın önemini vurguluyor.

Son yıllarda gıda fiyatlarındaki artışlar Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) yükselmesinde en önemli faktör olarak öne çıktı. Geçen yıl da tüketici enflasyonu yüzde 14,6 düzeyinde gerçekleşirken, işlenmiş ve işlenmemiş gıda enflasyonu sırasıyla yüzde 15,5 ve yüzde 23,3 oldu.

Uluslararası tarımsal emtia fiyatlarındaki yükselişin yanı sıra birikimli döviz kuru etkisi de gıda fiyatlarındaki artışta önemli rol oynadı. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ardından tedarik zincirlerine yönelik endişeler de raflara fiyat artışı olarak yansıdı. Buna karşın ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele konusundaki kararlı duruşu ve son dönemde Türk lirasındaki değer kazanımının gıda fiyatlarına yansıtılmaması, konuyu gündeme taşıdı.

Uzmanlar, halihazırda lisanslı depoculuk sisteminin daha yaygın hale getirilmesinin uzun süre saklanabilen ve standardize edilebilen tarım ürünlerinin depolanmasına ve derin bir piyasada ticaretinin oluşturulmasına olanak sağlayacağını belirtirken, dönemsel arz açıklarını asgariye indirmek için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurguluyor.

Uzmanlar, gıda fiyatlarındaki dalgalanmalarda dönemsel arz açıklarının, spekülatif davranışların, tedarik zincirindeki aksaklıkların, lojistik süreçteki yapısal sorunların ve tarladan tüketiciye gelişteki aracıların çokluğunun etkili olduğunu söyledi.

Özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışlarda kuraklık, aşırı yağış, sel, dolu, fırtına gibi meteorolojik faktörler ile bazı ürünlerde görülen bitki hastalıklarının yol açtığı üretim kayıplarının belirleyici olduğuna dikkati çeken uzmanlar, yaş sebze ürünlerinde tarla-sera-tarla geçişlerinde yaşanan kısa süreli arz açıklarının fiyat davranışlarını etkilediğini dile getirdi.

Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin (Gıda Komitesi) fiyatlardaki artışı önlemek amacıyla yapacakları iş birliği ve zamanında karar almayı sağlayacak Erken Uyarı Sistemi’nin oluşturulmasının bundan sonraki süreçte kritik rol oynayacağını vurgulayan uzmanlar, dönemsel arz açıklarını asgariye indirmek için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini söyledi.

Uzmanlar ayrıca, döviz kurundaki artışı fiyatlara yansıtan yerel ve uluslararası market zincirlerinin, son 4 aydır TL'deki değerlenmeyi raflara hangi ölçüde işleyeceğinin de yakından takip edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Lisanslı depoculuk daha da yaygınlaştırılmalı

Uzmanlar, özellikle yaş meyve ve sebzede fire oranlarının yüksek olduğunu, bunun için lojistik süreçlerde yapılacak iyileştirmelerin bu oranı azaltabileceğini söyledi.

Halihazırda lisanslı depoculuk sisteminin daha yaygın hale getirilmesinin uzun süre saklanabilen ve standardize edilebilen tarım ürünlerinin depolanmasına ve derin bir piyasada ticaretinin oluşturulmasına olanak sağlayacağını vurgulayan uzmanlar, gıda tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıkların giderilmesinin de nihai tüketici fiyatlarının aşağı çekilmesine imkan sağlayacağını belirtti.

Geçmiş yıllarda Türkiye'de patates, limon ve kuru soğan gibi saklanabilir ürünlerin fiyatları, depolama, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve spekülatif amaçlı davranışlar nedeniyle sert yükseldi. Fiyatlardaki ani ve sert artışlar, ürün arzının düştüğü dönemlerde ciddi sorunları beraberinde getirdi.

Uzmanlar, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı sisteminin daha etkin çalışmasının bu tür fiyat hareketlerinin azalmasına önemli katkı sunacağını değerlendirdi.

Lisanslı depoculuk sisteminin üreticinin finansmana erişimini kolaylaştırdığını, kayıt dışılığı azalttığını ve ürünlerin dengeli şekilde piyasaya sürülmesini sağladığını belirten uzmanlar, böylelikle bu tür saklanabilir tarım ürünleri piyasasında sağlıklı ve istikrarlı fiyat oluşumu destekleyeceğini söyledi.

Türkiye'de, tarımsal ürünlerin tarladan sofraya gelişine kadar geçen süreçte, üreticilerin aracılara bağımlılığının nispeten yüksekliğine işaret eden uzmanlar, bu durumun maliyetlerin artmasına, nihai tüketici fiyatının yukarı çekilmesine ve fiyat istikrarının bozulmasına sebebiyet verdiğini kaydetti.

Üretici birliklerinin payı artırılmalı

Uzmanlar, birçok gelişmiş ülkede gıda üretiminden dağıtımına kadar olan bütün süreçlerde üretici birliklerinin daha aktif olduğunu, Türkiye'de ise üretici birliklerinin tedarik zincirindeki payının son derece sınırlı kaldığını belirtti.

Türkiye'de, tarımsal ürünlerin tarladan sofraya gelişine kadar geçen süreçte, üreticilerin aracılara bağımlılığının nispeten yüksekliğine işaret eden uzmanlar, bu durumun maliyetlerin artmasına, nihai tüketici fiyatının yukarı çekilmesine ve fiyat istikrarını bozulmasına sebebiyet verdiğini söyledi.

Küçük ölçekli çiftçilerin tüccar ve diğer aracılara borçlu olması ve tarımsal faaliyetinin bir bölümünü söz konusu borçluluk üzerinden devam ettirmesi de çiftçilerin tarımsal katma değerden hak ettiği payı alamaması sorununu beraberinde getiriyor.

Sektör temsilcileri, çiftçiden ticari işletmelere kadar tüm tarım sektörüne yönelik finansal enstrümanları çeşitlendirmesinin ve finansman koşullarını iyileştirmenin de gıda fiyatları üzerinde olumlu etkisi olacağını değerlendirdi.

Toptancı hallerinin modernizasyonu

Tarımsal ürünlerin nihai tüketicilere ulaştırılmasında ana sac ayaklarından birisi konumundaki toptancı halleri, fiyat oluşumunu etkiliyor. Toptancı hallerinin modernizasyonu, mülkiyet yapısı, işletim modeli, ulaşım, lojistik ve teknolojik altyapısı gibi konuların yeniden gözden geçirilmesinin fiyat istikrarına katkı sağlayacağını ifade eden sektör temsilcileri, son yıllarda gündemde olan hal yasasının tarım sektöründeki güncel sorunlara çözüm bulacak şekilde yeniden ele alınmasının ülke tarımı için elzem olduğunu vurguladı.

Gıda fiyatlarında kalıcı istikrarın sağlanması için tedbirler

Türkiye'de gıda ve tarım ürünleri piyasalarını yakından izlemek amacı doğrultusunda 9 Aralık 2014'te kurulan ve sekretaryası 27 Aralık 2016'da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına (TCMB) devredilen Gıda Komitesi, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkların enflasyon görünümünü bozmasının ve enflasyon öngörüleri üzerinde belirsizliğe neden olmasının engellenmesine yönelik tedbirler alıyor.

Komite, kalıcı fiyat istikrarının sağlanması yönündeki başlıca yapısal tedbirleri aşağıdaki beş başlıkta topladı:

"Yaş meyve ve sebzede lojistik süreçlerini iyileştirerek bu ürünlerdeki fire oranlarını azaltmak ve nihai tüketime sunulan ürün arzını artırmak. Lisanslı depoculuk sistemini geliştirerek uzun süre saklanabilen ve standardize edilebilen tarım ürünlerinin depolanmasına ve derin bir piyasada ticaretine imkan vermek. Tedarik zincirinde pazarlamaya ilişkin fonksiyonların birçoğunun aracılar tarafından yerine getirilmesine bağlı olarak üretici birliklerin tedarik zincirindeki payının sınırlanmasının önüne geçmek için bir eylem planı hazırlamak. Gıda ürünleri piyasalarına ait tedarik zincirinde karşılaşılan aksak rekabetin nihai tüketici fiyatlarını yukarı çekmemesi için yapılan denetimleri artırmak. Tarım sektörüne yönelik finansal ürünleri çeşitlendirmek ve finansman koşullarını iyileştirmek için alınacak tedbirleri değerlendirmek."

Gıdada "Erken Uyarı Sistemi"

Geçen ay Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın ev sahipliğinde, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel'in katılımıyla toplanan Gıda Komitesi, Türkiye'de işlenmiş ve işlenmemiş gıda fiyat gelişmelerinin yanı sıra salgın sürecinin 2020 yılı gıda fiyatlarına etkisi, küresel tarımsal emtia fiyatlarındaki gelişmelere ilişkin hususlar ve 2021 beklentilerini değerlendirildi.

Toplantıda, uluslararası arz-talep gelişmeleri ve salgının seyri göz önünde bulundurularak, bazı gıda ürünlerinde son aylarda alınan tedbirlerin fiyatlar üzerindeki etkileri ele alındı.

Komitenin, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ileriye dönük üretim ve fiyat gelişmelerini öngörebilmesini kolaylaştıracak veri tabanlı çalışmaları sürdürmesi kararlaştırıldı.

Bu kapsamda, tarımsal ürünler ve gıda piyasalarındaki gelişmeler konusunda zamanlı kararlar almaya fayda sağlayacak bir "Erken Uyarı Sistemi"nin oluşturulmasına ilişkin teknik altyapı çalışmaları Komiteye sunuldu ve kurumlar arası iş birliğinin çerçevesi belirlendi.

Merkez Bankası ve TÜİK'ten iki hamle

Merkez Bankası, geçen hafta yaptığı açıklama ile Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları Analiz Müdürlüğü kurulduğunu duyurdu.

Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları Analiz Müdürlüğünün görev alanı, "fiyat istikrarı açısından kritik önem arz eden gıda ve tarım ürünleri fiyatlarına dair verileri detaylı ve zamanlı olarak incelemek suretiyle erken uyarı fonksiyonu görmek", "araştırma ve inceleme sonuçlarını para politikası sürecine katkı sağlayacak şekilde raporlamak" ve "Gıda Komitesinin sekretarya görevini yerine getirmek" olarak belirlendi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) da 2 Şubat'taki açıklamasında, fiyat istatistikleri yöntem ve hesaplamaları konusunda ulusal ihtiyaçlar ve uluslararası gelişmelerin istişare edilmesi, ortaya çıkan ihtiyaçlar ile TÜİK tarafından belirlenen öncelikli konuların gözden geçirilmesi ve her yıl düzenli olarak değerlendirmelerin ve tavsiyelerin yer aldığı raporların hazırlanması amacıyla "Fiyat İstatistikleri Danışma Kurulu" oluşturulduğunu bildirdi.

Analistler, her iki kurumun attığı bu adımların enflasyonla mücadele konusunda mihenk taşı olarak değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.

***Kaynak: Bu analiz “AA”dan alıntıdır. Tüm “alıntı analizler” gibi yazıdaki ifadeler ve görüşler sahibine aittir.